Uzmanlık alanlarının başında ebeveynlik, çocuk mizacı, ebeveyn-çocuk ilişkisi, çocuklarda sosyal ve duygusal gelişim ve çocuk ve ergen psikopatolojisi bulunan Prof. Dr. Ayşe Bilge Selçuk, Serhat Sarısözen ile Gündem Dışı’na konuk oldu.
‘Hayatta kalmakla yaşamak aynı şey değil’
“(Türkiye’de) Üniversitelerdeki derslerde yer verilen bir konu değildir ‘mizaç’ konusu. Hele ki hangi mizaç özelliklerinin hangi ebeveynlikte daha fazla yarar göreceği, ele alınan konular değil psikolojide. Fakat biliyoruz ki bu konu bugün çok önemli” diye konuşan Selçuk, şunları kaydetti:
“İnsanın şekillenmesinde çocukluk, çocukluk deneyimleri çok önemli ancak gelişim ve değişim yaşam boyu sürüyor. Gerçekten zorlu bir süreç; yaşam, insanı sınavlarla, aşması gereken ödevlerle test ediyor. Büyümekte de, hayatta kalmakta da bir mesele yok. Ama hayatta kalmakla yaşamak aynı şey değil. Büyümekle yetişmek ya da gelişmek de aynı şey değil. Fiziksel bir şeydir büyümek. Gerçekten yetişiyor musunuz? Her değişim gelişim değildir. Değişimin hepsi olumlu yönde olmaz. Pek çok konuda zorlanıyoruz. Eğer yaşamaktan korkup kendimizi belli sınırlarla sınırlandırırsak hayatta kalırız, yaşlanırız, ölürüz. Gerçekten canlı bir yaşantımız olur mu, olmaz. Acı verici olabilir bazı deneyimler ama üzüntülü deneyimlerimiz olması bizi yaşamaktan alıkoymamalı. İnsan kalbini bütün üzüntülerine açık tutmalı çünkü içinde çok güzel sevinçler de barındırıyor yaşam.”
‘Herkes başkasını eleştirirken çok cömert’
Ayşe Bilge Selçuk, “Herkes başkasını eleştirirken çok cömert, kendisini eleştirmeye geldiğinde gerçekçi olmaktan çok uzak. Hayatta kontrol edebileceğiniz tek kişi var o da sizsiniz. Başkasını kontrol edemezsiniz” dedi.
“İnsan kendini saklamamalı, sırf beğenilmek için kendi özüne aykırı davranmamalı” diyen Selçuk, şöyle devam etti:
‘Hepimiz iyi olmadan birimizin iyi olması mümkün değil’
“Birbirimizi olduğumuzdan daha farklı görmeye başlıyoruz oysa farklı değiliz. Hepimiz iyi olmadan birimizin iyi olması mümkün değil. Her şeyin temeli sevgi aslında. Herkes kendi başına iyi olabileceğini ve birbirinin üstüne basarak yükselebileceğini düşünüyor. Rekabeti çok teşvik eden bir dünyada yaşıyoruz.”