Gündem Dışı’nda Serhat Sarısözen’in stüdyo konuğu ‘Kardak Kahramanı’, emekli SAT (Sualtı Taarruz) Komandosu Ali Türkşen’di.
1996 yılında Türkiye ve Yunanistan’ı savaşın eşiğine getiren Kardak krizi sırasında SAT Komando Tim Komutanı olarak görev alan Türkşen’le, ‘Balyoz’ olarak bilinen dava kapsamında zorunlu olarak ikamet ettiği Hasdal Askeri Cezaevi süreci öncesindeki hayat hikayesine ilişkin konuşuldu.
Türkşen, “Babam askerdi, bütün komşularımız beyaz üniformalıydı. İster istemez siz de bir süre sonra etkilenmeye başlıyorsunuz. Şu an 55 yaşındayım. Bu hayatta yapabileceğim en iyi vazifeyi, en iyi işi yapmışım ve en iyi hayatı sürmüşüm diye düşünüyorum. Bana bahşedilen yetenekleri en iyi kullandığım bir hayat sürdüğümü düşünüyorum” diye konuştu.
‘Askerlik, başka hiçbir mesleğe benzemiyor’
Anılarını kaleme aldığı ‘Kardak’ta Kahraman Hasdal’da Esir’ adlı eserinden sonra bu defa, ‘Asla Vazgeçme Asla’ adlı son eserinde emekli bir SAT komandosu olarak olağandışı hayat hikayesini anlatan Türkşen, “Tercihim Deniz Kuvvetleri’nde olmaktı. Askerlik, başka hiçbir mesleğe benzemiyor. Kimsenin başına gelmesini istemem ama can almak ve can vermek üzerine bir meslek icra ediyorsunuz. Belli bir disiplin içinde olmanız lazım. Denizde karşılaştığınız fırtınalar hiç kimsenin umurunda değil. Gemiyi limana sağ salim getirebiliyor musunuz bu önemli” şeklinde konuştu.
‘Kışlanın kapısında nöbet tutan asker değildir her şeyin sorumlusu’
Türkşen, şöyle devam etti: “Lider, ekibinin yaptığı ve yapmadığı her şeyden sorumludur. Kışlanın kapısında nöbet tutan asker değildir her şeyin sorumlusu. O birliğin komutanıdır sorumlu olan kişi. Bu askerlik için de geçerlidir, ülke yönetimi için de böyledir. Sadece birilerine suçu atıp, ‘Benim ne kabahatim var?’ diyemezsiniz.”