Periyodik olarak veri paylaşımı yapan Diyarbakır Tabip Odası (DTO), Diyarbakır İl Sağlık Müdürlüğü tarafından veriler paylaşılmadığı için kentteki vaka ve ölüm oranlarını net olarak bilmediklerini kaydetti. Normalleşme ile birlikte 2-3 haftada içerisinde Diyarbakır’da vakaların yeniden çok hızlı bir şekilde arttığı gözlemlendiğine dikkat çekilerek “Sağlık bakanının 17 Haziran’da yaptığı açıklamada Diyarbakır’da günlük vaka sayısının 100 civarında olduğu ve Diyarbakır valisinin 20 Haziran’da yaptığı açıklamaya göre ise Diyarbakır’da 54 kişinin Covid-19 nedeniyle hayatını kaybettiği, 20’si yoğun bakım ve 6’sı entübe olmak üzere 205 yatan hasta olduğu bildirilmiştir” denildi.
'Enfekte sağlıkçı sayısında hızlı artış'
Yaşamını yitirenlerin yaş ortalamasının 72 olduğu belirtilen raporda “Ancak bizim hastanelerde çalışan arkadaşlarımızdan aldığımız verilere göre Diyarbakır’da Covid nedeniyle hasta yatışı ve taburculuklar bayram sonrası hızlanmış olup, günlük değişkenlik göstermekle birlikte kamu ve özel hastanelerde yatarak tedavi gören hasta sayısının 250-300 arasında değiştiği yönündedir. Hastalığın yeniden tırmanışa geçmesiyle birlikte enfekte sağlıkçı sayısında da hızlı bir artış izlenmiştir. Diyarbakır’da 24 Haziran 2020 itibariyle tespit edebildiğimiz Covid-19 testi pozitif sağlıkçı sayısı 155, vefat sayısı 1’dir (35 hekim, 74 hemşire, 23 personel, 7 anestezi teknikeri, 5 otomasyon görevlisi, 3 radyoloji teknikeri. 3 paramedik, 2 sekreter, 1 çevre sağlığı teknisyeni(vefat), 1 laborant, 1 sosyal hizmet uzmanı)" ifadelerine yer verildi.
‘Tüm hastaneler pandemi hastanesi ilan edilmiştir’
Gazi Yaşargil Eğitim Araştırma Hastanesi ve Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanelerinin vakaların hızla artmasıyla birlikte tekrar eski pandemi işleyişine devam etmek durumunda kaldığı belirtilen raporda “Her iki hastanede şuan itibariyle yatak sıkıntısı olmamakla birlikte üniversite hastanesinde ek yoğun bakım ihtiyacının olduğu belirtilmektedir. Mevcut iki hastanede yatak sorunu olmamakla birlikte İl Sağlık Müdürlüğü’nce 20 Haziran itibariyle yedek pandemi listesinde bulunan hastanelerinde pandemi hastanesi olarak kullanılacağı bildirilmiştir. Alınan bu kararla birlikte ilimizdeki tüm hastaneler pandemi hastanesi ilan edilmiştir. Bu karar sonrası kamu hastanelerinde hasta yatırılmasına yönelik bir direnç geliştirildiği, kamuda yer olmadığı gerekçesiyle 112 aracılığıyla özel hastanelere hasta yönlendirmelerinin arttığı bildirilmektedir” denildi.
‘PCR Pozitif dahi olsa hasta kişilerle temaslıların filyasyonlarının yapılması kısıtlanmıştır’
Vakaların artmasıyla birlikte PCR testi ihtiyacının da arttığı ifade edilen rapor şu bilgilere yer verildi:
- “Ancak önceki aylara göre test sonuçlarının çok daha geç sonuçlandığı, bunun 3 güne kadar uzayabildiği gözlenmektedir. İlimizde Gazi Yaşargil EAH ve DÜTF Hastanelerinde toplamda günlük yaklaşık 1300-1350 civarı test çalışılmaktadır. Edindiğimiz bilgiler son zamanlarda test sonuçlarındaki gecikmelerin bazı kurum ve şirket çalışanlarına ne amaçla yapıldığı bilinmeyen genel taramaları ve TÜİK’in başlattığı Türkiye geneli seroprevalans çalışmasından kaynaklı fazlaca sayıda test yapılmasından kaynaklandığı şeklindedir. Kentin test kapasitesinin tıbbi bir gereksinime dayanmayan bu biçimdeki kullanımı, test yapılması gereken hastaların ve temaslıların testlerinin yeterince yapılamamasına ve test sonuçlarında gecikmelere yol açmaktadır. Yapılması gereken sağlık çalışanları gibi riskli alanlarda çalışan ve hastalık saptanan kişilerle temas etmiş kişilere test uygulanmasıdır. Salgında yaşanan yönetim/yönetememe krizi test olanakların kullanımına da yansımış, testlerin bir yandan gereksiz kullanımının önü açılırken, PCR Pozitif dahi olsa hasta kişilerle temaslıların filyasyonlarının yapılması kısıtlanmıştır. Temas öyküsü olanların hepsinden değil sadece, 50 yaş üzeri, semptomu veya kronik hastalığı olanlara test yapılmaya başlanmıştır.”
‘Türkçe-Kürtçe yazılı, görsel ve sesli uyarılar yapılmalıdır’
Raporda şu ifadelere yer verildi:
- “Merkezi düzeyde tedbirlerin gevşetilmesiyle birlikte halkımızda da ciddi bir rehavet olduğunu gözlemlemekteyiz. İş yerlerinde, toplu taşıma araçlarında ve sokaklarda salgının başındaki titizliğe özen gösterilmediği, maske takılmadığı ve fiziksel mesafeye uyulmadığı, etrafa atılan maske ve eldivenlerin ciddi halk sağlığı sorunu yarattığı görülmektedir. Ancak salgındaki bu yeni ivmeyi tek başına rehavetle açıklamak mümkün değildir. Ciddi bir halk sağlığı sorunu olan böyle bir pandemide özellikle yerel yönetimlere büyük görevler düşmektedir. Ancak maalesef ilimizdeki mevcut kayyum yönetimlerinin salgın dönemi boyunca panolara bilgilendirme yazıları asma, bazı hastanelere maske-dezenfektan dağıtımı, pazaryeri girişlerinde ateş ölçümü dışında halk sağlığı adına somut adımlar atmadığı izlenmiştir. Toplum sağlığının tehdit altında olduğu böyle bir pandemide ildeki ilgili resmi kurumlarca halka yönelik iki dilli (Türkçe-Kürtçe) yazılı, görsel ve sesli uyarılar yapılmalıdır.”