Koronavirüs krizinden çıkışta Türk dış politikasının kritik başlıklarında hareketlenme yaşanıyor. İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif'i ağırlayan Ankara'dan üst düzey bir heyet tüm dikkatlerin çevrildiği Libya'yı ziyaret etti.
Mısır Devlet Başkanı el Sisi'nin uluslararası toplum tarafından desteklenir gibi görünen ateşkes çağrısının hemen ardından gerçaekleştirilen ziyarette Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak ile Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı Hakan Fidan'ın yer alması dikkat çekti. Ancak dönüşte Çavuşoğlu'ndan gelen açıklamalar, Libya iç savaşının taraflarını masaya oturtma arzularını yansıtır görünmedi. Bu süreçte Ankara Fransa ve Yunanistan'ın da hedefi haline gelmiş durumda.
Gelişmeleri Ankara'dan Sözcü gazetesi temsilcisi ve yazarı Zeynep Gürcanlı ile konuştuk.
‘ABD, Libya’da Türkiye’ye yakın görünmekle birlikte yine de orta yolu bulma eğiliminde’
Zeynep Gürcanlı'ya göre Türkiye'nin Batı ile ilişkileri oldukça karmaşık bir görüntü sunuyor. Ankara'nın ABD'nin hedefindeki İran'la ilişkilerinin 'hareketlendiğini' belirten Gürcanlı, Libya'da da ABD ile yakınlaşmaya dikkat çekti. Ancak Gürcanlı'ya göre, ABD'nin Libya için Ankara'ya yakın görünmekle birlikte orta yolu bulma eğilimi var:
“Batı ile ilişkiler konusu son derece karışık. Bunun altında şu ülkeyle yakınlaşıyor ötekiyle uzaklaşıyor demek aslında tam doğru bir yaklaşım olmaz. Çünkü konu bazında kimi ülkeyle yakınlaşma kimi ülkeyle uzaklaşma var. Mesela Amerika Birleşik Devletleri ile pek çok alanda yakınlaşma var ama bir yandan Türkiye, İran Dışişleri Bakanı Zarif’i ağırladı. Astana sürecini tekrar harekete geçirdi o noktada. Bir başka unsur da Amerikan yaptırımlarına rağmen İran’a uçak seferlerinden tutun başka her türlü ticari anlaşmaya kadar açık çek verildi Zarif’e. Konu bazında bakmak lazım. Bu çerçevede en büyük yakınlaşmayı Libya’da gördüğümüzü söylemek mümkün. Amerikalılar epeydir uzak duruyorlardı Libya’dan. Bingazi’deki Amerikan büyükelçisinin linç edildiği olaydan sonra uzaklardı. Fakat son birkaç aydır son derece hareketlendiklerini söylemek mümkün. Bu hareketlenme de genelde Türkiye’nin tezlerine yakın çerçevede gerçekleşiyor gibi görünüyor. Ama benim edindiğim izlenim Amerikalıların Türkiye’ye yakın görünmekle birlikte yine de orta yolu bulma eğiliminde oldukları, bir nevi hem Hafter hem Trablus’taki Serrac hükümeti tarafıyla iyi geçinme yolunu seçtiklerini gösteriyor. Türkiye’de bunları Amerikalıları yanına çekmeye çalışıyor demek daha doğru olur."
Üst düzey Türk heyetinin Libya’ya ziyaretinin sürpriz olduğunu belirten Gürcanlı, heyette özellikle de Maliye Bakanı Albayrak'ın bulunmasına dikkat çekti. Bunu uzun süredir Libya ile askeri ve güvenlik düzeyinde yürütülen işbirliğinin ekonomi ayağının genişletilmesine yoran Gürcanlı’ya göre Türkiye, Libya’nın yeniden inşasına talip ancak elinde kaynak yok. Gürcanlı burada da ABD'nin devreye sokulmaya çalışıldığı görüşünde:
"Nitekim son 3 yetkilinin Libya’ya Trablus’a yaptığı ziyareti var. Birdenbire, sürpriz oldu. Çavuşoğlu, Hakan Fidan ve Albayrak gitti. Özellikle Albayrak’ın gitmesi manidar ve önemliydi. Çünkü şimdiye kadar hep Serrac hükümetiyle ilişkiler güvenlik bazında kaldı. Danışmanlık verilmesi, ordu kurulması için çaba harcanması, silah ve mühimmat yardımı gibi unsurlar öne çıkarken, şimdi Albayrak’ın oraya gitmesiyle ekonomik adımların da atılacağını görmüş olduk. Diplomatik kaynaklardan gelen ilk bilgiler bankacılık, enerji ve müteahhitlik sektörünün özellikle toplantıda ele alındığı yönündeydi. Önümüzdeki dönemde ekonomik olarak da Türkiye’nin oraya girmeye çalıştığını söylemek mümkün. Anladığım kadarıyla Türkiye, Libya’nın yeniden inşasına talip. Ama tek başına Serrac hükümetiyle beraber bunu yaptığı zaman dış finansman bulması son derece güç. Onun için yanında önemli bir kuvvetin daha olması lazım. Serrac hükümetiyle her tülü anlaşmayı yapabilirsiniz yeniden inşa, müteahhitlik ve enerji konusunda. Bunları hayata geçirmek için para lazım. Bunun da dış finansmanla olması lazım. Bir nevi bir garantör, destekleyici güç olması gerekiyor. Ben burada ABD’nin devreye sokulmaya çalışıldığını düşünüyorum. Çünkü müteahhitlik sektörü deniyor, yeniden inşa başlayacak fakat parayı nasıl ödeyecekler? Petrol sahaları Hafter’in elinde. Merkez Bankası öbür tarafta. Nasıl olacak da ödeyecekler? Diyelim ki bizim müteahhitler orada işe başladı, kontrat yaptılar, ihale aldılar. Fakat bunu yapmak için dış finansman gerekecek ya da Libya’nın işleyen bir sisteminin olması gerekecek. Bunda da Türkiye’nin kayrılması, öne çıkması için yanına önemli bir gücü alması gerekiyor. O da Amerika Birleşik Devletleri.”
