Yaklaşık iki yıldır küresel ekonomi için en önemli risklerden olan ABD-Çin ticaret savaşında yeni bir aşamaya geçildi. Aylar süren müzakereler sonrası ABD Başkanı Donald Trump ile Çin Devlet Başkan Yardımcısı Liu He, Beyaz Saray'da düzenlenen törenle birinci faz ticaret anlaşmasına imza attı.
Anlaşma ile Çin, en az iki yıl boyunca 200 milyar dolarlık ABD tarım ürünleri ile diğer mal ve hizmetlerini satın almayı taahhüt etti.
Başkan Trump, anlaşmanın bir dönüm noktası olduğunu ifade ederken, Çin'e yönelik ek vergi tarifelerinin kaldırılması için ise henüz zaman olduğunu söyledi, Kasım 2020'deki başkanlık seçimlerini işaret etti.
Çinli yetkili Liu da söz konusu anlaşmanın yeni bir dönemin işareti olduğunu ve bu iş birliğinin devam edeceğine inandıklarını ifade etti.
İlk imzaların ardından ABD ve Çin, ikinci faz anlaşma için de çalışmalara başladı.
Ekonomist Özlem Derici Şengül, anlaşmanın önemi ve kazanımları ile iki ülke ekonomisinin yanı sıra küresel ekonomiye etkilerini RS FM'e değerlendirdi.
‘Birinci faz anlaşma bir niyet, ikinci faz için daha yapıcı bir tablo var’
Özlem Derici Şengül'e göre birinci faz anlaşması aslında bir niyet.
Çin'in ayak dirememesi, ABD'nin de istediğini elde ettiğine dair tatminkâr davranmasının piyasalara pozitif yansıdığını belirten Şengül, ilk imzalarla birlikte risk algısı ya da risk fiyatlamasının ortadan kalktığını söyledi.
ABD Başkanı'nın anlaşmaya uyulup uyulmayacağının test edileceğine dair sözlerini işaret eden ekonomist, ikinci faz anlaşmaya ilişkin ise daha yapıcı bir tablo olduğunu ifade etti.
Şengül, "Biraz daha ılımlı, orta yolu bulacak adımlarla gidileceğini zannediyorum. ABD'de belki bazı şeylerden feragat edecek, Çin de ona uygun olarak daha ılımlı olacaktır. Bence ülkeler işin tamamen tersine dönmesini göze almayacaktır" dedi.
‘Anlaşmanın kazananı ABD, Çin’in büyümesine doğrudan etkisi yok’
'Anlaşmanın kazanı kim?' sorusuna yanıt veren Ekonomist Özlem Derici Şengül'e göre anlaşmanın ABD'ye yarayan, Çin'e negatif yansıyan bir doğası var.
Birinci aşama ticaret anlaşmasının ABD ekonomisine pozitif yansıyacağını belirten Şengül, mevcut kırılganlıkları olan Çin tarafının büyümesine ise doğrudan etkisi olmayacağını söyledi:
"Ticaret anlaşması Çin'in büyümesine çok hizmet edecek bir durum değil. Ancak finansal piyasa derinleşmesi veya global piyasalara açılımı söz konusu olursa, finansal sektörün büyümesi aracılığıyla dolaylı bir katkısı olabilir ticaret anlaşmasının."
‘Anlaşma, ticarette korumacılık eğilimlerinin yayılması için bir emsal niteliğinde’
Ticaret savaşlarının çıkış noktasının ABD'nin 'korumacılık' politikası olduğunu hatırlatan Özlem Derici Şengül, ilk imzaların atıldığı anlaşmanın olası yansımalarını da değerlendirdi.
Anlaşma ile ABD'nin elini güçlendirdiğini bunun yanında diğer ülkelerin de bu konuda talepkar olmasının önünü açtığını düşünen Şengül'e göre bu dünyada korumacılık eğilimlerini körükleyecek bir emsal niteliğinde:
"Biz finansal piyasalar açısından 'riski atlattık' diye çok kısa vadeli düşünüyoruz ama orta-uzun vadeli etkilerine bakacak olursak her ülkenin bu anlamda talepkar olmasına neden olabilecek. Bu eğilim, zaten milliyetçi akımların çok daha kuvvetli olduğu Avrupa ülkelerinde de yayılırsa bunun yan etkisi tabii ki her ülkenin birbirinden ya da Çin'den böyle taleplerde bulunmasına yol açabilir. 3 gün sonra ABD-Çin değil ABD-Avrupa anlaşmazlığına dönebilir. O zaman global büyümeyi tehdit eder hale bürünür."