Batılı ülkelerin zorlu bir sınav verdiği yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınına yönelik çözüm arayış süreciyle ilgili Avrupa Komisyonu’ndan ilginç bir açıklama geldi. Komisyon Başkanı Ursula von der Leyen, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınından etkilenen AB ülkelerine yardım etmek için bir Marshall Planı'na ihtiyaç duyulduğunu söyledi. Ancak, Avrupa’nın, 2. Dünya Savaşı sonrasında yürürlüğe koyulan ABD kaynaklı, ekonomik yardım paketine benzer bir planı yürürlüğe koyabilecek gücü var mı? Leyen’in bahsettiği bu plan, eğer uygulanabilirse, aynı Marshall Planı’ndaki gibi uzun vadeli siyasi hedeflere mi sahip olacak? Böyle bir paket, AB’yi bir arada tutmaya yeter mi? Konuyu, Maltepe Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Ünal, Sputnik’e değerlendirdi.
‘AB, 2008 krizinde de bugün de birlikte mücadele vermeyi başaramadı’
Prof. Dr. Ünal’a göre Leyen’in açıklamalarının tek amacı, aynı 2008 krizinde olduğu gibi koronavirüs krizinde de birlikte hareket edemeyen AB’nin imkanlı olmadığını bilmesine rağmen “keşke daha fazla dayanışma olsa” şeklindeki isteklerini beyan etmesinden ibaret. Prof. Ünal “Leyen’in söylemeye çalıştığı, güney Avrupa ülkeleri İtalya ve İspanya başta olmak üzere çeşitli AB ülkelerinin çok ciddi yardıma ihtiyacı olduğu ve başta Almanya ve kuzeydeki ülkeler olmak üzere pek çok üyenin elini cebine atması gerektiği. Ancak bunun yapılmayacağını kendisi de biliyor. Çünkü bu yardımların yapılması için gerekli kaynak da, yardım yapılmasını kabul edecek kamuoyu da yok Avrupa’da. AB, aynı 2008’deki finans krizinde olduğu gibi bugün de birlikte hareket edemiyor, beraber mücadele veremiyor” diye anlatıyor.
‘Güney Avrupa ülkeleri AB içinde sıkışmış durumda; ne kalmak çare ne birlikten çıkmak’
Avrupa Birliği’nin en zor durumdaki ülkelerinin İtalya, İspanya, Portekiz ve Yunanistan olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Ünal “İtalya, büyük bir ekonomi ancak borçluluk oranı yüzde 130’u aşmış durumda. 2 trilyon dolar milli geliri olan bu ülkenin, 2.6 trilyon dolar borcu. Bu durum da ülkenin borçlanma ihtimalini sınırlı hale getiriyor. İspanya ve Yunanistan’da da benzer durum söz konusu. Üstelik 2008’den bu yana akut hale gelmiş bu sorunların üzerine bir de koronavirüs geldi ve tablo daha da kötüye gitti. Bu yüzden AB üyesi ülkeler, birliğe üye olmanın bir anlamı olup olmadığını sorguluyor. Ancak buna rağmen AB’nin zor durumda olan bu ülkelerinin birlikten bir anda çıkması da çözüm değil. Yine İtalya örneğini ele alırsak, zaten ağır bir borç yükü altında olan bu ülke bir de lirete dönerse, bu sefer düşük faizle borç alma şansını da yitirebilir. Yani bir çıkmaz söz konusu” diyor.
‘AB’nin artık siyasal olarak bütünleşme ihtimali yok’
Avrupa Birliği’nin yeniden siyasal olarak bütünleşme ihtimalinin kalmadığını altını çizen Prof. Ünal “AB’nin ciddi bir değişim ve dönüşüme ihtiyacı olduğu ortada. Ancak ne yaparlarsa yapsınlar, siyasal bütünleşmenin önünün açılması ihtimalinin tamamen ortadan kalktığı kanaatindeyim. Zaten birbirine benzemeyen Avrupa ülkelerinden ‘Avrupa Birleşik Devletleri’ yaratma fikri başından beri Avrupalı elitler tarafından dayatılan ve uygulanması imkansız bir fikirdi. Bunu başarabileceklerini sananlar yanıldı. Üye ülkeler arasında ulusal çıkarların ne derece önemli olduğunu hem 2008 krizinde hem de bugünkü krizde gördük. Birbirine giden medikal malzemeye bile el koyacak duruma geldiler. O yüzden bundan sonra bir siyasi bütünleşme olmayacağı açık. Ancak birlik, ekonomik bütünleşmeye yönelirse ömrünü uzatabilir. Zaten doğrusu da belki başından beri buydu. AB dağılmayabilir ama dağılmasa bile ciddi bir değişim ve dönüşüme ihtiyaç duyduğu ortada” ifadelerin kullandı.
‘Avrupa ülkeleri birbirine birkaç 100 milyar yardım bile yapmazken, yeni Marshall Planı hayal’
AB’nin içinde bulunduğu bu tablo göz önünde bulundurulduğunda bir birliğin bir Marshall Planı için harekete geçmesinin ‘hayal’ olduğuna işaret eden Prof. Dr. Ünal “Dediğim gibi AB kamuoyları, ulusal çıkar eksenli. Böyle olmasaydı Kuzey Avrupa ülkeleri, zor durumda olan güneydeki ülkelere birkaç 100 milyar dolar yardım yapmaktan kaçınmazdı. Yakın zamana Almanya’da bakan koltuğuna oturan Leyen bugün ‘daha çok birlik’ mesajı veriyor ama bakan koltuğunda otururken Almanya’nın yardım yapmasını destekleyemeyecek olduğunun o da farkında. Hatta aynı Leyen, bir basın toplantısında ‘AB dağılır mı?’ diyen gazeteciye ‘hayır, dağılmaz’ bile diyememiş bir isim. Bu şartlarda elbette Marshall Planı Avrupa devletleri için bir hayal” diye ekledi.