Vakıflar Genel Müdürü Burhan Ersoy, basın toplantısında Vakıflar Haftası'nın bu yıl yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle sosyal medya üzerinden kutlandığını söyledi. Vakfın iyilik, yardımlaşma, dayanışma ve sevgi hareketi olduğunu dile getiren Ersoy, "Genel Müdürlük, bugün yöneticileri hayatta kalmamış olan vakıfları yaşatmakla sorumludur" dedi. Ersoy, pandemi sürecinde de hizmetlerin kesintisiz sürdüğünü vurgulayarak "Bugün kuru gıda dağıtımı olarak Bosna'ya ve Kıbrıs'a tırlarla kuru gıdalarımızı gönderiyoruz. Kuru gıda paketlerinin içine koyduğumuz mektuplarda da bu ikramların Osmanlı ve Selçuklu bakiyesi topraklarımızda kurulmuş vakıflarımızın ikramı olduğunu belirttik" diye konuştu.
Galata Kulesi'nin mülkiyet hakkına ilişkin açıklamalarda bulunan Ersoy, vakıf yoluyla meydana gelip daha sonra vakıfların mülkiyetinden çıkarak hazine, belediye, il özel idareleri ve köy tüzel kişiliklerine geçmiş vakıf kültür varlıklarının kendi vakıfları adına kaydedilmesi ile ilgili kanuni düzenlemelere ilişkin bilgi verdi.
Genel Müdürlük olarak 2012'de vakıf mülkiyetleri üzerine bir çalışma başlattıklarını hatırlatan Ersoy, "Bir komisyon oluşturuldu ve 1100 vakıf varlığına ulaşıldı. Bunun şu anda 1026 tanesini kendi kaydımıza aldık, tescilledik. Bununla ilgili olarak yaptığımız çalışmalarda da özellikle İstanbul'da 323 kültür varlığını Vakfa kaydettik. Bunların 101'i İstanbul belediyelerinden geçti" diye konuştu.
Kültür varlığı niteliği taşıyan diğer taşınmazlar hakkında da bilgi veren Ersoy, "Genel Müdürlükçe bunlardan Vahdettin Köşkü 2012 yılında, Adile Sultan Sarayı 2013'te, Zeynep Kamil Hastanesi'ni yine 2013'te, Selimiye Kışlası 2018'de alındı. Beylerbeyi Polis Evi 2015'te, Abraham Paşa Konağı 2013'te ve Ihlamur Kasrı da 2018'te alındı" ifadelerini kullandı.
Ersoy, Vakfa devre ilişkin esasların ilgili kanun maddesinde açık olduğunu aktararak, "5737 sayılı kanun ne zaman çıktı? 27 Şubat 2008 ve madde 30" dedi.
‘Galata Kulesi'nin Kule-i Zemin Vakfına ait olduğunu çok açık ve net yazıyor’
Galata Kulesi'nin tapu kaydını gösteren Ersoy, sözlerine şöyle devam etti:
‘Mahkemeden ve istinaftan da dava bizim lehimize sonuçlandı’
Osmanlı kayıtlarında burasının Kule-i Zemin Vakfına ait olduğunu bildiren Ersoy, "Galata Kulesi ile ilgili bizim ilk tabu kaydımızı aldıktan sonra Büyükşehir Belediyesi ile gerekli yazışmaları yaptık, haberdar ettik. Daha sonra bize devretmeleri noktasında da bilgilendirdik, fakat onlar bizim gönderdiğimiz yazıya istinaden idare mahkemesine gittiler. Mahkeme de bizi haklı gördü. Mahkemeden ve istinaftan da dava bizim lehimize sonuçlandı. Şu anda mülkiyeti tamamen Vakıflar Genel Müdürlüğü adına, yani Kule-i Zemin Vakfı adına kaydedilmiş oldu" diye konuştu.
‘İBB’nin yazdığı mektupta Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne hakaretler var’
"Galata Kulesi ile ilgili olarak İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığının bize yazdığı mektupta çok ciddi bir şekilde Vakıflar Genel Müdürlüğüne hakaretler var. Bunu da ben kendilerine iade ediyorum. En çok ağrıma giden konu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi yetkilileri tarafından yapılan açıklamalar. Diyorlar ki, 'Üç, dört parça fotokopi ile Vakıf ilan edildi ve bunlarla ilgili tapu işlemleri yapıldı.' Daha ağır ifadeler kullanılıyor, ben bunları söylemekten gerçekten utanıyorum. Fakat, bu cümleler Fatih'i reddetmektir. Çok açık ve net söylüyorum. Fatih Sultan Mehmet'i, İstanbul'u 1453'te fethettikten sonra aldığı ve vakfettiği taşınmazlarla ilgili olarak reddi miras durumunda olduklarını da ifade ediyorlar. Bunu da belirtmek istiyorum."