Türkiye'nin iç savaşı yaşayan Libya'da sadece başkent Trablus ve çevresinde hükmü geçen Sarraj hükümetiyle yaptığı 'savunma anlaşması' nedeniyle yeni bir savaşa çekilme olasılığı büyük tartışma koparıyor. Ankara, karşısında giderek bir 'uluslararası blok' yaratır görünürken, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Libya'ya asker gönderme tezkeresini de yeni yılın ilk günlerinde meclisten geçirerek Sarraj yönetiminin davetine icabet edeceklerini söyledi.
Libya ile ilgili gelişmeleri Maltepe Üniversitesi’nden Prof. Hasan Ünal ile konuştuk.
'Oyun bozuculuk işe yaradı ama bundan sonrası diplomasi ile çözülmeli'
Prof. Hasan Ünal'a göre, Libya ile yapılan deniz alanlarının sınırlandırılması anlaşması BM'ye de tescil ettirilmiş başarılı bir diplomatik hamle. Bu hamlenin Kıbrıslı Rumlar, İsrail ve Mısır'ın Türkiye'yi dışlayarak boru hattı tesis etme girişimini bozduğunu dile getiren Ünal, 'oyun bozuculuğun' işe yaradığını ancak bundan sonrasının diplomasi ile çözülmesi gerektiğini söyledi:
‘BM’ye tescil ettirildi, Libya’daki hükümet değişikliği anlaşmayı etkilemez’
“Silahlı çatışma söz konusuysa mutlaka tehlike vardır. Ama silahlı çatışma yoksa da riskler tehditler vardır ki siz bir şeyler yapma ihtiyacı duyuyorsunuz. Birincisi Libya ile yapılan deniz alanlarının sınırlandırılması anlaşması çok yerinde ve gayet başarılı diplomatik bir hamle. Anlaşma Libya’daki meşru hükümetle yapılmış ve Birleşmiş Milletler’e de tescil ettirilmiş durumda. Dolayısıyla bundan sonra Libya’daki bir hükümet değişikliği bizim anlaşmamızı etkilemez. Ta ki Libya’daki hükümet kalkıp BM’yer başvurup ben bu anlaşmadan çekiliyorum demediği sürece. Bu yaptığımız doğru ve yerinde. Bu hamleyle Kıbrıslı Rumların bir tarafta İsrail bir tarafta Mısır’ı ve arkasına Yunanistan’ı alarak boru hattı kurma projesinin de önemli ölçüde önüne geçecek bir hamle. Ben buna biz burada oyun bozucu özelliğimizi gösterdik. Biz bu oyunu bozarız dedik, güzel. Bundan sonrasının esas diplomasi ile çözülmesi lazım. Diplomatik hamlelerle devam edilmesi lazım. Ben Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ilk açıklamalarından bunları anlaşmıştım. Libya ile yaptık arkası gelecek demişti. Bu da bölgedeki diğer ülkelerle gidip anlaşma imzalayacağız demek. İsrail’e önemli bir Türk görevlinin bir mektup götürdüğü, sizinle de bu esaslar üzerinden bir anlaşma yapabiliriz dediği ve eğer anlaşırsak siz de Rumların aleyhine olarak ciddi miktarda deniz yetki alanı kazanabilirsiniz dediği, yrıca bu bölgeden çıkarılacak gaz ve petrolün de en önemli en doğal güzergahının Türkiye olduğunu unutmayın, dolayısıyla çıkmış ve çıkacak olan ne varsa bunları Türkiye üzerinden ihraç etmeniz mümkün dediği, İsrail’in de buna prensip olarak olumlu baktığı haberleri geldi İsrailli gazetecilerin Twitter hesaplarından. Ancak bu konuda bir ilerleme sağlanmış görünmüyor.”