Libya içsavaşında ülkenin başkent ve çevresi dışında büyük kısmını elde tutan Libya Ulusal Ordusu ve Tobruk merkezli Temsilciler Meclisi'yken, Ankara'nın gayrı meşru gördüğü Halife Hafter yerine parlamento başkanı Akile Salih'in öne çıkabileceği görüşündeki Gürcanlı, ancak Ankara'nın bunun da önünü kestiğini söyledi. Diğer yandan Gürcanlı bunun bir pazarlık meselesi de olabileceğini dile getirdi:
“Çavuşoğlu’nun Hafter ile oturmam demesini zaten bekliyorduk. Ama belki dün Çavuşoğlu’nun açıklamalarında yeni olan unsur öne çıkan ikinci isim Parlamento Başkanı Akile Salih’i de istemediğini bir şekilde ifade etmesi. Akile Salih’in de bir muhatap olamayacağının altını çizmesi. Bu hakikaten yeni ve önemli bir unsur. Mısır’daki ateşkes sırasında Hafter’in hemen yanı başında Akile Salih de vardı. Hafter’in askeri güç olmasını sağlayan, ona ordu kurma yetkisini veren parlamentoydu zaten. O parlamentonun başkanı. Ateşkes görüşmelerini BM ile yürüten de Akile Salih. Son dönemde onun çok ortaya çıktığını görüyoruz uluslararası alanda. Destek de görüyor. Özellikle Ruslar büyük destek veriyor. Amerikalılar olsun Mısırlılar olsun bu konuyla çok yakından ilgilenen ülkelerden de destek alıyor. Acaba Hafter değil de Akile Salih ile yürünebilir mi gibi bir arayış vardı. Dün Çavuşoğlu’nda gördüğüm bu arayışın da önünü kesti. Akile Salih’in de muhatap almaya değmeyecek kadar güçsüz olduğunu söyledi. Bütün milletvekillerinin Trablus’a gittiğini, onun yanında sadece 20 vekilin kaldığını söyledi. Bunlar teyide muhtaç bilgiler. Dolayısıyla Ankara onu da muhatap almayacağını sadece Serrac hükümetiyle yürünmesi gerektiğini söylüyor. Burada ateşkesin önündeki belki de en büyük engel. Acaba müzakere pozisyonu mu yapıyorlar, o da olabilir. Biz Hafter’i istemiyoruz ama Akile Salih’i de istemiyoruz deyip sonra Akile Salih’e razı olarak Hafter’i devre dışı bırakmak mı? Bu çok kullanılan bir şeydir diplomaside. Elinizi olabildiğince yüksek tutarsınız, hiçbirini istemiyorum dersiniz. Sonra çok baskı gelince bu olmasın ama bak buna razı oldum sen de bir adım at bu adamı resimden çıkaralım gibi bir yaklaşım da olabilir. Bunun da izlerini görmüyor değilim aslında."
'Fransa ve Yunanistan'ın NATO'dan sonuç elde etmesi mümkün değil'
Fransa ve Yunanistan, Türkiye'nin Libya'ya uzanan Doğu Akdeniz politikalarından rahatsızlıklarını NATO'ya taşımış görünürken, Gürcanlı'ya göre ittifaktan bu konuda bir sonuç elde etmek mümkün değil Gürcanlı, Paris'in buna karşılık AB dayanışmasını konsolide etmeye çalışıyor olabileceğini ekledi:
'Ankara YPG'nin meşrulaştırılmasına razı olacak mı?'
"Sincar ile YPG kontrolündeki bölge Fırat’ın doğusunu bir bölge olarak düşünüyor Ankara. Tek bir koridor olarak düşünüyor. Burayı PKK terör örgütünden temizlemeye kararlı yürüyor. Nota verdi Iraklılar. Daha geçen haftalarda Hakan Fidan gidip bir görüşme yaptı. Bağdat’a görüşmeye gittiği ile ilgili haberler sızdı. Öbür taraftan Başbakan Barzani’nin üç hafta önce Türkiye’ye geldiğine ilişkin bir bilgi de var. Tüm bunlar çerçevesinde hem Kuzey Irak ile en azından Barzani tarafıyla hem de Bağdat operasyonunu koordine edildiğini düşünmek mümkün. Suriye’deki Kürt gruplar arasında bir uzlaşma oldu. ENKS ve YPG arasında bir uzlaşma oldu. Bunu yapan da Amerikalılar. Benim görebildiğim PKK terör örgütünün bir şekilde dışlanması artık onun marjinalize edilmesi, Türkiye’ye de şu son operasyonla temizlemesi için önünün açılması fakat buna karşılık YPG’yi meşrulaştırıp öne çıkarma çabası olarak görüyorum Amerika’nın özellikle. Ankara buna razı gelecek mi? Bir uzlaşma bulunacak mı bunu zamanla göreceğiz.”