Beşiktaş'ta başörtülü kadına saldırdığı gerekçesiyle tutuklanan sanık Berrak Karaoğlu'nun "halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme" ve ''basit yaralama'' suçlarından 4 yıla kadar hapis istemiyle yargılandığı davada tutukluluk halinin devamına karar verildi.
İstanbul 60. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya, tutuklu sanık Berrak Karaoğlu ile müşteki Şüheda Nur Eriş katıldı.
Müşteki Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) ile yaklaşık 30 müşteki avukatı da salonda hazır bulundu.
Duruşmada savunma yapan sanık Karaoğlu, olay gecesi bir sergiden çıktığını, alkollü ve keyifli olduğunu belirterek, "Hatta bağıra bağıra gidiyordum. Olay anını hatırlamıyorum. Mağdur şahsın başörtülü olması tesadüftür. Hiç kimsenin yaşayış tarzına karşı şiddet göstermem mümkün değildir. Bu olay iç politika malzemesi yapıldı. Basit yaralamadan beraatimi, üzerimdeki diğer suçun ise düşürülmesini istiyorum" diye konuştu.
‘Bipolar ve şizoaffektif bozukluk tanısı’
Duruşmada daha sonra, sanığın akıl sağlığına ilişkin Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden gelen 25 Aralık 2019 tarihli sağlık raporu okundu.
Raporda, "sanığın değişik tarihlerde 5 kez yatarak tedavisinin yapıldığı, bipolar ve şizoaffektif bozukluk tanısına varıldığı, eylemlerinin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamadığı ve cezai sorumluluğunun olmadığı" anlatıldı.
Müşteki avukatlarından Mustafa Doğan İnal’ın, sanığın gayet düzgün ve öngörülü savunmalar yaptığını, raporun doğru olmadığını söylemesi üzerine, sanık yakınları tepki gösterdi. Sanık yakınları ile müşteki avukatları arasında kısa süreli tartışma yaşanması nedeniyle sanık yakınları salondan çıkarıldı.
Devam eden duruşmada, tanık Bahri Biçer’in beyanları alındı.
Tanık Biçer, sanığın müştekiye saldırdığını gördüğünü, bir adamın sanığa müdahale ettiğini ancak sanığın adama da saldırdığını ve adamın elindeki poşetleri bırakıp kaçtığını söyledi.
Tanığın ifadesinin ardından, salonda olayın görüntüleri izlendi.
'Bunun için mi bu kadar şey yaptınız?'
Sanık bu sırada müştekiyi kastederek, "Aa o da bana mı vurmuş ne? Bunun için mi bu kadar şey yaptınız?" dedi.
Müşteki avukatlarından Neslihan Evci, sanığın olayı gerçekleştirirken manipülasyon yapabilecek şekilde fiilin hukuki sonuçlarını kavrayabilecek durumda olduğunu belirterek, "Karaköy’de gerçekleşen olay da göz önünde bulundurulduğunda hadisenin münferit bir olay olarak görülmemesini, emsal teşkil etmesi ve toplum vicdanını rahatlatması açısından sanığın cezalandırılmasını, dosyanın Adli Tıp Kurumu’na gönderilmesini ve sanığın tutukluluk halinin devamına karar verilmesini istiyoruz" ifadelerini kullandı.
Sanık avukatı Hüseyin Kader ise müvekkilinin müştekiye karşı herhangi bir söz söylemediğini ifade ederek, "Bu eylem başı açık bir kişiye karşı gerçekleşmiş olsaydı aynı şekilde mi yargılama olacaktı? Raporda açıkça müvekkilin cezai ehliyeti olmadığı belirtilmiştir. Müvekkilin hastalığı bipolar bozukluğun ilerisine gitmiştir. Deliller toplanmıştır. Tahliyesini istiyoruz" diye konuştu.
Duruşmada söz alan KADEM ve bakanlık avukatları ise davaya "katılan" sıfatıyla kabul edilmelerini istedi.
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın davaya katılma talebini kabul eden, KADEM'in talebini ise reddeden mahkeme, duruşmayı erteledi.
Ara kararların okunmasının ardından sanığın avukatı, müvekkilinin tutukluluk halinin devamına karar verilmesine tepki göstererek, "Cezai ehliyeti yok, nasıl 'tutukluluk devam' dersiniz?" dedi. Hakim ise "İstiyorsanız itiraz edebilirsiniz" yanıtını verdi.
'Olayın takipçisiyim'
Duruşma sonrası adliye önünde açıklama yapan müşteki Şüheda Nur Eriş'in avukat Neslihan Evci, ''Bu tarz olaylarda yaklaşım peşin hükümlü olarak bu şahısların meczup, akıl hastası gibi gösterilip olayların üstünün kapatılması yoluna gidilmesine biz tamamen karşıyız. Zira bu tarz olayların üzerinin örtülmemesi gerekiyor. Şayet bu kişilerin akıl sağlığı yerinde değilse de buna özgü tedbirlerin uygulanması gerekiyor. Çünkü bu tarz kişilerin toplum içerisinde bu tarz eylemler gerçekleştirmesi toplumda ki güven ortamını da zedeliyor'' diye konuştu.
Evci, bu olayda da sanığın yakalanmadan önce olay gerçekleştikten 5 gün sonra sosyal medya hesabında Müslümanlara yönelik olarak ''Ezan vakti geldi ansızın solukları kesile" şeklinde toplumun belli bir kesimini kin ve düşmanlığa tahrik eden paylaşımlar yaptığını anlattı. Sanığın 8 Mart 2019'da da Yeni Zelanda’da meydana gelen cami katliamına atıf yaparak paylaşımlarda bulunduğunu, fiili gayet politik şekilde gerçekleştirdiğini ve bu fiilin hukuki olarak anlam ve sonuçlarını kavrayabilecek durumda olduğunu düşündüklerini söyleyerek, davanın takipçisi olacaklarını vurguladı.
Müşteki Şüheda Nur Eriş de ''Olayın takipçisiyim. Kendisi (sanık) pişmanlığını da dile getirmedi, dava süreci devam edecek" dedi.