‘Libya'ya asker göndermek komşularla kavgayı Libya'ya taşır'
Ünal, Türkiye’nin Libya’ya asker göndermesinin bölge ülkeleriyle kavgalarını Libya topraklarına taşımak sonucunu doğuracağına dikkat çekerken, bunun da diğer ülkelerin Hafter'e askeri desteğinin yolunu açacağını vurguladı. Ankara'nın sadece Sarraj hükümetinden hareket etmesinin örneğin Mısır gibi ülkelerde 'İhvancıları desteklemesi' olarak algılanacağını ve bu ideolojik yaklaşımın da Türkiye'yi çıkmaza sürükleyeceğini belirten Ünal, "İş kendiliğinden bizim için bir bataklığa dönüşebilir" ifadelerini kullandı.
'Mevcut dış politika gözden geçirilmeli'
Ünal, Türkiye’nin dış politikasında duygusallığı bırakıp Mısır ve İsrail ile pragmatik çerçevede uzlaşması gerektiği görüşünde. Ünal, bölge ülkeleri dışında Rusya ile de işbirliği yapılması gerektiğini söyledi:
Bizim yapmamız şeylerden biri tanesi bölge ülkeleriyle uzlaşmaya ilaveten bir de Rusya ile bu konuda işbirliği yapmak olmalı. Onda biraz mesafe kat edilmiş görünüyor. Dün itibariyle Rus Dışişleri’nin yaptığı açıklama olumluydu. Türkiye ile Libya’daki sorununun çözümünü kolaylaştırmaya yönelik girişimler yapmak konusunda mutabık kaldık. Bunların hepsini göreceğiz. Rusya açısından bakıldığında Türkiye en önemli ülkedir şu an için Rusya’nın şu anki dış politika stratejisinde. Çünkü NATO üyesi olmasına rağmen Türkiye’nin Rusya ile bu denli işbirliği yapabilen bir ülke şeklinde tutabilmek Rusya açısından fevkalade bir başarı. Bunu heba etmezler kolay kolay. Bu da Rusya açısından bakıldığında mantıklı bir dış politika. İdeolojik olarak biz Trablus hükümetini destekliyoruz, onun için her şeyi yaparız’a dönüştürmezsek burada pragmatik çözümler bulunur. Dönüştürmezsek bir kere şu olur, Mısır ile uzlaşma yönünde adımlar atmaya başlarız. Bence bu kadar istekli görünmemek lazım. Asker gönderilse bile, buna mecbur olunsa bile mutlaka Mısır ve İsrail ile konunun çözümüne doğru yani bizim bu Libya mutabakatını tamamlayacak adımları atmaya doğru girişimler içinde olmamız lazım. Onlar da görmeliler, bilmeliler ki bizim amacımız bu bölgede şu siyasal mensup hükümetleri ayakta tutmak ona aykırı hükümetleri devirmek değil. Türkiye’nin çıkarlarına odaklanmış bir faaliyet içerisindeyiz, bunu görmeliler."
'Libya'da taraf olunması Hafter'e ilgiyi artırdı'
Ankara'nın komşu ülkelerle söz düellosu içine girdiğini, bunun Türkiye'nin dış politikadaki çıkarlarına zarar verdiğini kaydeden Prof. Ünal, Libya'da açıkça taraf olunmasının Hafter'e olan ilgiyi artırmasına da dikkat çekti:
'Duygusallıklar ve ideolojik unsurlar yerine dış politikada pragmatik ulusal çıkarlar belirleyici olmalı'
Ünal, Erdoğan yönetiminin dış politikasında pek çok çelişkili yaklaşımlar bulunduğu görüşünde. Venezuela'da seçilmiş meşru hükümetten hareket eden Erdoğan yönetiminin Suriye'de hükümet atamaya çalışmak arasında çelişki görmemesine dikkat çeken Ünal’a göre, AKP hükümeti pragmatik ve ulusal çıkarlar yerine duygusallıklar ve ideolojik unsurların öne çıktığı dış politikanın revize edilmesi gerekliliğine vurgu yaptı: