Kendilerine 2-4 iniş pisti olacak şekilde rota verildiğini, İzmit üzerine kadar bu rotayı uyguladıklarını ancak, ardından hava koşulları nedeniyle "kaçınma" yaşadıklarını anlatan Mahmut Arslan "Yeşilköy bizi Marmara Denizi üzerine doğru yönlendirdi. Pistin 0-6 olarak değiştiğini teyit etmek için Yeşilköy ile temas kurdum. Doğruladılar. Yalova hizalarında kuvvetli bir yıldırım uçağa çarptı. Bu önemli bir olaydır. Uçakta cihaz kaybına ve uçağın sisteminin bozulmasına sebep olabilir" ifadelerini kullandı.
Hava şartları nedeniyle direkt rota isteklerinin kabul edildiğini ve iniş için alçaldıklarını kaydeden Mahmut Arslan "Yardımcı pilot, İngilizce olarak uçağa yıldırım çarptığını Pegasus firmasının teknik departmanına bildirdi" dedi.
Kaptan Pilot Mahmut Arslan şöyle devam etti:
"Sabiha Gökçen'e iniş için Yeşilköy Sabiha Gökçen kuleye aktardı. Kule önümüzdeki trafiğin (uçağın) pisti pas geçtiğini söyledi. Kule bize bunu söylemiş ise de bizim inmememiz için bir sebep değildi. Kule de hiçbir şekilde 'inmeyin' diye talimat vermez. Biz almış olduğumuz verilere göre inip inmeme hususunda değerlendirme yaparız. Firma 15 knot'tan yüksek kuyruk rüzgarlarında inilmemesi gerektiğini belirtir. Olay günü uçağımın kuyruk rüzgarı 14 knot'tur. İnmemiz için bir engel teşkil etmez. Söz konusu limitler kalkış için de geçerlidir. Emniyetli bir şekilde inişimi yaptım. İniş pistin üçte birlik kısmında başladı. Sert bir iniş olmadı. Uçakta yavaşlama hissettim. Kullandığımız pist 06 pistiydi. Ancak pistin sonu 2-4 iniş pistinin yönündeydi. Bu nedenle bolca tekerlek izi vardı. Bu tekerlek izlerinin periyodik olarak temizlenmesi gerekir. Yoksa kayganlaşmaya neden olur. Olay günü de bu nedenle uçağımın kaydığını düşünüyorum."
Kazada kendisinin de ağır yaralandığını ve 15 gündür hastanede olduğunu dile getiren Mahmut Arslan "Benim buradaki kusurum yıldırım nedeniyle iniş hususunda emniyetli bir şekilde yere inmektir. Söz konusu değerler limit içerisindeydi. İnmemem için hiçbir sebep yoktu. İniş yaptıktan sonra sürat göstergem 57 knot'tu. Hızım normal sınırlardaydı. Taksi yolundan çıkış yapmam için otomatik freni bırakmam gerekiyordu ve ben bunu bıraktım. Bu sırada uçak kaymaya başladı." ifadelerini kullandı.
Kazada Sabiha Gökçen Meydan İşletmesi'nin kurallara uymamasının etkisi olduğunu savunan kaptan pilot Mahmut Arslan, şöyle devam etti:
"Pistin periyodik temizliği yapılmamıştır ve kaygan zemin oluşmuştur. Ayrıca pistlerde suyun drenajı için gerekli asfalt düzeni bulunmamaktadır. Ayrıca pistin sonunda stopway (pist sonu durma bölgesi) alanının bulunmaması ve devamında uçurumun olması bu kazanın meydana gelmesindeki hatalar zinciridir. Suçsuzum. Kusurum yoktur. Tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmayı talep ederim."
'İkaz edilmedim'
Mahmut Arslan uçağın hızının arka rüzgar nedeniyle 84 knot olduğu, ayrıca kendiliğinden yavaşlamadığı farkedildikten 6 saniye sonra manuel olarak fren yapılmasının sorulması üzerine, "İniş yaptıktan sonra uçağın hızını takip etmem mümkün değildir. Bu görev yardımcı pilota aittir. Çünkü iniş yaptıktan sonra pisti takip etmem gerektiği için tüm anormalliklerin gözlemi yardımcı pilota aittir. Yardımcı pilot tarafından ikaz edilmedim. Bu nedenle 6 saniye sonra fark edince frenleme yapmış olabilirim." beyanında bulundu.
Anadolu 5. Sulh Ceza Hakimliği, kendisinden önce 2 uçağın hava muhalefeti nedeniyle pisti pas geçtiği bildirildiği halde, şüphelinin uçağı indirmede ısrarcı olması, kırıma uğrayan uçağın birinci pilotu olması, hava muhalefeti nedeniyle iniş sırasında hızın gerçekte 84 knot olduğunu görmesi ve zamanında frenleme yapması gerektiği halde 6 saniye gecikmeli fren yaparak kusurlu davrandığı gerekçeleriyle kaptan pilot M.A'nın tutuklanmasına karar verdi.
Mahmut Arslan adliyede tamamlanan işlemlerinin ardından Maltepe Cezaevine götürüldü.