Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi Başkanı Prof. Dr. Göksel Aşan, video konferans yöntemiyle Anadolu Ajansı'nın yeni tip koronavirüsün dünya ekonomisine etkisi, Türkiye ekonomisinin gelecek dönem performansı ve Finans Ofisi'nin katılım finans alanındaki çalışmalarına ilişkin sorularını yanıtladı.
"Salgınla birlikte tüm dünya ekonomisinde daralma bekleniyor. Sebepleri de belli" diyen Aşan, şunları söyledi:
'Bütün dünyaya mal satmayı becerebilen bir ülkeyiz'
Aşan'ın AA muhabirinin sorularına verdiği yanıtlar şöyle:
'Yeni normal olarak tabir ettiğiniz dönemde Türkiye’nin avantajları neler olacak?'
"Yeni normalde Türkiye’nin çok ciddi avantajlarının olduğunu düşünüyorum. Bundan yararlanmamızın bir koşulu var. Yeni normal geldiğinde biz bütün kontakları kapatıp tekrar açmak durumunda kalmamalıyız. Bütün kontakları kapatıp tekrar açtığınızda orada ciddi vakit kaybı olur. Bu şuna benziyor. Araçları ‘rölantide tutma’ tabiri vardır. Bir miktar rölantide tutuyor olmanız lazım ki; ‘Hadi tamam gidiyoruz’ dediğinizde başlayabilesiniz. Kontağı tamamen kapattığınızda üç dört dakika bekleyip sonrasında hareket edeceksiniz. Bunu böyle görmek lazım. Salgının hemen sonrasına böyle başlıyor olmamız lazım. Bunu başaracağız kanaatindeyim. Bunun büyük bir avantaj olduğunu düşünüyorum.”
'Salgından sonra yeniden tarımda korumacılık rüzgarı esebilir'
'Salgın sonrasında dünya ticareti nasıl olacak?'
"Burada iki faktör ön plana çıkacak. Buna krizin getirdiği bir sonuç olarak bakmak gerekir. Ülkeler belli alanlarda daha içe kapanacak. Tarım bunlardan bir tanesi olacak. Bütün ülkeler mümkün olduğunca gıda üretimlerini kendileri yapabilecek şekilde yeniden tasarlayacak. Tarımda korumacılığa geri dönülmesi gibi bir ihtimal söz konusu olabilir. Salgından sonra yeniden tarımda korumacılık rüzgarı esebilir. İkincisi, sağlık alanında ithal ikameciliğin başlayacağı kanaatindeyim. Türkiye’de de böyle bir sürecin kaçınılmaz olacağını düşünüyorum. Savunma sanayi alanından önemli bir tecrübemiz var. Savunma sanayisinde Cumhurbaşkanımızın liderliğinde bu millileşmeyi nasıl bir stratejiyle hızlı başarabildiysek önümüzdeki dönemde sağlık alanında da göreceğiz. Sağlık alanında da önemli bir millileşme hamlesine gideceğiz diye düşünüyorum. Dünya genelinde talep daralacak. Krizden çıktığınız zaman tüketim talebi ufak ufak eski haline gelebiliyor. Bütün dünyada talep eski haline geldiğinde bizim orada bir avantajımız olacak. Biz bütün dünyaya mal satmayı becerebilen bir ülkeyiz. Herkesle konuşabiliyoruz. Bu durum kriz sonrasında bizim açımızdan önemli silah olacak ve bunu kullanacağız.
'Bu iş yatıştıktan sonra büyük bir ihtimalle Avrupa ülkeleri ve ABD, Çin'i dava edebilir'
'Türkiye ihtiyaç duyduğu dış kaynağı fazlasıyla bulabilecek bir ülkedir'
'Kısa vadeli dış borç finansmanının nasıl döndürüleceğini düşünüyorsunuz?'
"Bu Hazine ve Maliye Bakanlığımızın yöneteceği bir süreçtir. Burada genel bir değerlendirme yapabilirim. Bankalarımız sendikasyonlarının yenilenmesinde herhangi bir problem yaşamıyor. Ne maliyet anlamında ne de sendikasyonları bulma anlamında sorun yaşamıyorlar. Kamu açısından bakıldığında da ciddi bir problem görülmüyor. Salgın süreci başlamadan bir ay öncesinde başarılı bir eurobond ihracı gerçekleştirilmişti ve ciddi talep gelmişti. Hazine’nin de dış borçlanmada sorun yaşayacağını düşünmüyorum. Portföy yatırımları ise dünyanın her yerinde geldiği yere dönme eğiliminde. Risk iştahı düştüğünde gelişmekte olan ülkelerin tamamı bundan etkilenir. Cumhurbaşkanımız, bizi minnet altında bırakacak, herhangi bir çerçevede belli koşulları bize dayatacak hiçbir anlaşmanın içerisinde olmayacağımızı net bir şekilde açıkladı. Özellikle IMF vb konuları bu çerçevede değerlendirmek lazım. Swap kanalları böyle bir takım koşulları ihtiva etmez. Swap kanallarına dahil olabiliriz. G20 ülkeleri arasında swap kanalları açılabilir. Elbette ki dünya ekonomisindeki sıkıntılardan dolayı Türkiye ekonomisi de payını alacaktır. Türkiye, yabancı kaynak ihtiyacı olduğunda bunu dünyadan kolaylıkla bulabilecek bir ülkedir. Buna böyle bakmak lazım. Bazıları ‘IMF’den bulunan kaynakla diğer kanallardan bulunan kaynaklar arasında maliyet farkı var’ şeklinde yorumlar yapıyor. Hiç kimse unutmasın ki; IMF’den bulduğunuz kaynağın maliyeti sadece verdiğiniz faiz maliyeti değildir. Onun, sizin ekonominize devamında getireceği çok başka maliyetler vardır. Türkiye ihtiyaç duyduğu dış kaynağı fazlasıyla bulabilecek bir ülkedir. Ülke risk primindeki (CDS) artışa mutlak anlamdan ziyade oransal bakmamız lazım. Ortalığın toz duman olduğu bir süreçteyiz. Bazı parametreler anlamlı olmaktan çıkabiliyor. Bu tür süreçte bazı parametreleri karar alırken bir süre dışarıda tutmak gerekir.”
'Bu kriz dönemi risk paylaşımının ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösterdi'
'Finans Ofisi’nin katılım finans uygulamaları tarafında önemli projeleri var. Salgın sürecinde ne gibi çalışmalar yapılıyor?'