ABD Başkanı Donald Trump'ın, damadı ve danışmanı Jared Kushner'in İsrail-Filistin çatışmasını çözmek iddiasıyla hazırladığı ve 'Yüzyılın Anlaşması' adı verilen planı açıklamasının ardından yankılar sürüyor. Trump'ın planını Filistin Özerk Yönetimi reddetmiş durumda. Körfez'deki Arap monarşilerinin ise 'yeşil ışık' yakmış göründüğü plan İsrail'de de tartışılıyor. Özellikle 2019'daki iki seçimde de hükümet kurma başarısını elde edememiş Benyamin Netanyahu'nun 2 Mart seçimleri öncesinde açıklanan planla puan kazanmayı hedeflediği değerlendirmeleri yapılıyor.
Trump'ın Yüzyılın Anlaşması planını, İsrail'deki yankıları ve Türkiye'nin tepkileri eşliğinde İsrail'de yaşayan Odatv yazarı Rafael Sadi ile konuştuk.
'İsrail'e işgalci deniliyor ama İsrail saldırıya uğradı, kendini savunurken o toprakları Ürdün'den ele geçirdi'
Rafael Sadi, Trump'ın açıkladığı 'Yüzyılın Anlaşması'na 'anlaşma' değil 'barış planı taslağı' demenin doğru olacağı görüşünde. Bir 'barış anlaşması' için iki tarafın da olması gerektiğini anımsatan Sadi, Trump'ın yaptığının ise 'biraz şov' ve esasen de İsrail'in elini güçlendirmeye yarayacak bir 'altyapı'nın hazırlanması olduğu görüşünü aktardı. Uluslararası toplumda İsrail'e sürekli 'işgalci' denildiğini ancak İsrail'in kuruluşu sonrası kendisine yapılan saldırılara karşı kendisini savunurken o toprakları ele geçirdiğini söyleyen Sadi, bu toprakların da Ürdün'den alındığını kaydetti. İsrail'in savaş ve terör koşulları dışında kimseye bir şey yapmadığı görüşünü aktaran Sadi, Trump'ın barış taslağında ilk kez Filistinlilere kendi devletlerine sahip olma hakkının tanındığını dile getirdi:
'Barış yapmak isteyenlere yol haritası'
Sadi'ye göre Trump'ın ortaya koyduğu 'taslağın' sebebi İsrail ile barış yapılması istenmesi halinde nereden başlanacağının yol haritasını çizmek:
"Bu taslağın ortaya konmasındaki en büyük sebep bir İsrail ile barış yapılması istenirse nereden başlayacağının yol haritasını çizmek, yani Filistinliler ve İsraillilerin nereden nereye hasarı olduğunu aşağı yukarı tespit etmiştir. Nihai durum karşılıklı görüşmelerde neticelenebilir. Ama nereden başlanacağı bellidir şu anda. Bu İsrail’in yararınadır kuşkusuz ama Filistin’in de yararınadır. Çünkü şimdiye kadar bir Filistin devletinden söz edilmemişken başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin’e Amerikan konsolosluğunun elçiliğinin de inşa edilebileceği de belirtilmiştir. Yani o kadar kötü bir taslak değil yeter ki birileri ben barış yapmak istiyorum diyebilsin. Ama diyemezler. Çünkü kim ki İsrail topraklarının bir kısmı İsrail topraklarıdır derse katli caizdir.”
'Türkiye'de Hürriyet gazetesinde de 'Türkiye Türklerindir' diye yazar'
İsrail'in kendisini 'Yahudi devleti' olarak tanımlamasına yönelik eleştirilere Hristiyan, Yahudi, Kürt vatandaşları bulunsa da Türkiye için de benzeri bir durumun söz konusu olduğunu belirterek yanıt veren Rafael Sadi, "Hürriyet gazetesinde de 'Türkiye Türklerindir' yazar" dedi. İsrail için ilhakın bir seçenek olduğunu da söyleyen Sadi, geçmişte toprak karşılığı barış yapılabileceği düşünüldüğü için ilhaka girişilmediği ve aslında çok geç kalındığı görüşünü dile getirdi:
'İsrail'de milli cephe hükümeti kokusu alıyorum'
Trump'ın planının İsrail'de 2 Mart'taki seçimlere etkisini de değerlendiren Sadi, mavi-beyaz koalisyonunun lideri Benny Gantz'ın da Netanyahu gibi ilhakı da içeren anlaşmayı onayladığını anımsatırken, 'milli cephe hükümeti' kurulabileceğine dikkat çekti:
"Seçim hala ortada. Ama tek bir şey var ki Binyamin Gantz, Binyamin aldı, Binyamin verdi, yine elimizde Binyamin kalacak. Binyamin Gantz bu anlaşmayı onaylıyor, teyit ediyor. Bugünkü basında çıkan haberlere göre Netanyahu ile berabermiş gibi bir ifade kullanarak bu anlaşmayı parlamentonun onayına getiriyoruz dedi. Bana kalırsa Netanyahu, Washington’da biraz da Trump’ın ve Gantz’ın da kafasına vurmasıyla ileride bir milli cephe hükümeti kokusu alıyorum demek de isterim. Pek de yanlış bir şey olmaz. Bir ortaklık orada kurulmuş gibi görünüyor bana."
'İki devletli çözümü öldürmüş değil'
Bu planla başkentinde bir Amerikan elçiliğinin de bulunacağı Filistin devletinin de yolunun açıldığını söyleyen Sadi, İsrail içinde de yürütülen 'iki devletli çözüm çabalarının sonunun geldiği' değerlendirmelerinin doğru olmadığı görüşünü aktardı:
"Barış taslağında belirtilen en önemli noktalara dikkat çektim. Bunlardan bir tanesi de iki devletli bir çözümün, yani Filistin devletinin kurulma ihtimalinin olması gerektiğidir, bunun altına hep imza attım. Netanyahu veya İsrail sağının Filistin devleti kurulmayacaktır şeklindeki seçim laflarını siyasi propaganda olarak kale almamak lazım. Resmen bugün orada Netanyahu dahil herkes Filistin devleti kurulmasını kabul ediyor, aynı şartlarda karşılıklı oturup konuşmaları lazım. Hiçbir şeyi öldürmüş değil hatta kuvvetlendirmiş durumdadır bu taslak. Şayet Trump, Doğu Kudüs’te Amerikan Elçiliği açmaya hazırım diyorsa bunun altını daha fazla kurcalamaya, çirkinleştirmeye gerek yok. Burada bir Filistin devleti kurulması gerekiyor, şahsen barış isteyen bir Filistin devletiyse kurulacaktır.”
‘Türkiye ‘hepimiz Filistinliyiz’ sendromuyla hareket etmemeli, menfaatlerini düşünmeli’
Rafael Sadi, Trump'ın 'Yüzyılın Anlaşması' planının Suudilerle de görüşülerek oluşturulmuş 4-5 senelik bir altyapı çalışmasının sonucu olduğunu söylerken, bunun Ortadoğu'yu yeniden şekillendirme konusunda bir plan olduğunu belirtti. Plana sadece Türkiye ve İran'ın karşı çıktığını da kaydeden Sadi, Türkiye’deki siyasilere çağrıda bulunarak, 'Kuzey Kıbrıs’ı tanımayan bir Filistin’in yanında yer alırken Türkiye’nin menfaatlerini düşünmeleri gerektiğini' vurguladı. Sadi'ye göre, Türkiye İsrail-Filistin barış sürecinde önemli rol oynayabilir:
“Bu 4-5 senelik altyapı çalışmasının sonucudur. Bunda Netanyahu hükümetinin hatta en başta şu anda mavi beyazın içinde bulunan eski genelkurmay başkanı Moşe Yalon'un da payı büyüktür ve defalarca Suudilerle görüşmüştür. Bu kısık ateşte pişirilmiş ve İsrail’i tanıma, İsrail ile işbirliği, Ortadoğu’yu yeniden şekillendirme konusunda Amerika ile birlikte hazırlanmış olan ince dokuma bir plandır bu. Barışa yönelik olduktan sonra bu tür planların bence sadece yararı vardır. Buna karşı çıkan Türkiye ve İran var sadece. Bir Türk olarak Türkiye’nin İran ile aynı paralelde olması çok hoş değil, Atatürk Türkiye’sine yakışmayan bir durum. Ne yazık ki Türkiye siyasi partilerinin hepsi ‘hepimiz Filistinliyiz’ sendromuyla hareket edip birdenbire hepsi Filistinli oluverdi, olmayan bir Filistinli için, bunu iyi düşünmeleri lazım. Menfaatler kimin doğrultusundadır? Türkiye henüz bir İslam ülkesi değildir, henüz laik bir ülkedir. Atatürk ilkeleri doğrultusunda hareket etmeleri gerektiğini anlamaları lazım. Bir din devletiymiş gibi davranıp Ermeni anıtı açan, Kuzey Kıbrıs Cumhuriyeti’ni tanımayan bir Filistinlinin yanında olmak ne kadar Türk menfaatlerine yakışır, onu bir kez daha düşünsünler Sayın Kılıçdaroğlu dahil."
'Türkiye'nin bu işte önemli rolü olabilir'
Rafael Saadi, Filistinli Araplar 'Yahudi milletini denize dökme' hedefinden vazgeçmeleri halinde barışın çok kolaylıkla yapılabileceği görüşünde. Ancak 'ılımlı' addedilen hareketlerin bile bu fikirden vazgeçmediklerini söyleyen Sadi, İsrail'in olası bir 'intifadaya' hazır olduğunu dile getirdi. Saadi, Türkiye'deki siyasi hareketlere "Büyük abi olarak, bu toprakların eski kiracısı yahut sahibi olarak Türkiye’nin bu işte rolü önemli olabilir. Yeter ki barıştırmak olsun kavga etmek olmasın” diye seslendi: