İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ‘Suriye krizinin başlangıcından bugüne kadar ülke olarak başta Türk milletinin hoşgörüsü ve devletin yerinde adımlarıyla dünyaya örnek bir göç yönetimi sergilediklerini’ söyledi.
Bu yükü Türkiye'nin tek başına taşımak zorunda kaldığını, bu süreci vicdanla yönettiklerini belirten Soylu, halihazırda 3.6 milyonu Suriyeli olmak üzere yaklaşık 4 milyon sığınmacıya ev sahipliği yapıldığını hatırlattı.
Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekatları bölgelerinde hayatın normalleşmesi ve buralarda yaşayan insanlara destek sağlanması çalışmalarına devam edildiğini aktaran Soylu, ‘aynı zamanda İdlib'de Türkiye sınırının yanı başında bulunan, ölümden ve zulümden kaçmış 1.5 milyon Suriyeliye de insani yardım ulaştırıldığını’ söyledi.
Bakan Soylu, bugün de Türkiye'nin insan odaklı olan göç politikasında herhangi bir değişiklik olmadığını vurgulayarak, bu süreçte başta 1951 Cenevre Sözleşmesi olmak üzere uluslararası hukuka uygun davranıldığına işaret etti.
Türkiye sınırlarından içeri girenlere hukuki çerçevede muamele edildiğine dikkati çeken Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:
‘AB göç sorununa duyarsız kalmayı tercih etti’
Bölgede yaşanan göç hareketliliğinin ana sorumlusunun, göçe kaynaklık eden ülkelerde yaşananlara duyarsız kalan, bu ülkelerdeki sorunlara çözüm üretmek yerine farklı hesaplar sebebiyle istikrarsızlıkları devam ettiren başta Avrupa Birliği (AB) olmak üzere uluslararası toplum olduğunu anlatan Soylu, AB'nin Suriye krizini ancak 2015'te yaşanan göç hareketliliği sonrasında farkına vardığını, yaklaşık 3 yıldır yapılan uyarılara rağmen Afganistan kaynaklı göç sorununa ise duyarsız kalmayı tercih ettiğini dile getirdi.
Bakan Süleyman Soylu, kaçak göçün engellenmesi amacıyla 18 Mart 2016'da AB ile varılan mutabakata bu süre içerisinde bağlı kalındığını belirterek, şunları söyledi: