Onuncu kitabı ‘Fil Saati’ne ilişkin konuşan Sarıünal, şunları söyledi: “On yıl önce hayal bile edemeyeceğimiz her şeyi şu an canlı canlı deneyimleyebiliyoruz. Teknoloji elimizde, zihnimizde; yakında vücutlarımızın içine kadar girecek. Nanoteknoloji çok fantastik bir şeymiş gibi geliyor ama yakında bu da gerçek olacak. Kuantum, bizim dünyamızı oluşturan mikro dünya. Atom altı parçacıkların dünyası. Fizik kurallarına göre bir şeyi yukardan atarsanız aşağıya düşer fakat kuantumda fizik kuralları işlemiyor. Ama bizim dünyamızı oluşturan yapı taşı burası. Teknolojinin bu kadar ilerlemesinin sebebi kuantuma dair buluşlar. Romanımda kuantum, zaman geçişlerine, zaman yolculuğuna atıfta bulundum. Buradan da Mevlana’nın felsefesine bağladık. Mevlana’nın Mesnevisinde kuantuma yaptığı atıflar var.
Bence aşk sadece karşı cinse duyulan bir his değil. İnsan yaptığı işe de aşkla bağlı olabilir. Kalbinizi attıran, size yaşadığınızı hissettiren ve uğraşırken dünyanın geri kalanını unutmanıza sebep olan herhangi bir iş de aşkla yapılabilir. Ve mesleğiniz ne olursa olsun onu aşkla yaptığınızda ortaya çıkan şey sanattır”.
‘Mutluluk sanki şu anı yaşamak ve şu anın tadını çıkarmak’
Mutluluk sanki gelecekten beklenti içinde olmakla eşdeğer gibi algılanıyor. Halbuki bugün de dünün geleceğiydi. İnsan heybesinde ne varsa geleceğe de onu taşıyor. Acılarımızı sırtımızda taşıdığımız bir geleceğin bizi mutlu kılacağına inanmıyorum. Mutluluk sanki şu anı yaşamak ve şu anın tadını çıkarmak. Çünkü tek bir gerçek an var. O da şimdi.”
‘Ertelemek, hayatın mayasını çürütüyor’
Sarıünal, “Ertelemek, hayatın mayasını çürütüyor. Akışa dahil olup şimdi yapmanız gereken şeyleri şimdi yaptığımızda, yarından beklentiye girmeyip şimdiyi yaşayabildiğinizde mutluluk da geliyor” şeklinde konuştu.