‘Korsanlarla ortaklık var sandılar’
“Ben o sırada Ankara’da ANKA ajansını kurmuş gazetecilik yapıyorum. Akşam gazetesinin de yazarıyım. O sırada Deniz Gezmişleri süreci bitmiş durumda. Meclis’te idamlarının tasdiki söz konusu. Biz bazı arkadaşlar bir araya geldik. Memleketin okur yazar insanları olarak karşı çıkalım ki meclisten dönsün bu idamlar diye imza kampanyası başlattık. İdam cezalarının ilkel olduğunu, dünyada ortadan kalktığını, siyasi idamların önlenmesi gerektiğini yazdık. Epey bir imza toplandı. Bunları ben götürdüm Meclis Başkanlığı’na ve Cumhurbaşkanlığı özel kalemine verdim. Basın toplantısı yaptık açıkladık.
O arada da Sofya’ya bir uçak kaçırma hadisesi oldu. Tanımadığımız bilmediğimiz kişiler ama onların amacı da idamları engellemekti. Ama başarılı olamadı idamlar gerçekleşti. İdamlardan sonra Sofya’dakilerden bir kısmı gözaltına alınmış, bizi de ortaklığımız vardır diye gözaltına aldılar. Madem ki iki grup da Deniz Gezmişler’in idamına karşı o zaman ortaklıkları vardır diye düşünmüşler. Bizi hücre hapsine aldılar sorguya çekiyorlar. İrtibatı aramak için de şahit buluyorlar. Havaalanında uçağı kaçırmak için Leyla diye bir hostesle Diyarbakırlı Mahmut isimli bir havaalanı görevlisiyle işbirliği yapmışım ben... Ama Leyla da yok Mahmut da yok havaalanında. Yani biliyorlardı suçsuz olduğumuzu.
‘Unutulmanızı bekleyeceğiz’
7-8 saat süren bir soruşturma sonunda gözümüzü açtılar şunu imzalayın dediler. Biz artık biliyoruz ki sizin bununla bir alakanız yok. Tahliye edileceksiniz ama bir süre geçecek. Bu gazetelerde manşet oldu, radyolarda da duyuruldu o yüzden unutulmasını bekleyeceğiz. 2.5 ay sonra gerçekten de bıraktılar. Alakasız işleri bir araya getirmek için bir mantık yürüttüler yani...
İmza toplamak fikri suç değil, anayasa hükmü meclise başvuru hakkı. O yüzden bunu da soramıyorlar. O zamanlarda hak kullanımı olan hadiselerde üzerine fazla gitmiyorlardı bugünden farklı olarak. İdama karşı olmak bir düşünce özgürlüğü hakkıydı o zaman, 'Siz neden Deniz Gezmiş’in idamına karşısınız?' diye soramıyorlardı. Öyle bir soru gelmedi.”
Tarih ibret alınsa tekerrür eder mi?
Atilla Güner’in “Dilekçe verenle, silahla uçak kaçıranı aynı kefeye koyma” vurgusu yapması üzerine Öymen, “De ja vu dediniz ya aynı mantalitenin tekrarı yaşandı sonradan yine” diyerek Ergenekon ve Balyoz davalarını örnek gösterdi:
“Mesele Ergenekon davalarının bir kısmında çoğuna idam cezası verilmiş ve uygulanmış olunacaktı. İşe bakın sonradan o davaların tamamen haksız olduğu ortaya çıktı. Hatta sahte delillere dayandığı kanıtlandı ve boş yere o kadar insan idam edilmiş olacaktı. Balyozdu şuydu buydu bir araya geldiği zaman yüzlerce insan idam edilmiş olacaktı. Bu çok hassas bir konu. İdam cezasının yeniden getirilmesini isteyenler bu kadar tecrübeye rağmen hala var.
Mehmet Akif’in bir dizesi vardır tarihi tekerrür diye tarif ediyorlar, hiç ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi? Yakın tarihimiz bu tür ibret alınması gereken örneklerle doludur. İnşallah yakın zamanda o ibret alma başlar.”