Ankara'da yaşayan Seda ve Özgür Erin çifti 2012’de evlendi. İlk bebeklerine hamile kalan Seda Erin, 28 Ekim 2014’te doğum yapmak için Sağlık Bakanlığı Ankara Zekai Tahir Burak Hastanesi’ne kaldırıldı. Bir gün sonra ağrılarının artması üzerine normal doğuma alındı. Ancak bebeği ters geldi.
Hürriyet'ten Fevzi Kızılkoyun'un haberine göre doktorların müdahalesi sırasında bebeğin başı, gövdesinden ayrıldı. Baş anne karnında, gövde ise doktorların elinde kaldı. Bebeğin anne rahminde kalan başı cerrahi müdahale ile alındı.
Erin çifti yaşanan olayların ardından hem hastane hem de doğuma giren doktor hakkında Ankara Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Ayrıca Ankara 10. İdare Mahkemesi’ne de 350 bin lira manevi, 1000 lira ise maddi olmak üzere 351 bin liralık tazminat davası açtı.
Sağlık Bakanlığı Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu’nun dava dosyasına gönderdiği savunmada, hastanenin ve doğuma katılan doktorun herhangi bir ihmalle kusurunun bulunmadığı belirtildi:
“Erken doğum olduğu için sezaryen ameliyatla doğumun, anne için muhtemel risklerini azaltacağı yönünden aile ile konuşularak normal doğum planlanmıştı. Bebek ters geldiği için başın takılma riski her zaman vardır. Bebek ölü doğduğunda takılan başın çıkarılması için yapılan manevralar ve müdahaleler tıbbi gereklilik ve ilkelere uygundur. Tıbbi tedavi ve müdahalelerde herhangi bir ihmal, hata ve kusur görülmemiştir. Yapılanlar ilme ve fenne uygundur. Yapılan müdahaleler hastanın tekrar gebe olmasına ve çocuk sahibi olmasına engel değildir. Erken doğumlarda bu tür durumların yaşanması sıkça karşılaşan bir durumdur.”
'Psikolojik tedavi görmeye başladım'
Ankara 10. İdare Mahkemesi, hastanenin savunması ve bilirkişi raporunu baz alarak Erin çiftinin tazminat talebini reddetti. Aile, mahkemenin kararına itiraz ederek dosyayı Danıştay 15. Daire Başkanlığı’na taşıdı. 5 yıldır hukuk mücadelesini verdiklerini belirten Seda Erin şunları söyledi:
“Tüm deliller ortadayken mahkeme hastaneyi haklı buldu. Bebeğimin kafasının koparılmasında sanki suçlu benim. Dosyayı Danıştay’a temyize götürdük, oradan gelecek sonucu bekliyoruz.
Yaşadıklarımdan sonra psikolojik tedavi görmeye başladım. Halen psikolojik destek alıyorum, depresyon hapları kullanıyorum. Burada hukuk mücadelesini vermemin nedeni sorumluların gerekli cezayı alması ve başka annelerin bu acıyı yaşamaması içindir. Cumhurbaşkanlığı’na da başvurdum, eğer sorumlular gereken cezayı alırsa ben de psikolojik olarak biraz rahatlamış olurum. Yaşadığım dehşet, o korkunç anlar hala gözümün önünde gitmiyor.
Doğum sırasında çocuğumun ilk önce ayakları geldi. Gövdesi vücudumdan çıkan çocuğun hareket eden bedenini gördüm. Doğum öncesi gerekli tetkikleri yapmayan görevli doktor, doğum sırasında gereken dikkat ve özeni göstermemiş, çocuğumu çıkartmaya çalışırken, çocuğumun başını gövdesinde ayırmıştır. Görevli doktorlar çocuğumu, doğum sırasında başını kopararak öldürmüştür. Başsız bebeğimi doktorun elinde görünce dehşete düştüm. İşkenceye dönüşen doğum sırasında tarifi imkansız bedensel acı ve ruhsal ızdırap çektim.”