Tataristan Cumhuriyeti Müslümanları Dini İdare Başkanlığı’nın üzerinde çalıştığı Kuran-ı Kerim, Tataristan Müftüsü Kamil Samigullin’in hayır duasıyla Türkiye’de Coşkun Teknoloji Ve Yayıncılık Hizmetleri şirketi tarafından yayınlandı.
Bu çalışmayı Sputnik’e değerlendiren Tataristan Müftüsü Samigullin, ‘Kazan Basması’ gelenekleri, ayrıca Türk ve Rus Müslüman topluluklarının arasındaki diyalog ile ilgili bilgilerini paylaştı.
Samigullin’in katıldığı röportajı, soru-yanıt şekli ile okurlarımızla paylaşıyoruz.
Sputnik (S): Neden Kuran'ın bu basmasını yayınlama kararı alındı, onu mevcut diğer kitaplardan farklı kılan özellikleri neler?
Kamil Samigullin (K.S.): 'Kazan Basması' bir zamanlar tüm dünyada biliniyordu, çünkü matbaada basılan ilk Kuran’dı. Kitap, 1803’te Kazan matbaasında basıldı. Müslüman halklar arasında, ‘Kuran-ı Kerim Hicaz’da indi, Kahire’de okundu, İstanbul’da yazıldı ve Kazan’da basıldı’ diye anlatılır. İkiyüz yılı aşkın bir süreden sonra, 2016’da Tataristan Cumhuriyeti Müslümanları Dini İdare Başkanlığı’nda Kuran'ın yenilenmiş baskısını hazırladık ve bastırdık.
S: Peki 1803’teki baskının yenilenmesi niçin, neden gerekti?
K.S. Çünkü Rus medrese öğrencileri genelde Suudi Arabistan, Pakistan ya da Türkiye’de basılmış kitaplardan çalışır. Biz ise alternatif olarak hem okunması ve öğrenilmesi rahat, hem de tüm uluslararası standartlara uygun olacak yerli bir baskı önermeye karar verdik. İkincisiyse, ‘Kazan Basması’nı yeniden yayınlama fikri devrim öncesinde tanınmış teologlar Şigabutdin Mardjani ve Musa Bigiyev'e ait. Onlar çalışmalarında ‘Kazan Basması’nın basılması sırasında ortaya çıkan hatalara, eksikliklere dikkat çektiler. Burada şaşırtıcı herhangi bir durum yok, zira Kuran birkaç matbaada yayınlanmıştı ve insan faktörü etkili olmuştu.
S: Yurtdışındaki Müslümanların Kazan baskılarına bu kadar ilgi duymasının nedeni ne?
K.S.: Öncelikle ‘Kazan Basması’nın harika hikayesini çekici buluyorlar. İkincisiyse, Kuran'ın Tataristan Cumhuriyeti Müslümanları Dini İdare Başkanlığı versiyonu, asırlar boyunca oluşturulan uluslararası standartlara göre basıldı. Örneğin sayfaların standardı. Daha önce el yazısı ile yazıldığı için 600, 700 ve hatta 2000 sayfa çıkabiliyordu. Bununla birlikte içindeki ayetler bir sayfada yarıda kalıp başka bir sayfada devam ediyorsa, Kuran'ı öğrenmek zor oluyor. O nedenle standart getirildi, bir sayfa 15 satırdan oluşmalıydı ve ayet mutlaka aynı sayfada son bulmalıydı.
S: Kutsal Kitabın bu baskısının basıldığı uluslararası standartlardan bahseder misiniz?
K.S.: Kuran'ın Tataristan Cumhuriyeti Müslümanları Dini İdare Başkanlığı versiyonu uluslararası standartlara uygundur, içinde her biri 20 sayfadan oluşan 30 cüz yer alıyor, her sayfa ise 15 satırdan oluşuyor. Her cüz 4 hizbe bölünmüş, ayetler ise sayfanın sonunda tamamlanmış oluyor. Kenar boşluklarında bazı sözcüklerin Hafs’an Nasım kıraatinin iki alternatifine göre okunuş alternatifleri gösterilmiş durumda. Uzatılabilen sesler, dikey fetha ve kesra harekeleri ile işaretlenmiş olup, ses uzunluk işareti eklendi. Yani Kuran'ın dili bilmeyenler tarafından okunmasını kolaylaştırdık. Aslında bu şekilde Tatar Kuran basımının dünyaca ünlü geleneklerini yeniden canlandırdık. Şimdi İslam ülkelerinin bu basıma duydukları ilgi sayesinde dünya ümmetinin en ilerici kısımlarından biri olan Rus Müslümanlarının eski şanının da geri döneceğini umuyoruz.
S: Türk yayın kuruluşları ile nasıl diyalog kurdunuz, bu girişimin farklı görevleri de var mı?
K.S.: Türk yayınevinin Tataristan Cumhuriyeti Müslümanları Dini İdare Başkanlığı’na Kuran’ın bu baskısının kaynaklarını vermeleri ricasında bulunması bir tesadüf değil, 2019 yılında Türkiye Mushafları İnceleme ve Kıraat Kurulu Başkanlığı baskı için olumlu bir rapor sundu. Ayrıca Türkiye, gelişmiş yayıncılık pazarı sayesinde, bugün dünyadaki Müslüman dini edebiyatının ana tedarikçisidir.
Bir faktör daha var, elektronik ortamdaki kaynakları, aynı Özbek ve Belarus ümmetine verdiğimiz gibi karşılıksız olarak sunduk. Ticari hedefler gütmüyoruz, tek hedef Allah’ın memnuniyeti. Türk yayınevi, Kuran'ın bu baskılarını dış pazarları hedefleyerek bastı.
S: Tataristan Cumhuriyeti Müslümanları Dini İdare Başkanlığı’nın Türkiye’deki bu baskısının Türk ve Rus ümmetlerinin ilişkileri için önemi ne?
K.S.: Rus ve Türk ümmeti, her şeyden önce Hanefi mezhebi ve Matüridiyye Akaidi gibi ortak İslami gelenekler nedeniyle, asırlık manevi ve kültürel bağlarla birbirine bağlı. Bu nedenle Tataristan Cumhuriyeti Müslümanları Dini İdare Başkanlığı, eğitim ve bağış projelerinin hayata geçirilmesi de dahil olmak üzere Türkiye’nin dini kurumlarıyla çeşitli alanlarda yoğun bir etkileşim içinde bulunuyor. Örneğin Rusya’nın ilk Müslüman televizyon kanalı Huzur TV, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın metodolojik ve içerik desteği ile 2018 yılında açıldı. Ayrıca birçok Rus öğrenci bugün Türkiye’deki İslami eğitim kuruluşl Tataristan Cumhuriyeti Müslümanları Dini İdare Başkanlığı’nın arında eğitim görüyor.
Tataristan Cumhuriyeti Müslümanları Dini İdare Başkanlığı’nın Kuran baskısının Türkiye’de çıkması, kesinlikle Rus ümmetinin gelişim düzeyinin takdir edildiğini gösteriyor biz, sadece iki ülkenin Müslümanları arasında değil, aynı zamanda devletlerimizin arasındaki ilişkilerde de bir pekişme faktörü daha olmasını umuyoruz. Rusya Müslüman dünyasına açık ve onun tam teşekküllü bir parçası oldu. Demek ki Türkiye ya da diğer İslam ülkeleriyle ilişkilerin gelişmesi, siyasi gündemin dışında olup kaçınılmazdır.