Rusya’nın başkenti Moskova’daki Ulusal Araştırma Üniversitesi Ekonomi Yüksekokulu Öğretim Görevlisi Grigoriy Lukyanov, Sputnik’e yaptığı açıklamada Libya krizinin siyasi çözüm olasılığının şu an çok düşük olduğunu ifade etti.
Lukyanov’a göre, BM himayesinde siyasi süreç, bu yıl bahar döneminde Mareşal Halife Hafter ve Libya Ulusal Ordusu’nun Trablus’un kontrolünün ele geçirilmesi ve Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti’nin tasfiyesine yönelik operasyonun ardından yok edildi. O zamandan beri de ülke içindeki kilit aktörler de, daha önce kendilerini ‘siyasi sürecin destekleyicisi’ olarak nitelendiren taraflar da buna hazır değil.
Berlin süreci ile neler oldu? Neden aksıyor?
Ağustos ayında Berlin gerçekten de Libya krizinin görüşülmesi için bir platform olma girişiminde bulundu, ancak bir türlü bu format oluşmadı. Bazı görüşmeler gerçekleştirilse de ne tarihler ne katılımcılar arasında kimler olacağı, ne de olası bir Berlin konferansının gündemi belirlendi.
Krizin çözümü için düşünülen başka alternatif platformlar var mı?
Libya krizine yönelik diyaloğun yeniden başlatılması için bir platform olarak kendini öneren bir başka ülke yok. Bunun nedeni de başta bizzat Libyalı aktörlerden böyle bir talep olmaması.
Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti; Türkiye, İngiltere, İtalya ve bir dizi başka ülkeden yardım alarak askeri çözüme başvurulmasını tek olası yöntem gibi görülüyor. Geçici hükümet, Tobruk’taki Temsilciler Meclisi’nin yanı sıra Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Fransa, Mısır ve artık Yunanistan’dan destek almaya devam eden Libya Ulusal Ordusu ve Mareşal Hafter için de aynı şey geçerli. Bu ülkeler siyasi diyaloğa geçişe katkıda bulunmuyor. Bu nedenle kimse Berlin’e bir alternatif sunmuyor. Aslında mevcut koşullarda, Türkiye-Libya arasında imzalanan iki mutabakat ve çatışmaların aktif aşamasının başlamasından sonra Berlin konferansı da başlı başlına tehdit altında.
Rusya ve Türkiye, Libya krizinin çözümünde nasıl bir rol oynayabilir?
Rusya ve Türkiye, Libya sorunu konusundaki tutum ve farklılıklarını görüşmeye yeni başladı. Daha önce Libya ne diplomatlar düzeyinde ne de siyasi yönetim düzeyinde bir görüşme konusuydu. Ancak iki ülke arasında bugün bu yönde olası işbirliğinin geliştirilmesi için belli başlı bir birikim var. Astana formatı ve Suriye krizinin çözümü konusunda yürütülen işbirliği sırasında edinilen belirli neticeler Libya krizi için uzlaşma arayışı sürecinde kullanılabilir. Özellikle de Libya krizine müdahil olan ülke içindeki taraflar ve konuyla ilgilenen başlıca bölge ülkelerinin yer alabileceği bir diyalog platformu yaratılması üzerinde duruluyor. Söz konusu bölge ülkeleri arasında Türkiye ve Mısır, BAE, Fransa yer alabilir. Tüm taraflar askeri çözümden vazgeçer ve yeniden siyasi diyaloğa yönelirse böyle bir format kurulabilir. Bu yönde bir başarı şansı var, Rusya, Türkiye ve İran’ın garantörlüğündeki Suriye’deki çözüm süreci bunun açık bir örneği.
Libya Ulusal Ordusu ve ülkenin doğusundaki geçici hükümetin temsilcileri, Ankara’nın Tunus üzerinden Libya’ya aktif biçimde Suriye’den militan gönderdiğini ileri sürüyor. Bu açıklamalarla ilgili değerlendirmeniz nedir?
Bu tür dedikodular yapılıyor. Bunlar şu an öncelikle BAE, Mısır, Suudi Arabistan gibi bölgedeki karşıtları tarafından Türkiye’ye karşı kullanılan bir propaganda aracı. Amacı ve niteliği bakımından bu tür iddialar net biçimde ‘Rus paralı askerlerin’ var olduğuna dair iddialarla bağıntılı. Ayrıca bu iddialar bugün Libya ve çevresinde dönen enformasyon savaşının birer unsuru. Bunların gerçekliğinin araştırılması ve kanıtlanması henüz mümkün değil. Suriyeli militanların ve ‘Rus paralı askerlerin’ varlığının kanıtlanmasına yönelik güvenilir bir dayanak da yok. Bu nedenle bana kalırsa bunlar mesnetsiz, ancak duruma dikkat çekmek, konuyu hararetlendirmek ve asgari düzeyde Türkiye ile Rusya, azami düzeyde de krizin tüm başlıca tarafları arasında bir karşıtlığı körüklememek amaçlı dedikodular. Bu bilginin yapıcı olmadığını düşünmüyorum çünkü net bir dayanağı yok.