Forbes dergisine konuşan Yelizaveta Peskova, “Çeçenistan’a gittim ve çok sevdim. Geçen yıl antrenman, spor yapmak; atış yapmayı ve dövüşmeyi öğrenmek için özel kuvvetler kampına katıldım. Çok hoşuma gitti, dövüşmeyi çok seviyorum. Gerçek hayatta faydalı oluyor. Ayrıca bu hissi de seviyorum. Gittiğim kamp bir özel kuvvetler kampıydı ve UFC’den üç kadın sporcu ile antrenman yaptım” ifadelerini kullandı.
Peskova, kamp boyunca sıkı bir programları ve diyetleri olduğunu belirterek, sabah kalkıp gün içinde iki kez antrenman yaptıklarını kaydetti.
‘Kendi paramı kazanıyorum’
Peskova, “18 yaşıma geldiğimde ebeveynlerim bana para vermeyi kesti. Bu anlamda çok sıkı bir terbiye aldım. Anne ve babamdan nasıl para isterim, hayal bile edemiyorum. Şimdi ise 22 yaşındayım” dedi.
Kazancının bir kısmını sosyal medyada yaptığı reklamlardan elde ettiğini belirten Peskova, şöyle devam etti: “Instagram’dan elbette para kazanıyorum. Benim durumumda, hesabımdan para kazanmamak aptalca olurdu diye düşünüyorum. Çok fazla takipçim yok, ancak basında çok yer buluyorum, hatta bazen uluslararası basında. Yani Çin’den ABD’ye birçok basın kuruluşu hakkımda yazdı. BBC de, CNN de yazdı… ve Avrupa Parlamentosu’nda staj yaptığım sırada tüm Avrupa’da basında yer aldım...”
‘Erkek gibi kadınlar beni rahatsız ediyor’
Peskova, “Feminizm günümüzde ivme kazandığı biçimiyle kesinlikle hoşuma gitmiyor. Gerçekten de erkeklerin ve erkek düşüncesinin üzerine oturulması gerektiği konusunda bağıran erkek gibi kadınlar beni rahatsız ediyor. Bu radikalliğe kesinlikle karşıyım, ancak hak ve istihkak eşitliğinden yanayım. Ayrıca bir dereceye kadar kendimi feminist olarak görüyorum” ifadelerini kullandı.
’21. yüzyıl feminizmi feminizm değil’
“Günümüzde bir kadın para kazanmak zorunda değil, ancak kazansa ve kendi parasına sahip olsa iyi olur” diyen Peskova, açıklamalarına şu ifadelerle devam etti: “Annem bana hep böyle öğretti. Biriyle yaşadığında gidip kendi paranla bir şeyler almanın kötü bir yanı olduğunu da düşünmüyorum. Ancak bu arada biyolojik olarak, doğası da gereği erkek erkektir, kadın da kadın. Bazı durumlarda kadın kadın kalmalı. Ancak 21. yüzyılın, bugünün feminizmi bence feminizm değil, tüm sınırları aşıyor. Bir şeyin ölçüsü olmadığında, pek iyi olmuyor.”