Sakarya’da 7 kişinin can verdiği havai fişek fabrikası patlaması sonrası fabrika sahibi ve MÜSİAD Sakarya Şube Başkanı Yaşar Coşkun tutuklanmıştı. 2011’de yine Coşkun’a ait fabrikada yaşanan patlama sonrası hayatını kaybeden Hediye Hallaç için açılan davada Coşkun’a 4.5 yıl hapis cezası veren Sakarya 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin tespit ettiği ihmaller RS FM’de Atilla Güner’le Akşam Postası yayınında şöyle anlatıldı:
İşte mahkemenin bulduğu 9 ihmal
1) Patlamanın gerçekleştiği bölgede çoğu ilkokul mezunu olan işçilere yeterli iş güvenliği eğitimi verilmemiştir.
2) Zaman zaman verilen eğitimler A sınıfı iş güvenlik uzman belgesi olmayan mühendisler tarafından verilmiştir.
3) Çalışılan alanda hammadde ve mamul olarak gereğinden fazla patlayıcı madde bulunduğu tespit edilmiştir.
4) Çalışılan bölümde acil çıkış kapısı olmadığı, var olan çıkış kapısının önüne kolilerin yığıldığı anlaşılmıştır.
5) İşçilere daha hızlı çalışmaları ve daha fazla imalat yapmaları için baskı yapıldığı tespit edilmiştir.
6) Çok tehlikeli işler sınıfındaki bu işyerinde çalışmaması gerektiği halde kadın işçilerin çalıştırıldığı görülmüştür.
7) İki yıl önce benzer biz patlamada iki işçinin can vermesine rağmen yeterli risk değerlendirme çalışması yapılmamıştır.
8) Kızkaçıran isimli ürünün üretimindeki tüm aşamalar aynı yerde gerçekleştirilmiştir.
9) Elektrikli cihazların alev geçirmez tipte olmadığı görülmüştür.
4.5 yıl cezaya rağmen hapis yatmadı
Hediye Hallaç’ın aile avukatı Celal Köksal da Akşam Postası programı canlı yayınına katıldı; Coşkun’un o dönemde nasıl 4.5 yıl hapis cezası almasına rağmen hiç hapis yatmadan kurtulduğunu anlattı:
‘’Olay 2011 yılında oluyor ve bir kişi hayatını kaybediyor ciddi sayıda da yaralı oluyor. Yaralıların çoğu o dönem paralarını aldığı için şikayetten vazgeçiyor. Ağır Ceza Mahkemesi veriyor ve biz de itiraz ettik bilinçli taksirden verilmesi gerekiyor çünkü sürekli bu tür patlamalar oluyor ve bütün bilirkişi raporları aynı doğrultuda. Gerekli özen gösterilmiyor. Bunlara rağmen 2-3 senede bir patlama ve yaralanma ve ölümler olması maalesef fabrika yetkililerinin bir türlü gerekli özeni göstermesini sağlayamıyor. Buradan hareketle bizde bilinçli taksir verilmesini istedik. Öngörebildiği halde olayı önlemek için gerekli tedbirleri almadığından dolayı temyiz ettik. Yargıtay bizi haklı buldu. Dosyayı mahkemeye geri iade etti ve bilinçli taksirden yargılanmasını istedi. O şekilde cezalandırıldığı için 4.5 yıl ceza aldılar yoksa erteleme alıp aynı şekilde devam edeceklerdi. Maalesef alınan ceza 9 senede ancak o cezayı aldırabildik.”
Muhtemelen raporla cezayı ertelediler
“9 seneden sonra da haklı nedenlerle infazının ertelenmesi istenebiliyor ve ertelenmesini istediler. Sağlık kurumlarından çok rahat rapor alınabiliyor. Bilmiyorum ama muhtemelen rapor almışlardır. Sağlık sorunu nedeniyle 1 yıl erteleme aldığı zaman ki zaten koronavirüs dönemine denk geldiği için bugüne sarkıyor. Yeni Ceza Kanunundan da indirim geldi. Ceza yatma ihtimali yok gibi ama yeni bir olayımız daha var şimdi. 2019’da karar kesinleşti. Karar daha yeni. Şimdi benzer bir olay meydana geldi. Bu davanın da ne kadar süreceğini bilemiyoruz. Bizim davamız 9 sene sürdü. Önemli olan cezada caydırıcılık. Verilen ceza sanığı caydırması lazım. Bizde caydırıcılık özelliği maalesef yok zaten geç veriliyor, netice de alınamıyor. Verilen bu hükmün neticesinde caydırıcılık özelliği var diyebilir miyiz? Diyemeyiz.”
'Sabıkalı bir şirket'
“Siyasi yönü nedir bilemiyorum ben işin hukuki tarafıyla ilgileniyorum. Ben işin vicdanı tarafına ve caydırıcılık özelliği ortaya çıktı mı ona bakarım. Bu şahıslar zamanında caydırıcılık hükmü, kararı kazansaydı bu şekilde rahat hareket edebilirler miydi? Edemezlerdi. Sabıkalı bir şirket. Sürekli olaylar, sürekli patlamalar oluyor. Fabrika yaralanmalarda işçilerin paralarını ödüyor. İşçiler de işinden olmak istemediği için şikayetinden vazgeçiyor. Taksirli suç olduğu için dosya düşüyor. Bizim olayımızda bilinçli taksir olduğu için yaralıların şikayetinden vazgeçmesinin hiçbir hükmü yok. Resen dikkate alınması lazım, bilinçli taksirin özelliği o. Ancak bu kadar karar çıkarabildik.
Atilla Güner’in ‘’3 ay meslek icrası yasaklanması uygulandı mı? sorusuna Avukat Celal Köksal şu şekilde cevap verdi:
Bizim mevzuatımızda olmadığı için Yargıtay bozdu, bozarak onadı. Dedi ki 3 aylık meslekten meni kaldırıyorum dedi o şekilde onadı. Mahkeme heyeti de biraz vicdan yaptı yoksa 1 -2 yıl koysalar ne olurdu? Olması gerekende o. Geçmişe dönüp 10-15 olaylar var bu şekilde. Hendek Cumhuriyet savcılığına bu kişilerin sabıka kayıtları şirketin daha önceki olaylarına ilişkin dosyalar geldi hepsine takipsizlik verilmiş. Böyle vukuatlar varsa çok daha dikkat edilmesi lazım, çok daha özen gösterilmesi lazım. İş kazası olduğu için iş mahkemesine gidildi maddi, manevi tazminatını aldı. Ruhsal ve psikolojik anlamda hala morali bozuk. 9 Sene geçmesine rağmen hala yeni bir yuva kuramayan bir kişi. Tamamen duygularına esir olmuş. Tamamen duygularına esir olmuş kendisini stresten kurtaramayan bir kişi Ali Hallaç’’.