OdaTV Ankara Haber Müdürü Müyesser Yıldız'ın 'askeri casusluk' suçlamasıyla gözaltına alınmasına ilişkin Yıldız'ın avukatı Erhan Tokatlı ve Ergenekon süreçlerini yakından takip eden avukat Celal Ülgen, RS FM'de Atilla Güner'le Akşam Postası programına katılarak değerlendirmelerde bulundu.
Avukat Tokatlı, Yıldız'a 'istihkak yok' denilerek 6 saat su verilmediği bilgisini paylaştı. Ülgen ise, "FETÖ yargısı döneminde bile polisler son derece ikram yapan, hoşgörülü kişilerdi. Şimdi, siyasi iktidarın gözaltına aldığı bir kişiye su vermemiş olduğu bir rejim kurduğu konusunda çok önemli, çok etkileyici bir iddia çıkıyor ortaya. Sorumluların derhal görevden el çektirilmesi lazım" dedi.
Tokatlı, yaşananları şöyle anlattı:
"Resmi anlamda bize bir bilgi verilmedi. Arama yapıldığı zaman tutanakta gördüğümüz kadarıyla bilgi sahibi olduk. Soruşturma Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen 2019 yılına ait bir soruşturma. Yandaşta kasım yazıyorsa, orada görmüşseniz eğer tarih doğrudur. Ceza kanununun 328'inci maddesi yani siyasal veya askeri casusluk başlığı altından düzenlenen suçla ilgili bir soruşturma. Bu pazartesi günü üç kişiye dair yakalama, gözaltı ve arama kararının olduğunu o evraktan biliyoruz. Müyesser Yıldız'ın ifadesi alınmadı, alınmış olsa en azından atılı suçun ne olduğunu resmi olarak öğreneceğiz. Suçu hangi fiile işlediğini bileceğiz. Biz atıl olarak bekliyoruz. Medyada çıkan haberlerden öğrendiğimiz kadarıyla dosyanın neleri kapsadığını yarın öbür gün sorguda nelerin sorulabileceğini malum medyadan görüyoruz.
Bir binbaşı, bir başçavuş olduğu söyleniyor. Başçavuş çıkacak büyük olasılıkla. Müvekkilim pek fazla tanımıyor, birkaç defa görüşmüşler. Bizi ifadeye çağırdıklarında karşımıza çıkanları göreceğiz, büyük ihtimalle de gazetede çıkanlarla karşılaşacağız. Pazartesi sabahı Müyesser hanımın evine 06.15'te polisler gelmiş, benim saat 08.00'de haberim oldu, arama maaline gittim. Çıkarken Müyesser hanımın sesini duydum 'Ben ilaç kullanıyorum, çıkarken bir su alayım' dedi. Polislerin de 'Tamam hallederiz, gittiğimiz yerde veririz, geç kalmayalım' gibi bir konuşma geçti. Saat 12.00 gibi Müyesser hanımla görüştüğümde 'Bana su vermediler' dedi. Ben su istedim bana 'İstihkak hakkınız yok, öğlen yemeğinde içersiniz' dedi. Kantinden almak, aldırmak istedim o da yok. Kaba bir üslup kullandılar."
Müyesser Yıldız'a su verilmemesini yorumlayan Ülgen de şu ifadeleri kullandı:
"Türkiye'nin üzerine çöken karabasanı atlattıktan sonra yeni bir karabasanla karşı karşıyayız. Siyasi iktidar bir taraftan baskıyı arttırıyor, bir taraftan da siyasi iktidarın gitmesini çok daha fazla arzu eden ama siyasi iktidarın etekler altına gizlenmiş yeni kuşak FETÖ'cülerin bu konudaki boşluktan yararlanmasına fırsat veriyor.
FETÖ yargısı döneminde Çetin Doğan Paşa'nın gözaltına alındığı süreci beraber yaşadım. Polisler son derece ikram yapan, hoşgörülü davranan kişilerdi. Hiçbiri böyle şeye tenezzül etmedi. Hatta bana garanti verdiler. Çetin hocayı müdürün odasında yatıracağız, şöyle yapacağız böyle yapacağız diye söylemleri oldu. Daha sonra başka sanıkların da gözaltına alınma sürecinde böyle şeyler yaşanmadı. Su vermemek, siyasi iktidarın gözaltına aldığı bir kişiye su vermemiş olduğu bir rejim kurduğu konusunda çok önemli, çok etkileyici bir iddia çıkıyor ortaya. Su içerken yılan dokunmaz derler çünkü su içme gereksinimi çok yüksek bir gereksinimdir. Herkes birbirinden su ister, misafire önce su alır mısınız diye sorulur. Su vermeme olayı bence çok önemlidir, soruşturulması lazım, nedenlerinin araştırılması lazım. Hatta sorumlularının derhal görevden el çektirilmesi lazım."