Dünya çapında yeni tip koronavirüs (Kovid-19) pandemisi ABD'nin Donald Trump yönetimi altında yaşadığı hegemonya sarsılması eşliğinde müttefikleriyle ilişkilerinde ortaya çıkan çatlakları daha görünür kılıyor. Trump'ın pandemiyi ele alış biçimi, ABD'deki protestolardaki tavırları müttefiklerinden üstü örtülü eleştiriler alırken, Avrupa'da özellikle Almanya'da ABD ile ilişkiler yan tartışmalar eşliğinde sorgulanıyor.
ABD'nin nükleer silahlar dahil İkinci Dünya Savaşı'ndan kalan varlığından, Rusya Federasyonu ile stratejik Kuzey Akım-2 boru hattını engellemek için hazırlanan yaptırımlara uzanan bir dizi başlık bulunuyor. Bunlara Trump'ın Çin'le giriştiği bilek güreşi ve Avrupa'nın Pekin yönetimi ile ilişkileri de eklenmiş durumda.
Son olarak Wall Street Journal gazetesi, Trump'ın 9 bin 500 Amerikan askerinin Almanya'dan çekilmesi talimatı verdiği iddialarını haberleştirirken, gelişmeleri Evrensel Gazetesi Almanya temsilcisi Yücel Özdemir ile konuştuk.
‘Tartışma yeni değil ama Almanya’yı tekrardan ikiye böldü’
Yücel Özdemir, Almanya’daki ABD askerlerinin sayısının yıllardır azaltıldığını ve bu tartışmaların yeni olmadığını vurguladı. ABD'nin İkinci Dünya Savaşı'nın sonundan bu yana Almanya'da onbinlerce askerin varlığını sürdürdüğünü belirten Özdemir, Ramstein, Stuttgart gibi üslerin ABD'nin Afrika, Ortadoğu, Afganistan ve Suriye gibi bölgelerdeki gelişmelerin takip edildiği yer olduklarını anımsatarak bu üslerden vazgeçilmeyeceğini dile getirdi. Ancak Özdemir, bu meselenin başka tartışmalarla birleşerek Almanya’yı tekrar iki kutba ayırdığını vurgulayarak tetiklenen iç tartışmaları aktardı:
'Almanya'daki nükleer silahlardan da rahatsızlık var ama muhafazakarlar Soğuk Savaş denkleminden yana tutum alıyorlar'
Özdemir, Almanya'daki barış yanlısı ve antifaşist örgütlerin yıllardır Amerikan üslerine dikkat çekmeye çalıştıklarını anımsatırken, ABD'nin Almanya'da bulunan nükleer silahlarının yarattığı rahatsızlıklara da dikkat çekti. Ancak Özdemir, Almanya'daki olanca tartışmaya ve ABD'nin Almanya'nın çıkarlarını ve gücünü pekiştirmesini istemediği görüşlerine rağmen muhafazakar cephenin ABD ile ittifakın sürmesini istediğinin altını çizdi:
“Almanya’daki barış örgütleri, antifaşist örgütler yıllardan beri Amerikan üslerine dikkat çekiyorlar. Bu konuda protesto gösterileri yapılıyor. En önemlisi Almanya’da Amerikan atom silahları var. Almanya’nın kendisine ait atom silahları yok ama her tarafında Amerika’nın atom silahları var. Bunlar da sürekli büyük rahatsızlık duyuyor. Almanya’nın Amerika ile ilişkilerinde uzun vadede mümkünse Amerikan askerlerinin tamamen gitmesi, eskinin Sovyetler askerleri vardı Doğu Almanya’da. Amerika’nın bugünkü süreç içerisinde tamamen Almanya’daki ayrıcalıklarından vazgeçeceğini zannetmiyorum. Genel olarak mevcut olan dünyada ve önümüzdeki süreçte ‘Almanya nerede, hangi ittifaka yakın duracak?’ tartışmasında muhafazakarlar özellikle eski Soğuk Savaş denkleminden yana tutum alıyorlar. Amerika ile yakın bir strateji ittifakının sürdürülmesini istiyorlar. Güncel gelişmelere bakıldığında aslında Amerika bugün Almanya’nın çıkarlarını ve bölgesel bir güç olmasını engelleyen pozisyonda."
