Türkiye ve Rusya, Libya’da mutabakata vardı. İki ülke heyetlerinin Ankara’da gerçekleştirdikleri görüşmeden 4 maddelik anlaşma çıktı. Rusya Dışişleri Bakanlığı’nın verdiği bilgiye göre iki ülke, Libya’da ateşkes için çatışmanın tarafları üzerinde nüfuz kurma çabalarını sürdürmeye, BM'nin koordinasyonunda siyasi diyaloğun teşvik edilmesine katkı sağlamaya devam etmeye, insani yardımın önünü açmak için çalışmaya ve bir sonraki Libya Ortak Çalışma Grubu görüşmelerini Moskova’da yapmaya karar verdi.
Görüşme sonucu Rusya ve Türkiye'nin Libya'nın egemenliğine, bağımsızlığına, birliğine ve toprak bütünlüğüne bağlılıklarını vurgulamaları da kayda değer bir gelişmeydi. Tarafların, Libya’daki çözüm süreci için attıkları bu önemli adımın olası sonuçlarını, Maltepe Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Ünal, Sputnik’e değerlendirdi.
‘Mutabakat, Türkiye’nin ulusal çıkarları açısından son derece olumlu’
Ünal’a göre tarafların Libya hususunda sağladığı bu mutabakat Türkiye’nin ulusal çıkarları açısından son derece olumlu:
“Türk ve Rus heyetlerin dün sağlamış olduğu mutabakat, Türk dış politika hedefleri ve ülkenin ulusal çıkarları açısından fevkalade olumlu bir adım. Bu adım atılmadan önce Türkiye, şu ve bu şekilde, Libya’da etkin olmak isteyen tüm aktörlerle karşı karşıya durumdaydı. Hatta bu karşıtlık, Mısır gibi bazı taraflarla sıcak çatışmanın eşiğine kadar gelmiş durumdaydı. Bu mutabakata kadar Türkiye, Rusya’ya karşı ABD’den destek isteyen bir pozisyonda görünüyordu. Ancak dünkü gelişme bu tabloyu geçersiz kılarak, son derece olumlu bir yeni durum oluşturdu.”
‘Türkiye, Libya’da Rusya’yı yanında tutarsa iki ülke büyük bir güç oluşturur’
Tarafların, ülkenin istikrarını desteklediklerini beyan etmelerinin başlı başına önemli olduğuna vurgu yapan Prof. Ünal “Türkiye’nin hedefi bu olmalı ve öyle olduğu da teyit edildi. Bence Türkiye, Suriye’deki Esad karşıtı tutumunu Libya’ya taşımamalı. Ülke, ‘Hafter olursa sonuna kadar gideriz’ gibi bir tutumdan kaçınmalı. Eğer Türkiye uzlaşmacı bir tavır içinde olursa, Hafter oyun bozucu davranışlar sergilediği takdirde Türkiye, Hafter’e karşı Rusya’yı da yanına almış olur. Zor, oyunu bozar. Bu şartlarda oluşacak bir Türk-Rus işbirliği de büyük bir güç ortaya çıkarır” ifadelerini kullandı.
‘Türkiye’deki gerçek dışı Sisi algıları bir kenara bırakılmalı’
Türkiye’deki Mısır karşıtı algının son bulması gerektiğine de değinen Prof. Ünal şunları söyledi:
“Türk basınında Sisi yönetimi için ‘Amerika’nın oyuncağı’ gibi gerçeklerle yakından uzaktan ilgisi olmayan bir algı var. Türk basını, sürekli bu ‘kukla’ algısını yerleştirmeye dönük bir tutumda. Öncelikle, başka ülkelerin liderlerine ‘kukla’ veya ‘oyuncak’ gibi yakıştırmalar zaten başlı başına çirkin. Ancak onun da ötesinde bu algının gerçekliği yok. Evet, Sisi’nin ABD ve İsrail’le yakın ilişkileri var ancak hem Rusya hem de başta Almanya olmak üzere Avrupa Birliği (AB) ülkeleriyle de sıcak ilişkileri var. Tersine Sisi, şu an Enver Sedat’ın Arap-İsrail Savaşı öncesi ABD ile yakınlaşırken Sovyetlerle ilişkileri askıya alan dış politikasında önemli bir değişiklik yapmış durumda. Öyle ki, Sisi yönetimi ABD’nin tüm tehditlerine rağmen Rusya’dan savaş uçağı almakta bile kararlı.
Ancak Türkiye’de hükümet yanlısı medya bu gerçeği görmezden gelip sürekli Sisi’yi kötülüyor. Bu ezberle yapılan dış politika analizlerinin hiçbir kıymeti veya gerçekliği yok. Batı’nın yıkabileceği bir Sisi yönetimi varmış gibi davranılıyor. Bunun gerçekliği yok. Ayrıca diğer bölge ülkelerini küçümseyen bir tutum, ülkeyi doğru dış politikaya götürmez. Yapılması gereken, ne istediğini bilmeyen Fransa’ya karşı Mısır ve İsrail başta olmak üzere bölge ülkelerini yanımıza almak. Onlarla sadece deniz yetkilendirme alanı sınırlama anlaşması imzalamanın çok ötesinde kapsamlı işbirlikleri sağlamalıyız. ”
‘Libya’daki format ‘Türkiye-Rusya-Mısır’ olmalı’
Prof. Ünal “Eğer bu Mısır karşıtlığını bir kenara bırakıp Mısır’la tüm sorunlarımızı çözecek kapsamlı anlaşmalar içerisine girersek hem Doğu Akdeniz’de Yunanistan-Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ikilisini yalnız bırakmış hem de Hafter’e karşı Mısır ve Rusya’yı yanımıza alarak çok güçlü bir konuma ulaşmış oluruz. Neticede arkasında Mısır ve Rusya olmayan bir Hafter, böyle davranmayı sürdüremez.
Aslında Suriye’de Türkiye, Rusya ve İran öncülüğünde başlatılan Astana formatının benzerinin temeli, Libya’da atıldı bile. Bundan sonra olması gereken bu formatın Mısır’ın dahil edilmesiyle ‘Türkiye-Rusya-Mısır’ olarak genişletilmesi. Bu format hem 3 tarafa, hem de bölgeye muazzam kazanım sağlayacaktır. Böylece hem Libya’da elimiz güçlenecek hem de Doğu Akdeniz’de cephe daraltıp ülkeyi gerçekten doğrudan tehdit eden ülkelere odaklanabileceğiz” diye ekledi.