Irak Başbakanı Mustafa el-Kazımi, ülkesinin IŞİD ile mücadelede hala ABD'nin yardımına ihtiyacı olabileceğine işaret ederek "Halihazırda doğrudan ve askeri destek gerektirmeyen kademelerde işbirliği ve yardıma ihtiyacımız olacak" dedi.
Kazımi’nin “doğrudan askeri destek gerektirmeyen konular” sözüyle neyi kastettiği net değil ancak ABD’nin, yakın zamanda ülkeyi ziyaret edecek Iraklı başbakanın çağrısına olumlu yanıt vermesi, bölgedeki Amerikan varlığını sürekli veya en azından daha uzun vadeli hale getirebilir.
Açıklamanın amacı da bir başka soru işareti. Acaba Kazımi’nin bu sözleri, bu yılın başında Irak'taki eğitim faaliyetlerini askıya aldığını açıklayan ABD öncülüğündeki IŞİD karşıtı koalisyonu bölgede yeniden aktif hale getirmeyi mi amaçlıyor? Ve bunun sonuçları ne olur? Gazeteci-yazar Mehmet Ali Güller, Sputnik’e değerlendirdi.
‘İstikrarsızlıktan beslenen ABD’nin Irak’a istikrar getirmesi mümkün değil’
Güller’e göre, Kazimi’nin beklentisinin aksine, ABD’nin etkin olduğu bir ülkeden istikrar beklemek zor:
“Emperyalist ABD devletinin askeri, siyasi ve ekonomik varlığının bir başka devlete yararı olmaz. ABD, kendi yararı için vardır. Dolayısıyla Irak Başbakanı el-Kazımi’nin ABD’ye çağrısından Irak için de bölge için de bir istikrar çıkmaz. Tersine ABD’nin varlığı, istikrarsızlığın garantisidir. Zira emperyalist devletler, istikrarsızlıktan beslenir; istikrarsızlık sürsün ki, varlığını devam ettirebilsin.”
‘ABD’nin hedefi IŞİD’e karşı kullandığı örgütlere meşruiyet kazandırmaktır’
Güller “Öte yandan mesele IŞİD olduğunda, konu da ABD lehine ve bölge aleyhinedir. Çünkü ABD’nin IŞİD stratejisinin esası, IŞİD’i yoketmek değil, IŞİD’e karşı kullandığı örgütlere kendi bölge hedefleri açısından meşruiyet kazandırmaktır. Nitekim IŞİD’in ABD’nin bulunduğu bölgede orantısız ve hızlı şekilde büyümesi de, Suriye ve Irak’ta geniş toprakları işgal edebilmesinde kendisine yol verilmesi de, üzerinde önemle durulması gereken konulardır. Mevcut şartlarda IŞİD, ABD’nin Irak’ta ve Suriye’de askeri varlığını sürdürebilmesinin zemini haline gelmiştir” diye devam etti.
‘ABD, İran-Suriye hattını kesmek için Irak’ta’
Peki, Irak’ın bu tutumu reel IŞİD tehdidiyle ne kadar alakalı? Bu çağrının arka planında ne olabilir? Güller’in bu soruya yanıtı ise “Aslında el-Kazımi’nin ABD çağrısı, IŞİD’den ziyade İran’la ilgilidir. Kazımi, İran’a karşı ABD’ye dayanan bir siyasi anlayışa sahiptir. ABD, İran-Suriye hattını kesmek için Irak’ta bulunma amacındadır. Kazımi de ABD’nin bu hedefine uygun hareket eden bir isimdir. IŞİD’e karşı ABD çağrısı da bu nedenledir” yanıtını verdi.
‘Sadece Suriye ve İran’ın değil, Türkiye’nin güvenliğine de tehdit’
ABD’nin Irak’taki varlığının yalnızca Suriye ve İran değil ayrıca Türkiye’nin de güvenliğiyle ilgili olduğuna işaret eden Güller “ABD’nin Irak’taki varlığı da, Suriye’deki varlığı da sadece İran’ın güvenliğini değil, hatta ondan daha çok, Türkiye’nin güvenliğini ilgilendirmektedir. Zira ABD son tahlilde Basra’dan Doğu Akdeniz’e uzanan bir enerji koridoru inşa etmek istemektedir ve bu koridorun geçtiği ülkelerin tamamı için ABD bir güvenlik sorunudur.
ABD askeri varlığı bu koridor bölgesinde bulunduğu sürece, koridor gecikse de adım adım hayata geçebilme potansiyeli taşımaktadır. O nedenle ABD’nin Irak ve Suriye’deki askeri varlığına son verdirebilmek, bölge ülkelerinin ulusal güvenlikleri bakımından en hayati konudur. Kuşkusuz ABD’nin Türkiye’deki üsleri ve siyasi-ekonomik varlığı da aynı kapsamdadır” diye ekledi.