ABD'nin Almanya'nın Rusya ile neredeyse tamamlanmak üzere olan Kuzey Akım-2 projesine karşı uyguladığı yaptırımları sıkılaştırma girişimlerini anımsatan Özdemir, ne Berlin'in ne de Moskova'nın bundan vazgeçmeyecekleri görüşünde:
"Kuzey Akım-2 konusunda (ABD'nin Almanya'daki Büyükelçisi) Richard Grenell’in tavrı, 'Trump’ın Almanya’daki uzun kolu' diye ifade ediliyor. Grenell diplomatik sınırları aşan tarzda Alman siyasetçilerini ve işverenleri, tekelleri tehdit etti. 'Kuzey Akım sürecine katılanlara yaptırım uygulayacağız' dedi, zaten bu yaptırımları uygulamaya başlamışlardı da. Önemli de bir mesafe kat ettiler. Ama benim görebildiğim zaten Kuzey Akım-2'nin yüzde 94’ü bitmiş. Bundan sonra ne Almanya, ne Rusya bu haktan vazgeçer. Almanya’nın uzun vadedeki planı da, Rus gazının Avrupa’daki piyasaya dağıtılması ve stratejik olarak bir merkez haline gelmesinde Kuzey Akım 1 ve 2 önemli rol oynuyor. ABD'de de bir tasarı hazırlamışlar; ‘Kuzey Akım-2 Amerika’nın güvenliği için tehlikeli’ diyorlar. Almanya Amerika’dan uzakta, Rusya ile ticari ilişkileri var. Bu neden Amerika’nın ulusal çıkarlarına tehdit oluştursun? Burada Almanya’nın iki dengeyi gözeterek kendi çıkarlarına göre hareket etmesi, ticari olarak Rusya’yı gözeten bir pozisyonda durması söz konusu. Çünkü Rusya ile devasa ticari ilişkileri var, enerji ihtiyaçları var. Rusya da sürekli bunu gözetiyor. Amerika yeni parametrelerin oluştuğu dünyada Almanya’yı kendi cephesinde bir ittifak gücü olarak tutmak istiyor. Tehditler de biraz ondan.”
‘Almanya, Rusya ve ABD arasında denge siyaseti izliyor’
Almanya’nın ABD’nin her dediğini kabul etmeyen nadir Avrupa ülkelerinden olduğunu belirten Özdemir’e göre Almanya, gelecek dönemde Rusya ve ABD arasında siyasi ve ekonomik çıkarları açısından bir denge siyaseti izleyecek:
“Almanya’nın şu anda boyun eğmesi pek mümkün değil. Amerika’da Cumhuriyetçi ve Demokratların hazırlamış olduğu yeni yasa tasarısı var. Orada her iki parti tarafından kabul edilecek ve yeni hattın yapımına katılacak olan gemilerin yapımında rol alacak olan Avrupalı şirketlerin cezalandırılmasını istiyor. Rusya şu anda tek başına yeni bir gemi donanımını sağlayacak teknik altyapıya sahip olmadığı için Avrupa’dan destek isteyecek. Avrupalılar da bu projeyi sonuna kadar getirmek için çaba sarf edecek. Amerika tehdit ediyor. Ama önümüzdeki dönemde Avrupa’da en azından Almanya açısından Amerika’nın her dediğini kabul etmeyen bir pozisyonda. Rusya ile ilişkileri de karmaşık. Bir taraftan Kırım, Ukrayna konularında Rusya’ya sert tutum izlerken, daha sonra daha yumuşak bir politika izlemeye başladılar. Amerika ile Rusya arasında çok ince bir çizgide Almanya işi götürmeye çalışıyor, nereye kadar götürür belli değil."
Özdemir, ABD askerlerinin çekilmesi meselesinin bir ayağının da Çin ile bağlantılı olduğunun dile getirildiğini de aktardı. ABD'nin önümüzdeki dönemde askeri stratejisinin Çin'e yoğunlaşmasının beklendiğini anımsatan Özdemir, Almanya'nın Çin ile yoğun dış ticarete sahip bir ülke olarak Çin'i de gözeten tutumuna dikkat çekti:
"Askerlerin çekilmesinin bir fonksiyonun da o olduğu ifade ediliyor: Yani Amerika buradan çekilecek ama önümüzdeki dönemde askeri stratejisini Çin’e doğru yoğunlaştıracak. Korona krizi uluslararası ilişkilerde Amerika’nın zayıflamasını ve Çin’in yükselişini birlikte getiriyor. Almanya dış ticareti Çin ile muazzam bir kapasiteye sahip. Çin de dış ticaretten beslenen bir ülke ve hep Çin’i gözeten pozisyonda. Dolayısıyla Çin ile ilişkilerini tam koparabilecek bir ülke değil. Hep Çin’i gözeterek siyaset yapıyor. Eylül ayında Leipzig’de büyük bir Avrupa Birliği-Çin Zirvesi yapılacak. Bu Avrupa ile Çin arasındaki ilişkilerin tekrardan yenilenmesi ve güncellenmesi hedefleniyor. Amerika’nın bütün baskıları ve tehditlerine rağmen, Çin’i hedefe koymasına rağmen AB özellikle Almanya kendi çıkarlarına bağlı olarak Çin ile ilişkilerini geliştirecek. Gelecek dönemde Almanya, Çin ve Rusya’nın oluşturduğu eksene mi Amerika’ya mı yakın duracak, bunu şu anda kestirmek zor. Ama kendi siyasi ve ekonomik çıkarları açısından bir denge üzerinden ilişkilerini sürdürmeyi hedefliyor.”