TBMM Rabia Naz ve Şüpheli Çocuk Ölümleri Araştırma Komisyonu dün Mersin Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Hakan Kar’ı dinledi.
Hürriyet'ten Umut Erdem'in haberine göre, Şule Çet davasında cinsel saldırı konusunda uzman mütalaasını veren kişi olduğunu belirten Kar, komisyona yaptığı sunumda fotoğraflarla dava ve genel olay yeri incelemelerine yönelik eleştirilerini şöyle aktardı:
“Şule Çet davasında olay yerinin olduğu yerde eldiven bone takmamış, galoşu olmayan, telefonla konuşan ve koltuklara temas edip kontaminasyon yapan, masanın üzerindeki yiyeceklerin üzerine konuşup saçılan tükürükler nedeniyle, yiyeceklere de kontomine eden bir polis memurunu görüyoruz. O büyük bir ihtimalle olay yeri inceleme ekibinden değil ama sağ altta ise olay yeri inceleme ekibimizden birinin eldiveni ve galoşu ile olay yerindeki koltuklara oturduğunu, raporunu orada hazırladığını, oradaki biyolojik delillerin henüz tespit edilmeden, örnekleri alınmadan raporu hazırlamak üzere olay yerindeki masalara, sandalyelere oturduğunu görüyoruz.
'Videoda görüyoruz sonrasında yok'
"Şule Çet davasında çok önemli bir delil. Aylarımızı aldı bizim. İç çamaşırı. Ölü muayenesinde üzerinde olan, ayak bileklerinde olan iç çamaşır ve ped yok ortada. En önemli delilimizdi, cinsel saldırıyı destekleyecek ya da ekarte edecek. Bu kadar önemli olan bir delil, videoda gözümüzle görüyoruz ama sonrasında yok. Adli Tıp’ta da kriminalde de incelemesi yapılmamış. ‘Biz babaya verdik’ deniyor, baba ‘Elbiseler bana verildi, iç çamaşır yok’ diyor. Keşke inceleyebilseydik bu iç çamaşırı ve pedi. Kritik öneme sahip olan, yüksekten düşme mekaniğini açıklayacak spor ayakkabı Adli Tıp teknikerinin ve ilk müdahale eden polis memurunun ‘Ne yapayım bu ayakkabıyı, at at tamam onu at’ dediğini duyuyoruz. Bu kadar kritik bir delil. Ben iç çamaşırdan da şüpheleniyorum.”
'Birimler arası koordinasyon eksikliği var'
"Görev yaptığımız yerlerde yüzlerce otopsiye gittik. Delil toplamalarda eksiklikler müşahede ettik. Olay yeri incelemede neden bu kadar delillerin kaybolmasına, bozulmasına müsaade ediyoruz ve bu davalar daha olay yerinde çözülebilecekken, bu kadar karmaşık hale geliyor? Bence kriminilastik çalışmalarda yeterli düzeyde bir standardizasyon sağlayamadık. Birimler arası koordinasyon eksikliği var. Olay yerine ilk intikal eden ekip ile sonradan gelen olay yeri inceleme ekibi arasında belirgin bir koordinasyon eksikliği var. Savcılıkla ekipler arasında, adli tıp ile bilirkişi ve ekipler arasında belirgin bir koordinasyon eksikliği var. Kişisel bilgi ve beceriler ön planda. Başarılar kurumsal standarda bağlanmadan personelin kişisel yeteneğine bağlı."
'Çalakalem yazılan tutanaklar'
"Olay yerine varan ilk kolluk kuvvetlerinin olay yerini muhafaza altına alamadığını görüyoruz. Olay yeri fotoğraf ve videolarının usulüne uygun çekilmediğini görüyoruz. Delillerin muhafaza edileceği yer ve nakillerde sorun yaşanıyor. Olay yerinde tutulan, el yazısıyla çalakalem yazılan tutanaklarının yazım dilinde ve tarifinde sıkıntılar var. Gördüğümüzü kâğıda tarif etmemizde dilimizde sıkıntılar var. Toplanan delillerin nitelendirilmesinde karışıklıklar var. Olay yerine ilk önce gelen adli kolluk görevlileri tarafından yeterli güvenlik önlemi alınmadığı problemi var. İlk müdahale eden kolluk ekiplerinin materyallerin yerinin değiştirilmesi eldiven, bone, galoş takmamaları özellikle olmaz diye düşünüyorsunuz ama olay yerinde sigara içmek, yiyecek-içecek tüketim çöpleri atmak... Olay yeri tuvaletini, banyosunu kullanmak, o kadar sık görüyoruz ki. Altın değerindeki deliller... Tuvalette ya da çöp kutusunda üzerine olay yerine ilk gelen ekip tuvaleti kullanıyor. Bir de savcılarımızın bazı önemli olaylarda olay yerine gitmediklerini görüyoruz."