Feyzioğlu, Ordu Ticaret ve Sanayi Odası'nda düzenlenen "CMK Uygulamaları" konulu eğitim semineri öncesi gazetecilere yaptığı açıklamada, son haftalarda çok acılar yaşandığını belirterek, milli birlik içinde bunların aşılacağına inandığını söyledi.
Elazığ depremiyle kahrolduklarını dile getiren Feyzioğlu, "Düzenli, örgütlü, güzel bir kurtarma çalışması yapıldı. Allah tüm arama kurtarma faaliyetine katılanlardan razı olsun ama Elazığ bize başka bir şey öğretti. Doğrudan Elazığ merkezini vurmayan bir depremde bu kadar çok bina yıkılıp, bu kadar can kaybı oluyorsa, deprem bölgesindeki ülkemizde doğrudan şehir merkezini vuran bir depremde başımıza ne geleceğini gösterdi" ifadesini kullandı.
‘Kule mi, pilot mu, şirket mi, yoksa hepsi birden mi sorumlu?’
İstanbul'da yaşanan uçak kazasının da ucuz atlatıldığını anlatan Feyzioğlu, şöyle devam etti:
Feyzioğlu, tanıştığı bir polisin babasıyla konuştuğunu ve bu sabah ona kahvaltıya gittiğini aktararak, "Hayatımda oturduğum en şahane sofraydı. Çünkü ailenin sofrasıydı. Bana evlerini açtıkları için teşekkür ediyorum. Sofrada dostluk, candanlık, sevgi, hoşgörü vardı. Oradan verdiği mesajı sizin aracılığınızla tüm Türkiye'ye söylemek istiyorum. Bu ülkenin fedakarca çalışan kamu avukatları, polisleri, sağlıkçıları, öğretmenleri ek gösterge bekliyor. Mesaisiz çalışırlar, bayram tatilsiz çalışırlar" diye konuştu.
‘Her seferinde cezaları artıralım değil’
Ceren Özdemir'in ailesini de ziyaret ettiğini dile getiren Feyzioğlu, "Sağlam duruyorlar. Onların mesajı şu, biz kızımızı kaybettik, başka evlatlar gitmesin. Peki bunun için ne yapmamız lazım? Milli bir seferberlik. Her seferinde cezaları artıralım değil. İşte en ağır cezayı aldı. Ruh hastası, buna idam da deseniz, bunu işleyecek. O zaman ıslah olmadan onu tahliye eden sistemi sorgulamamız ve bir daha ıslah etmeden insanları veya mahkumları açık cezaevine, oradan denetimli serbestlikle sokağa salmamanın yolunu bulmalıyız" değerlendirmesinde bulundu.
‘İnfaz sisteminde hesaplama yanlış’
"İnfaz sisteminde hesaplama yanlış. Herkesten peşin bir yıl, bazılarından 2 yıl düşüldüğünde, bazıları içeri bir gün bile girmiyor, bazıları da girdi mi çıkamıyor. Sonuçta ne oluyor? Toplumda cezasızlık algısı birikiyor ama cezaevlerinde de ranzalarda üç vardiya yatılıyor. Demek ki böyle durup durup geçici aflar ya da infaz indirimleri yerine kalıcı bir infaz reformuna ihtiyaç var ama kalıcı infaz reformunu da yaparken cezaevlerini rahatlatmamız gerekiyor. Bu çerçevede bir defaya ve inşallah son defaya mahsus olmak üzere infaz indirimi gelir. Zaten büyük bir beklenti var. Bunu isteme sebebim, içeride kalan ve Ceren'ciğimizin katili gibi insanların ıslah olup olmadığını denetleyebilecek bir sayıya düşürmemiz lazım cezaevlerini. Yani bu sistemden gerçekten ıslah olmamışlar yararlanıyor. Vahşi duygularına gem vuramayanlar yararlanıyor. Daha da azılı suçlu olanlar yararlanıyor. Bunu önleyebilmek için bir kere bunu azaltmamız lazım."
'Mükerrer suçları kapsam dışı bırakma noktasında bir çekincem var'
Metin Feyzioğlu, Adalet Bakanlığı ve özellikle Meclis'e önerisi olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bazı suçları kapsam dışı bırakacaklar, gerekir fakat mükerrer suçları kapsam dışı bırakma noktasında bir çekincem var. O da her mükerrer suçluyu, yani daha önce sabıkası olan herkesi kapsam dışı bırakacaklarsa arzu ettiğimiz sayılara ulaşılmayacak. Onun yerine kapsam dışı bırakılan suçlardan daha önce mahkum olanları kapsam dışı bıraksalar. Mesela uyuşturucu suçunu işleyeni, bir daha uyuşturucu suçu işlediyse salmasalar, kasten adam öldürene indirim uygulanmasa... İşte bu zaten daha etkili bir çözüm olur. Cezaevleri, aileler infaz indirimi bekliyor. Bizler de sistemi yakından bilenler, infazda reform bekliyoruz."
TBB Başkanı Feyzioğlu, bir taraftan da genç meslektaşlarını en iyi şekilde mesleğe hazırlama görevleri bulunduğuna dikkati çekerek, bu imkanı verdiği için Ordu Baro Başkanı Haluk Murat Poyraz'a teşekkür etti.