Birleşmiş Milletler (BM) Yargısız ve Keyfi İnfazlar Özel Raportörü Agnes Callamard, Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı davasında sanıklar hakkındaki kararın açıklanmasının ardından tepkilerini sürdürmeye devam ediyor.
Agnes Callamard, yaptığı yazılı açıklamada, Kaşıkçı davasında 'gizli yargılamanın' ardından 5 kişiye idam cezası verilmesine ilişkin, "(Kaşıkçı'nın) cellatları suçlu bulundu ve ölüm cezasına çarptırıldılar. İdam cezasına karşı biri olarak bu benim için ilk şoktur. Bununla beraber, infaz emrini verenler sadece ceza almadan serbest bırakılmakla kalmadılar aynı zamanda soruşturma ve yargılanma esnasında kendileri teğet geçildi. Bu da ikinci şok. Bu, adalete zıt bir durum ve (cinayetin) mağdurlarına karşı kabul edilemez bir saygı eksikliğidir" değerlendirmesinde bulundu.
"Uluslararası insan hakları hukuku uyarınca, Kaşıkçı'nın katledilmesinin Suudi Arabistan Krallığının sorumlu tutulması gereken yargısız infaz" olduğunu vurgulayan Callamard, söz konusu davada emir komuta zincirinin araştırılmadığını ve dolayısıyla Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman gibi cinayeti 'teşvik eden', 'izin veren' veya 'göz yuman' beyin takımına ulaşılmasının engellendiğine işaret etti.
'18 Suudi görevli 10 gün boyunca konsoloslukta delilleri temizledi'
Callamard, yargılamada ayrıca Suudi Arabistan devletinin cinayetteki sorumluluğunun hiç göz önüne alınmadığını belirterek, "18 Suudi yetkilisi İstanbul'daki Suudi konsolosluğunda kendi başlarına 10 gün boyunca kaldılar ve suç mahallini temizlediler. Bu, adaletin engellenmesi ve keyfi öldürmelerin soruşturulması için Minnesota Protokolü'nün ihlalidir" ifadelerini kullandı.
Özel Raportör, ayrıca yargılamanın uluslararası hukuka aykırı şekilde kapalı kapılar ardında yapılmasını eleştirdi, sanıkların duruşmalarda defalarca "kendilerine verilen emirleri yerine getirdiğini" söylediğini aktardı.
Callamard, Kaşıkçı'nın öldürüldüğü dönemde Suudi Arabistan'ın İstanbul başkonsolosu olan Muhammed el Uteybi'nin de suçlu bulunmamasına tepki gösterdi.
Kaşıkçı cinayetini soruşturan Callamard, 6 ay boyunca yaptığı çalışmaların ardından hazırladığı raporu haziran ayında BM İnsan Hakları Konseyi'ne sunmuştu.