Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) Başkanvekili ve 2. Daire Başkanı Mehmet Yılmaz, HSK'nın FETÖ mensubu hakim ve savcılarla ilgili yaptığı çalışmaları anlattı, kurul hakkındaki ilgili iddialara yanıt verdi.
Yılmaz, 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi gününe kadar 130'un üzerindeki FETÖ mensubunu, hukuk içinde yaptıkları usulsüzlüklerden dolayı açığa aldıklarını, bazılarını ihraç ettiklerini, bazıları hakkında da kovuşturma izni verdiklerini söyledi.
Yılmaz, verdikleri kovuşturma izinleri gereği, 17-25 Aralık ve MİT TIR'ları gibi soruşturmalarda usulsüzlük yapan bazı hakim ve savcılar hakkında darbeden önce yargılamaların başladığını vurgulayarak, şöyle konuştu:
'Ortada daha OHAL yokken darbe sabahı 2740 hakim ve savcı hakkında açığa alma kararı verdik'
"Darbe öncesi başlayan inceleme ve soruşturma dosyalarımız zaten vardı, müfettişlerin FETÖ'ye yönelik çalışmaları devam ediyordu, savcılıkla birlikte iş koordineli gidiyordu. 15 Temmuz 2016'ya geldiğimizde ortada daha OHAL yokken darbe sabahı Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın gözaltı kararı gereğince 2 bin 740 hakim ve savcı hakkında açığa alma kararı verdik. Bu karar çok eleştirildi, bir yandan 'Hukuk süreci nasıl işledi?' diye eleştirenler oldu. Hiç kimse şu tarafını görmedi, biz zaten 2014'te bir çalışma başlatmıştık. Yargı içindeki örgüt mensuplarına yönelik inceleme ve soruşturmamız vardı. Müfettişler ve savcılık eliyle yürütülen bir çalışma vardı. Yeterli olgunluğa ulaşması bekleniyordu, darbe gecesi Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, elindeki bu çalışmaları değerlendirerek ilgili hakim ve savcılar hakkında gözaltı kararı verdi."
Başkanvekili Yılmaz, o tarihte yapılan çalışmaların, Barolar Birliği, barolar, iktidar, muhalefet, sivil toplum örgütleri ve milletvekilleri dahil her kesimin takdir ve güvenini kazandığını belirterek, şöyle devam etti:
"KHK kapsamında FETÖ ile ilgili ihraçlarda o tarihte herkes, HSK'nın tarzını, usulünü, titizliğini ve ulaştığı sonucu alkışlamıştı. Biz aynı tarz üzerine yürüdük. Gece yarılarına kadar toplantılar yaptık. Bütün delilleri üyelerimizin tamamıyla, soruşturmacı müfettişlerimiz ve tetkik hakimlerimizle irdeleyip bir neticeye ulaştık. Kararlarımızın yeniden incelenmesi sonucunda haksız bulunan hususlarda adımlarımızı atmaktan da geri durmadık, çekinmedik. İadelerimiz de oldu."
Yılmaz, kendilerinin de teşvikiyle o dönemde birçok itirafçı beyanının ortaya çıktığını, 500'ü aşkın itirafçının beyanlarıyla çok önemli sonuçlara ulaştıklarını anlattı. İtirafçıların beyanlarını, yargılama titizliği içinde tek tek ele aldıklarını dile getiren Yılmaz, sonuçta gerekli adımları attıklarını kaydetti.
Yılmaz, 15 Temmuz darbe girişiminden olağanüstü halin kaldırıldığı 31 Temmuz 2018'e kadar 3 bin 900'den fazla hakim ve savcıyı ihraç ettiklerini, 141 hakim ve savcı hakkındaki incelemelerde ise daha önce emekli olmaları veya istifa etmeleri nedeniyle ihraç kararı vermediklerini belirtti.
'HSK ne için var?'
Olağanüstü halin kaldırılmasından sonra yapılanların önemine işaret eden Yılmaz, "HSK ne için var? HSK'nın görevi sadece hakim ve savcıyı cezalandırmak, yanlışı tecziye etmek değil, gerçek misyonu hakim ve savcıların teminatını sağlamak. Anayasa'da o yüzden yer almış" dedi.
"HSK, hakim ve savcıların en fazla iftiraya uğrayabilecek görevliler olacağı unsurunu da sürekli göz önünde tutacak. O nedenle dikkatli olmak zorunda. O yüzden de çok daha fazla düşünmek zorunda. Bizim çalışma düzenimiz de hep öyle oldu, suistimal edene sıfır tolerans, hele çeteleşmeye, yargı içinde kendi amaçları doğrultusunda belli gruplar oluşturup o amaçla çalışmaya kesin olarak izin vermeme, bunu da hakim teminatını zedelemeden başarma. Hem 2014'teki HSYK hem de 2017'den sonra oluşan HSK bu yol üzerinde ilerledi. Geçmiş HSK'lerin de amacı hep bu oldu. Sadece FETÖ ile kirletilen HSYK hariç."
'Sıfır toleransla yaklaşıyoruz'
Son çalışmada 150'ye yakın hakim savcı grubunu incelediklerini, 60'ının savunmasının alınmasına karar verdiklerini ifade eden Yılmaz, bu 60 kişiden 18'ini ise "kürsüde göreve devamlarının yargının saygınlığına, güvenilirliğine zarar verebileceğini" düşünerek açığa aldıklarını söyledi.
"HSK kendine ulaşan, ciddi olduğu konusunda somut bilgiler, belgeler içeren bulguları hiç tereddütsüz araştırmaya devam ediyor. Diğer iddialar konusunda da yine incelemesini yapıyor, soyut, değersiz bulduğu zaman onları doğal olarak işlemden kaldırıyor ama somut, kanaat verici bulgular içeren her olay sonuna kadar inceleniyor. Araştırılması için müfettişler görevlendirildiği gibi FETÖ iltisakı, irtibatı kanıtlayabileceğimiz tüm kurumlardan yardım alarak dosya hazırlanıyor. Hem Genel Sekreterliğimiz hem Teftiş Kurulundaki arkadaşlarımız ortak çalışıyorlar ve dosyayı Genel Kurula indiriyorlar. İhraç edecek ağırlığa ulaşmışsak savunmasını alıyoruz, kürsüde kalmasında sakınca varsa açığa alıyoruz. Mücadele aynı kararlılıkta devam ediyor ama hakim teminatının özünü zedelemeden, hakimleri iftiralar karşısında sahipsiz, çaresiz bırakmadan izlenen bir yol. Birinci önceliğimiz hakimin teminatı ama hakime teminat olurken yargıda oluşacak suistimallere de sıfır toleransla yaklaşıyoruz. Bunu dengeli götürüyoruz."
'1500 hakim savcı ankesöre takıldı' iddiası
"HSK'nın önünde 1500 hakim ve savcıyla ilgili ankesör soruşturmasının bekletildiği" iddialarına yanıt veren Yılmaz, hakim ve savcılarla ilgili çalışmalarda ana dellilerin belli olduğunu vurguladı.
Yılmaz, "Ankesör uygulaması hep yanlış bilgiyle tartışılan bir konu. Önce dediler ki 'Yargıda kürsüde devam eden 1500 kişilik bir grup var.' HSK tarafından 1500 kişiyle ilgili yapılmış bir ankesör soruşturması yok. Soruşturmayı ankesör soruşturması diye yapmıyoruz. Tüm bilgi ve belgeleri değerlendiriyoruz. Şahıs hakkında FETÖ'ye iltisak, münasebet ve irtibatı belirleyen ne varsa tüm delillerin üzerine gidiyoruz. Tek bir delilin üzerine gitmiyoruz. Ankesör uygulamasını da isteyen biziz zaten. Bizim dışımızda hazırlanmış da bizim üzerine gitmediğimiz bir listenin varlığı gibi bir hava yaratılmaya çalışılıyor. Bu, mümkün değil. Eğer birileri bizim dışımızda ankesör kullanan insanlar tespit etmiş de bize bildirmiyorsa suç işliyor demektir. Bu da mümkün değil" dedi.
İncelemelerde ByLock içerikleri, tanık beyanları, diğer delil havuzları, mahrem imamlarla irtibat olup olmadığının yanı sıra tüm dosyalarda ankesör incelemesini de yaptırdıklarını dile getiren Yılmaz, "En küçük iddia bile değerlendiriliyor ama iftiraya izin vermeden, hakimlik teminatının özü zedelenmeden, HSK'nın gerçek misyonu zarar görmeden" ifadesini kullandı.
'HSK, FETÖ ile mücadelede çok net'
FETÖ'nün toplumda zarar vermediği kimsenin kalmadığını, topluma büyük bedeller ödettiğini söyleyen Yılmaz, HSK'nın FETÖ ile mücadelede çok net bir kurum olduğunu ifade ederek, şunları dile getirdi:
Yılmaz, olağanüstü halin kaldırılmasının ardından 31 Temmuz 2018 tarihinde yürürlüğe giren 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'den sonra 219 hakim ve savcı hakkında daha işlem yaptıklarını bildirdi.
Son yapılan açığa almaların ardından FETÖ ile iltisaklı, irtibatlı hakim ve savcılarla ilgili incelemelerin devam ettiğini belirten Yılmaz, "Şu anda 400 hakim savcı ile ilgili devam eden dosya var. Bu soruşturma adalet müfettişlerimizin elinde aynı titizlikle araştırılıyor. Bütün belge, bilgiler toplanıyor. Buna göre aklanacak hakim savcı aklanıyor zaten ama o bilgi, belgelerde iltisak ve irtibatı belirleyen deliller saptandığı anda hiç kimsenin kuşkusu olmasın ki HSK'nın bu konuda hiç toleransı yok" şeklinde konuştu.