Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Libya’da ateşkes çağrısının ardından diplomatik görüşmeler hız kazanmış, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı Hakan Fidan, Moskova’da Rus muhataplarıyla bir araya gelmişti.
Libya’da krizin çözümü için gözler bu kez Almanya Başbakanı Angela Merkel’in davetiyle 19 Ocak Pazar günü Berlin’de düzenlenmesi planlanan Libya Konferansı’na çevrildi.
Libya Konferansı’na, ABD, Rusya, Çin, Fransa, Britanya, İtalya, Türkiye, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır, Cezayir, Kongo Cumhuriyeti liderleri ile Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler temsilcilerinin yanı sıra Serrac ve Hafter’in de katılacağı belirtiliyor.
'Ateşkesle konferansın şansı çok daha yüksek olurdu'
Libya Konferansı için beklentiler neler, barış için fırsat olabilir mi, Sputnik’e değerlendiren Emekli Büyükelçi Faruk Loğoğlu’na göre Moskova’da ateşkes anlaşması yapılamamış olması konferansın başarı şansını düşürüyor.
Hafter’in durumunun dikkate alındığında kolay kolay bir anlaşmaya varmak istemediği sonucunun çıktığını, Serrac’ın ise daha ‘zayıf’ bir konumda olduğu için anlaşmaya da daha yakın taraf olarak göründüğünü ifade eden Loğoğlu, diplomatik girişimlerin önemine vurgu yaptı.
“Olumlu bir sonuç çıkması için temennide bulunmak gerekiyor, ‘hiçbir şey olmaz’ demek için çok erken. Sahada ne olursa olsun, sonunda bu iş diplomasiyle bir şekilde halledilecek” diyen Loğoğlu, Berlin’deki konferansın tek seferlik bir adım olarak görülmemesi gerektiğini kaydetti.
Konferansın önemli bir başlangıç olabileceğine dikkat geçen Loğoğlu, “Özellikle Almanya bu sürece ‘bu bir ilk ve arkası da gelebilir’ şeklinde yaklaşırsa ve fazla da uzamayacak bir sürece dönüştürürse başarı şansı da daha yüksek olabilir. Almanya’nın bu işin peşini bırakmaması lazım, ayın 19’unda istenilen sonuç tam olarak elde edilemese dahi” dedi.
‘Türkiye, askeri, diplomasi atağının önüne koydu’
Loğoğlu, süreçte Türkiye ve Rusya tarafından yapılan ateşkes çağrısının da önemine işaret ederken ancak Türkiye’nin bu çağrısının Libya’ya asker gönderme kararının ardından geldiğine dikkat çekti.
Loğoğlu, “Türkiye’nin barış diplomasisinde, askerin, bu diplomasi atağının arkasında olması gerekirdi. Oysa Türkiye, askeri, diplomasi atağının önüne koydu. Türkiye Libya’ya asker gönderme kararından önce bu çağrıyı yapsaydı daha inandırıcı, kabullenilmesi daha mümkün olurdu” değerlendirmesinde bulundu.