Türkiye'de koronavirüs salgını nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısının doğru olup olmadığı tartışılmaya devam ediyor. Koronavirüs testi negatif çıksa da bulguları taşıyan hastaların kaydı tutuluyor ancak bu sayılar paylaşılmıyor. Açıklanan vaka sayıları sadece PCR testi pozitif çıkanları kapsıyor.
Medyascope'dan Fırat Fıstık'ın sorularını yanıtlayan Türk Tabipleri Birliği (TTB) Kovid-19 İzleme Grubu üyesi ve halk sağlığı uzmanı Prof. Dr. Kayıhan Pala, bir hastanın rahatsızlığının belirlendiği andan itibaren sürecin nasıl işlediğini anlattı:
"Bu hastalıkla ilgili herhangi bir yakınması olan, yüksek ateş, öksürük, göğüs ağrısı, nefes darlığı gibi rahatsızlıkları olanlar sağlık kuruluşlarına başvurduklarında hekimler tarafından muayene edilince eğer Kovid-19 hastalığıyla ilişki kurulabiliyorsa ‘Kovid-19 olası vaka’ olarak kayıt altına alınıyor. Bundan sonra tomografi, kan testi gibi tetkikleri isteniyor. Hem de kendilerinden ağız ve burun sürüntüsü alınarak PCR testi yapılmak üzere laboratuvara gönderiliyor. Bu ana kadar olası vaka olarak giriliyor. Bundan sonra laboratuvardan PCR testinin pozitif olduğu bilgisi gelirse olası vaka, kesin vaka olarak kayıt sisteminde yer alıyor. Eğer gelen sonuç negatifse bildirimlerde Kovid-19 olarak kayıtlara yansımıyor."
'Testi pozitif gelmeyenlerin oranı, pozitiflerle kıyaslandığında üç-dört kat daha fazla'
"Bilgilerimiz ışığında Kovid-19 klinik tablosu olduğu halde testi pozitif gelmeyenlerin oranı, pozitiflerle kıyaslandığında belki üç kat, belki dört kat daha fazla” diyen Pala, Sağlık Bakanlığı kayıtlarında olası, kuşkulu vaka sayısının 600 binin üzerinde olduğunu söyledi:
"Ege Üniversitesi Rektörü geçenlerde bir açıklama yaptı, tıp fakültesi hastanesine gelenlerle ilgili bir döküm sundu. Kovid-19 yakınmalarıyla başvuranlar içinden doktorların hastaneye yatırdıklarından alınan örneklerde PCR testinin pozitif gelme oranı yüzde 26 olarak açıklandı. Bu şu demektir, her bildirilen bir vakaya karşı bildirilmeyen ama kliniği Kovid-19’a uygun üç vaka daha var. Dolayısıyla 120 binlerde olan vakaların kabaca 450-500 bin civarında olduğunu söylemek yerinde olur. Zaten Sağlık Bakanlığı kayıtlarında da olası, kuşkulu vaka sayısının, ön tanıya girmiş vaka sayısının 600 binin üzerinde olduğuna ilişkin bilgilerimiz var.”
'Maalesef ülkemizde bu ikili kod sistemi kullanılmıyor'
Türkiye’de iki kod yerine tek kod kullanılmasına dair de konuşan Pala, şöyle devam etti:
"Dünya Sağlık Örgütü, 26 Mart’ta tüm dünyaya çağrıda bulunarak özellikle PCR testinin yapılamadığı ya da testlerin negatif gelmesi nedeniyle tam tanı koymada sıkıntılar yaşandığı göz önüne alınarak tek başına PCR testiyle yetinilmemesini, hastada klinik olarak bulguların olması halinde başka bir kodla hem vaka hem ölüm sayılarına eklenmesini istemişti. Kesin tanı kodu U07.1, olası ve kuşkulu tanılar için de U07.2 olarak açıklandı. 16 Nisan’da bu konuda çok kapsamlı belge yayımlayarak, ölüm sayıları üzerinden örneklerle nasıl kullanılması gerektiğini göstermişti ama malesef ülkemizde bu ikili kod sistemi kullanılmıyor. İngiltere’de ikili kod sistemi kullanılıyor ve sunmaya başladılar. Almanya’da, İspanya’da da kullanılıyor. Örneğin, New York’ta hastanede ölenleri bırakın, evlerinde ölenlerle ilgili geriye dönük bir taramayla şüphelenilen Kovid-19 olarak kayıtlara geçti."