'Dünyanın akciğerleri' diye nitelenen Amazon ormanlarını kerestecilikten madenciliğe ticari amaçlarla yaktırmakla suçlanan Brezilya'nın aşırı sağcı Devlet Başkanı Jair Bolsonaro, şimdi de yağmur ormanlarındaki yerli topraklarını madenciliğe açıyor.
Çarşamba günü daha önce korumaya alınmış yerli topraklarında madencilik, çiftçilik ve hidroelektrik enerji santrali projelerine izin veren yasa tasarısı açıklayan 'Brezilya'nın Trump'ı', "Bu rüyanın gerçekleşmesini umuyorum" dedi.
Brezilya'da modern uygarlıkla teması olmayan en az 100 kabile yaşarken, aşırı sağcı lider, toplumdan yalıtılmış yerli topluluklarının korunmasından sorumlu dairenin (FUNAI) başına eski bir Evanjelist misyoner Ricardo Lopes Dias'ı atadı.
'Bolsonaro'nun rüyası, yerlilerin soykırımı'
Böylece Bolsonaro, kendisini en çok destekleyen iki grubu - aşırı muhafazakar Evanjelik Hıristiyanlar ve tarım sanayi - ihya edeceğinin işaretini verirken, diğer kesimlerin büyük tepkisini çekti.
Brezilya Yerli Halkları Meclisi (APIB) üyesi Sonia Guajajara, "Bolsonaro'nun rüyası bizim kabusumuzdur ve kırımımız olacaktır" diyerek ekledi:
"Maden sanayi ölüm, hastalık ve sefalet getirir ve bu, çocuklarımızın geleceğinin sonu demektir."
Uluslararası tepkiler kimin umurunda
Geçen yıl Amazonlarda daha önce görülmemiş devasa boyutlarda yangınlar çıkması, bunlara müdahale edilmemesi ve ormansızlaşma oranının iki katına çıkmasının Avrupalı liderlerin başını çektiği uluslararası kınamalara yol açmasına rağmen, Bolsonaro yeni planıyla dünyaya kendi Amazon gündemini dayatacağını belli etti.
Yeni planla ilgili uluslararası tepkileri aşağı çekmek için bu kez önceden yabancı diplomatlarla bilgilendirme toplantıları düzenlenirken, Bolsonaro 'Tropikal Trump' lakabını hak ettiğini gösterir şekilde muhaliflerini provokasyon ve hakaretle kışkırtmakla meşguldü.
Şirketler topraklarında faaliyet göstermek için yerli topluluklarına para ödeyecek
Çarşamba günü planı açıklarken "Çevrecilerin baskısına uğrayacağız. O insanları eğer elimden gelseydi Amazon bölgesine tıkardım ne de olsa çevreyi çok seviyorlar" diye konuşan Brezilya Devlet Başkanı, yerlilerden de "Onlar da bizim gibi insan" diye söz etti.
Bolsonaro'nun yasa tasarısı Brezilya Anayasası'nın koruma altındaki yerli topraklarında madencilik ve hidroelektrik santralleriyle ilgili düzenlemelere dair 231. maddenin değiştirilmesini gerektirecek.
Bolsonaro yönetimi maddedeki düzenlemelerin muğlak olduğunu, şirketleri yasal güvenceden mahrum bıraktığını ve yasadışı faaliyetleri teşvik ettiğini savunuyor.
Yeni yasa tasarısı, şirketlerin topraklarında faaliyet göstermek için yerli topluluklarına para ödemelerini öngörüyor.
'Kabileler arası ihtilaf çıkarır'
Demokrasi ve Sürdürülebilirlik Enstitüsü Başkanı Joao Paulo Capobianco, "Bu girişimler çok ama çok endişe verici, zira yerli grupları arasında ihtilaflara yol açıp istikrarsızlığı körükleyecektir" uyarısında bulundu.
Yeni yasa tasarısı için "Aslında sürpriz olmadı" diyen Capobianco, "Bu hükümet Ocak 2019'da iktidara geldiğinden beri yerli halkların ve çevrenin çıkarları aleyhine çalıştı" vurgusu yaptı.
'Evanjelik misyonere emanet etmek, kümesi tilkiye emanet etmek gibi'
Survival International isimli yerli hakları örgütünden Sarah Shenker de modern uygarlıkla teması olmayan yerlilerin korunmasından sorumlu FUNAI ile ilgili şu değerlendirmede bulundu:
"Başına bir Evanjelik misyoner getirilmesi, kümesin başına tilki getirmek gibi bir şey. Açık bir saldırganlık eylemi, kabileleri zorla temasa açmak istediklerinin beyanı ki, bui onların yok olması anlamına gelir."
Yeni FUNAI Başkanı Ricardo Lopes Dias, artık adı Ethnos360 olan ABD'li misyoner grubu Yeni Kabile Misyonu'nun 1997-2007 arası üyesiydi.
Yerlilerden 'misyonerlerden çok çektik' açıklaması
Brezilya Amazon Yerlileri Orgütleri Konseyi (COIAB), Dias'ın atanmasına karşı yayımladığı açıklamada şunları söyledi:
"Ailelerimiz zorla kendi dinlerine döndürmeye çalışan misyonerlerin eylemlerinden tarihsel olarak çok çekmiştir, Yeni Kabile Misyonu'nun çoğu üyeleri de buna dahildir. Onlar yalan, şiddet ve ölüm tehditlerine başvurarak büyükbabalarımız ve büyükannelerimizi temas kurmaya zorladılar."