Lübnan hükümeti daha önce ülkenin tahıl rezervlerinin sadece bir ay yetecek kadar kaldığını, unun ise perakende olarak satılmayacağını açıklamıştı.
Sputnik’e konuşan Lübnanlı uzmanlar, başkentte meydana gelen felaketin Lübnan’ı gerçekten ölümün eşiğine getirdiğini anlattı.
Kayıplar ve zarar
Lübnanlı ekonomi uzmanı Bassem Ajaqah, Lübnan’ın ekonomik kayıplarının, altyapısal kayıplar ve gıda kayıpları olarak iki tipe ayrılabileceğini belirtti.
Ajaqah, “Altyapısal ya da doğrudan kayıplar, patlama sonucu zarar gören ya da yıkılan tüm menkul ve gayrimenkul varlıklar. Tamamen yerle bir olan Beyrut Limanı da bu kategoride yer alıyor. Hesaplarımıza göre buradaki zarar 100 milyon doların çok üzerinde olacak” dedi ve şöyle devam etti:
“Gıda kayıpları öncelikle limanda tamamen yok olan erzak, un ve tahıl stoklarıdır. Buraya ayrıca malların gelecekteki ithalatı ve ihracatı ile ilgili garanti olan lojistik sorunları da dahil edilmeli, zira başkentteki liman, ulusal ticaret ürünlerinin yüzde 70'ine kadar olan kısmını kabul edip yolluyordu.”
Ajaqah, “Bununla birlikte bu çapta bir felaket, yıkılan yapılarla alakası olan ya da o binalarda bulunan birçok şirket ve işletmenin kapanmasına yol açacaktır. Bu da yüzlerce ve hatta binlerce kişinin kaçınılmaz olarak işlerini kaybedeceği anlamına geliyor” ifadelerini kullandı.
Diğer yandan ekonomi uzmanı Marva Osman, Lübnan’ın kenti ve bunun da ötesinde kendi ekonomisini tek başına kalkındırabilmesinin mümkün olmayacağını savundu.
Osman, “Ön verilere göre başkentin eski haline kavuşturulması, hazineye 30 milyar dolara mal olacak ve bu rakamın birkaç kat daha yükselebileceğini tahmin ediyorum. Doğrusu, Beyrut’ta artık bir liman yok, her şeyi sıfırdan inşa edilmesi gerekecek. Gördüğünüz gibi felaketin boyutları inanılmayacak kadar büyük. Lübnan tek başına bu sorunların üstesinden gelemez. Yardıma ihtiyaç var, hem de mümkün olduğunca hızlı. Patlama Lübnan’ı uçurumun kenarına getirdi” diye konuştu.
Liman sorunu göründüğünden daha derin
Patlamanın meydana geldiği Beyrut Limanı’nın olası alternatifleri ile ilgili düşüncelerini paylaşan Bassim Adjaka, limanın yükünün Sayda ve Sur limanlarına dağıtılabileceğini, ancak bunun lojistik ve ekonomik sorunları çözemeyeceğini vurguladı:
“Tüm yükün Trablus, Sur ve Sayda limanları arasında dağıtılması başarılsa bile sorunlar kaçınılmaz olacak. Birincisi, bu tür zincirlerin nakledilmesi için büyük para artı zaman gerekiyor. İkincisi, bu limanların geçiş kapasitesi o kadar yüksek değil. Bu da Lübnan’ın ihracat ve ithalat hacimlerinin çok ciddi bir şekilde düşeceği anlamına geliyor. Ülke, çok ciddi parasal kayıplara uğrayacaktır.”
Marva Osman ise Lübnan’ın üretim transferleri ile uğraşacak kaynağının hiç olmadığını belirtti:
“Yanlış anlamayın, devletimiz iflas etmiş durumda. Beyrut’ta patlama olmadan da Ulaştırma Bakanlığı’nın bu tür lojistik manevraları gerçekleştirecek imkanı olmazdı. Şimdi ise hiç olmaz.”
Gıda krizi
Beyrut Limanı’nda diğer şeylerin yanı sıra, buğday, un ve diğer bazı önemli gıda ürünlerinin bulunduğu depolar vardı. Bu ürünler, perakende ve toptan satışa iletilmeden önce diğer depolara verilmeyip, limanda tutuluyordu. Şimdi Lübnan’ın fiilen hiçbir bir tahıl ve un stoku kalmadı, olan stoklar en iyi durumda bir aylığına yetecek.
Osman, “Ne yazık ki, Lübnan'ın yüzlerce kişinin yemek ve geçinecek hiçbir şeyleri olmadığından öldüğü, ülke tarihine en çok açlık çekilen yıl olarak geçen 1912’nin seviyesine tepetaklak düştüğüne inanmak için tüm nedenler ortada. Lübnan'ın gıda güvenliği durumunu iyileştirecek parası yok, ayrıca hiç kimse ücretsiz tahıl ve un sağlamaz. Yakında diğer gıda ürünlerinde de ciddi bir açık oluşacağından şüphe ediyorum” dedi ve ekledi:
“Lübnan’ın insani felaketin eşiğinde olduğunu itiraf etmeliyiz. Hükümet derhal komşulardan ve uluslararası kuruluşlardan yardım istemeli. Ülkemi, kenti eski haline kavuşturmaya başlamak için gerekecek birkaç ayı atlatamayabilir.”