CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Sakarya'nın Hendek ilçesindeki havai fişek fabrikasında meydana gelen patlamayla ilgili açıklamalarda bulundu.
Hendek'teki fabrikada son 11 yılda 4 kez patlama meydana geldiğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Sakarya'da fabrikada patlama meydana geldi, 7 yurttaşımız hayatını kaybetti. Fabrika sicili temiz olan bir fabrika değil. Devlet işçiler çalışabilir diye raporlar vermişti. Önlem almıyorsunuz, patlamalar gerçekleşiyor, insanlar ölüyor. Hendek'teki fabrika 11 yılda 4 kez patladı. Fakat bu fabrikanın sahibi kimlerden güç alıyorsa her patlamadan sonra yeniden açıyor" dedi.
Partimizin TBMM Grup Toplantısı https://t.co/JvOhKKLbal
— Kemal Kılıçdaroğlu (@kilicdarogluk) July 7, 2020
'Erdoğan patlama sonrası işçiyi değil fabrika sahibini arıyor'
MÜSİAD'a sert tepki gösteren Kılıçdaroğlu, "Sakarya'da insanların cenazeleri kalkmadan yemek verdiler, utanmadan sosyal medyada paylaştılar. Sizin yediğiniz yemek değil, insan eti. Erdoğan patlama sonrası işçiyi, yakınlarını değil fabrika sahibini arıyor" ifadesini kullandı.
"Sakarya'da ortada bir kaza yok, ortada bir iş cinayeti var. Haklarını arayacağız" diyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti.
"Milletvekillerimiz bölgeye gittiler. Buradan bu fabrikada çalışanlara sesleniyorum. Adım gibi eminim bu iktidar bu olayı kapatmak isteyecektir. Erdoğan'ın patlamadan sonra ilk aradığı kişi fabrikanın patronu. Nasıl olsa Sakarya'da oyum çok yüksek, ben binerim sırtlarına diyor. Ama bu sefer öyle değil. Bu sefer Sakaryalı sahip çıkmasa da orada çalışan işçilere biz sahip çıkacağız. Belki o vefat eden kişilerden kimse CHP'ye oy vermedi. Ama birileri haksızlığa uğramışsa adaleti sağlamak için çalışacak ilk kişi benim. Biz adaletten, haktan, hukuktan, alın terinden yana bir partiyiz. Hakkı, hukuku ve adaleti mutlaka sağlayacağız."
'Ne kadar baskı kurarsan kur, vatandaş seni gönderecek'
RTÜK'ü ve baroların bölünmesi teklifini eleştiren Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
- Vatandaş gerçekleri öğrenmesin, gerçekler gizli kalsın diye Halk TV’ye ve TELE 1’e ceza veriyorlar, ekran karartıyorlar. Gazeteciler hapis, televizyonlar karartılıyor. Ne kadar baskı kurarsan kur, vatandaş seni gönderecek.
- Basın İlan Kurumu da kalemini satmayan, gerçekleri yazan gazetelere tarihinde hiç görülmedik cezalar veriyor. Gazetelerin Türkiye'yi güllük gülistanlık gibi göstermesini istiyor. Aksini yazarsan uzun süreli ilan kesme cezaları veriyor.
- Yılmaz Özdil, seversiniz sevmezsiniz. Baro başkanlarına çıkarılan engeller üzerine bir yazı yazmış, 'Baroların ne işi var TBMM’de' diyor, barolara kızıyor. Çünkü TBMM’nin vesayet altında olduğunu biliyor. Biz de biliyoruz. Böyle bir eleştiri yazmış. TBMM Yılmaz Özdil hakkında suç duyurusunda bulunuyor. Sayın Meclis Başkanına sormak isterim. 500 bin TL rüşveti alan kimdir sen bunu sordun mu? MHP’li vekillerin o toplantıda olduğunu bilmiyor musun? Buradan bu kürsüde 500 bin TL’lik rüşvete sessiz kalanların o rüşvete ortak olduklarını söylemedim mi? Sen o AKP’li ve MHP’li vekilleri çağıracaksın soracaksın. Parlamentonun itibarını düşünüyorsan bunu soruşturacaksın.
'56 ilde 90 bini aşkın esnaf kepenk kapattı'
- Biz bunları konuşuyoruz ama vatandaşın derdi farklı. Çiftçinin, esnafı derdi farklı. 56 ilde 90 bini aşkın esnaf kepenk kapattı. İflas etti. Onların yanında çalışanlar da işsiz kaldı. Peki Saray hükümeti ne yaptı. Esnafın yanında oldu mu? Git dediler 'borç al.' Bir esnafın dediği çok güzeldi; '40 yıldır vergi ödediğim devlet bana 40 gün bakamadı.' Tefecilere hortum gibi para akıyor. Ekonomi çetelerine gidiyor para. Londra’daki bir avuç tefeci.
- Bir günde Türkiye Cumhuriyeti’nin ödediği faiz 277 milyon 610 bin Türk Lirası. Demek ki para var, buraya gidiyor. Londra’daki tefecilere bir gün ödediği faizi esnafa ödeseler, 'Allah razı olsun' diyecek ama bunlar olmadı. Dolarla garanti vermişsiniz. Beşli çete olarak tanımladığımız kişiler.
'Paralel devlet olmaz, vali olmaz, nüfus müdürü bir tane, neden çoklu baro?'
- 'Devletin dini adalettir' demiştir Hz. Ali. Avukatlar, destek kuruluşu olarak bir araya gelir ve bir baro oluştururlar. Adalet için çabalarlar. Şimdi baroları parçalıyorlar. Bu bir bölücülük projesidir ve ülkeye ihanettir. Paralel devlet olmaz, vali olmaz, nüfus müdürü bir tane, neden çoklu baro? Baroları denetleme hakkına da sahipsin sen. 'Hayır, baroları böleceğim' diyor. Teklif nerede görüşüldü? Adalet Komisyonu’nda. En büyük adaletsizliklerin yapıldığı komisyon. Baro başkanları gelmek istiyor, izin vermiyorlar. Ama bir gün önce avcılık ile ilgili bir yasa görüşülüyor ve avcılık tarım temsilcileri davet ediliyor. Bu yapılan doğru mu, doğrudur. Peki baro başkanları neden alınmadı. Adalet Bakanlığı’nın görüşü alınmadı. Baroların görüşü alınmadı. Adalet Bakanı’nın kendisinden de görüş alınmadı. Saray’da her şeyleri bilen adam var. Adalet Bakanı’na sesleniyorum. Bu kanun TBMM’den geçiyor ve sen de sesini çıkartmıyorsan, sen gerçek Adalet Bakanı değilsin.