Fethiye Yıldırım, 24 Ocak’ta yaşanan deprem sonrası yaşananları şöyle anlattı:
“Bizim binamızın alttan kolonlarının kesildiğini söylediler. Evimize giremiyoruz. İller Bankası bahçesindeki 120 çadırlık kentinde yaşıyoruz. AFAD’çı kardeşlerimiz katalitik ve odun sobasıyla bize yardım ettiler. Geceler çok soğuk oluyordu. Katalitikten zehirleneceğiz diye korkuyorduk. Eşim ve ben nöbetleşe sabahlıyorduk ki çocuklara bir şey olmasın diye. Üç çocuğumuz var. Ama diğer çadırlarda bebekler de vardı. AFAD’çılar ellerinden geleni yaptı ama bizim insanımız yapmadı. Ortak tuvaletleri bile özenli kullanmadılar. Şimdi konteynerler yapıldı. Yarın sabahtan itibaren çadırlar kapatılacak. Eşim 3 aydır çalışmıyordu. Bizim için çok zor bir süreçti. Ev tutamadık. Şimdi eşim mecburen yeniden bizi bırakıp İstanbul’a gitmek zorunda kaldı iş aramak için. Yapmak zorundayız. Kendi ayaklarımız üzerinde durmak zorundayız. Gerçekten çok zor bir süreçten geçiyoruz. 19 yaşındaki oğlumu da babayla birlikte iş bulsunlar diye İstanbul’a gönderdim. Ben burada iki küçük oğlumla kaldım.”
Elazığ’lı depremzede, 1 aylık çadır hayatında yaşananları paylaşırken şu ifadeleri kullandı:
“Keşke şu süreçte birbirimize destek olsaydık daha iyi olurdu. İnanın kamudan gelen yardımları hiç görmedik diyebilirim. Ama çevreden yardımsever kişilerden maddi değilse de manevi destek gördük o kadar. Biz hiçbir şey almadık. Kira desteği almadık. 1 TL bile almamışız. Az önce biz de bunun tartışmasını yapıyorduk. Keşke yardımları çadır başına yapsalardı. Kimin kime ne verdiği bilinmiyor. Öyle bir zamandayız ki gerçekten hiçbir şey görmedik. Dün gittim kendi binam için yeniden itirazda bulundum, baktım orada bir kadın ağlıyor yalvarıyor bana yardım edin diye. Herkes kendi kafasına göre davranıyor. O onu azarlıyor, o onu azarlıyor. Biz para falan almadık. Benim durduğum çadırlar Elazığ’ın zengin kesiminin olduğu çadırlardı. Oralarda 600-800 bin liralık evlerde oturan kadınlar geldiler erzakları ‘bizim de hakkımız var’ deyip alıp gittiler. Ben bir peçete için bile kavga yaşandığını gördüm. Lütfen bir daha böyle şey olursa çadır başına yardım yapsınlar. Koyuyorlar köşeye gelin buradan alın diyorlar. Benim doğama aykırı bu. Kadın 2-3 milyarlık montu giymiş, “sizler kadar ben de mağdurum diyor” bizim ayakkabılarımız yırtık. ‘Tamam kardeşim al sen de ama bir tane al’ diyorduk. Bunu da yaşadık gördük.”
Atilla Güner’in, “Peki bu toplanan yardımlar nasıl dağıtılıyor?” sözleri üzerine Yıldırım şöyle devam etti:
“AFAD’çılar gerekeni yaptılar ama, o kadar para toplandı vallahi ben bilmiyorum. Biz 1 lira yardım almadık. Ben bunu açık ve net söylüyorum. Çadır başı yardım yapsınlar herkes hakkını alsın. Yanımdaki çadırda kalan birinin eşi apartman görevlisi, diğeri onkoloji hastası… Bunlar nereye gidecekler? Aldığı maaş 1200 lira. 1 hafta oldu eşim İstanbul’a gideli. Bugün inşaatta işbaşı yapacaktı ne oldu bilmiyorum…“