Mekanizma'nın İran Dışişleri Bakanı tarafından Nükleer Anlaşma Ortak Komisyonu Organizatörü'ne gönderilen mektupla başlatıldığını savunan Musevi, yeni bir sürecin ve pratik bir gelişmenin söz konusu olmadığını belirtti.
Musevi, Mekanizma'nın işletilmesi açıklamasını söz konusu 3 ülkenin zaafı şeklinde değerlendirerek, AB ülkelerinin taahhütlerini gerine getirmemesi nedeniyle İran'ın nükleer anlaşmanın 26. ve 36. maddelerine dayanarak taahhütlerini askıya aldığını savundu.
İngiltere, Almanya ve Fransa, İran'ın nükleer anlaşmadan kaynaklanan yükümlüklerini yerine getirmediği gerekçesiyle İhtilaf Çözüm Mekanizması'nı işletme kararı almıştı.
E3 olarak bilinen İngiltere, Almanya ve Fransa Dışişleri Bakanlarının ortak açıklamasında, Tahran'ın nükleer faaliyetlerini düzenleyen Kapsamlı Ortak Eylem Planı'nın (JCPOA) korunmasının önemine değinilmiş ve şu ifadelere yer verilmişti:
"İran'ın eylemleri göz önüne alındığında, İran'ın JCPOA kapsamındaki taahhütlerini yerine getirmediği yönündeki endişelerimizi kayda geçirmek ve bu konuyu paragraf 36'da belirtilen İhtilaf Çözüm Mekanizması altındaki Ortak Komisyona taşımadan başka seçeneğimiz kalmadı."
ABD - İran Nükleer anlaşması
İran ile Çin, Fransa, Almanya, Rusya, İngiltere ve Avrupa Birliği (AB) arasında 2015'te Tahran'ın nükleer faaliyetlerinin düzenlendiği ve denetim altına alındığı bir anlaşma imzalanmıştı.
Ancak ABD Başkanı Donald Trump'ın göreve gelmesinin ardından Washington, anlaşmadan tek taraflı çekilerek, İran'a yeniden yaptırım uygulamaya başlamıştı.
Anlaşmanın diğer taraflarından Washington'u durdurmasını isteyen ancak bunda başarılı olamayan İran, Temmuz 2019'da nükleer anlaşmanın bazı maddelerini, 5 Ocak 2020'de anlaşmadan kaynaklanan tüm taahhütleri askıya aldığını açıklamıştı.
Tahran, yaptırımların kalkması ve menfaatlerin temin edilmesi halinde yeniden anlaşmaya dönmeye hazır olduğunu ifade etmişti.