İlk kez Şamil Tayyar tarafından dile getirilen FETÖ Borsası kavramı, Türk siyaset ve hukuk sistemine bomba gibi düştü. Bu konu hakkında kitap yazan gazeteci ve yazar Can Özçelik, nüfuz ve maddi gücünü kullanarak yargılanmaktan kurtulan FETÖ şüphelilerinin durumunu Başlangıç Noktası programında anlattı. Özçelik, dün Ukrayna’da ele geçirilen Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu cinayeti zanlısının FETÖ ile ilgili bazı konuların daha iyi anlaşılması için fırsat vereceğini dile getirdi:
‘Tüm bilgiler belgeye dayalı’
“FETÖ Borsası kavramını ilk dile getiren Şamil Tayyar, söyledi bizi de şaşırttı. Biz de şaşırdık bunu duyunca. Adliye muhabiri olmam belge ve bilgiye ulaşmamda kolaylık sağladı. Derinleştikçe piyasa oluşturulduğun gördüm. İçinde siyasiler bürokratlar emniyet müdürleri MİT mensupları var. Tam kurumsal bir yapı olmasa da örgütlü bir yapı. Tüm Türkiye’yi kapsayan bir olay değil. Düzce’de Burdur’da bazı kişilerin isimlerini kullanarak bir çıkar sağlamaya çalışıyorlar. Sadece parayla çıkar sağlamıyorlar. Tarikatını açıklayan askerlerin kurtarıldığı, polislerin beraat aldığı bir hukuk sistemi görüyoruz. FETÖ ile mücadele çok iyi yapılıyor ama bunların içinde de bu ilişkileri kötüye kullanıp çıkar sağlayan bir grup da oluştu. Benim amacım bun ortaya çıkarmak.
Şamil Tayyar FETÖ borsası var diyor ama bunları ifşa etmekle kimse ilgilenmiyordu ben yazana kadar. Kapsamına baktığımızda çok hacimli bir kitap değil ama çok fazla eski bilgiyle boğmak istemedim, bilgi ve belgeye dayalı tüm sayfalar.
Esas amaç para vererek ya da gücünü kullanarak FETÖ soruşturmasından kurtulmak. Düzce’de bir polis hakkında FETÖ soruşturması varken FETÖ davalarına bakıyor ve o ekibin içinde. Bunları gördükten sonra o kadar da olmaz diyor insanlar. Bütün herkes biz kandırılmışız diyor. Bütün savunmalar bunun üstüne kurulu. Siz biz kandırılmadık. Bunu yazınca sen FETÖ soruşturmalarını sulandırmaya mı çalışıyorsun diyor.
‘Hablemitoğlu cinayeti soruşturması birçok soruya cevap olur’
İstanbul’da olmama rağmen Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu cinayetinin soruşturmasına yönelik Ankara’daki kaynaklarla sürekli konuştum. Hablemitoğlu’nun avukatı Ersan Barkın ile sohbet ederken şöyle bir ifade kullandı: Köstebek kitabını yazarken çok önemli kişilerle görüştü ev tanıkları var dedi. Ben bunların kim olduklarına baktım. Karşıma Abdullah Gül çıktı. Niye görüşmüş diye bakınca o dönem eski bakanlardan Halil Şıvgın ile irtibata geçtiğini, Ramazan Toprak ile tanıştığını öğrendim. AKP ile bir temas kurduğunu öğrendim. Abdullah Gül’den hayır ben bu kişiyle görüşmedim diye bir karşı açıklama gelmedi. İçeriğinde de çok enteresan bilgiler var. Hablemitoğlu’nun Fettullahçıların bir terör örgütü olduğuna dair, bunlara terörist gibi davranılması gerektiğine dair ifadeleri var. AKP kurulurken, 'Aman kurulurken bunlarla yan yana gelmeyin' ifadeleri var. Hep kandırıldık siyaseti yapıldığı için, ölmeden önce 2002 yılında Hablemitoğlu bunlara dikkat çekiyor. Abdullah Gül bu görüşmeyi sayın Cumhurbaşkanı’na iletti mi? İlettiyse niye dikkate alınmadı? Haydi o gün önlem alınmadı, kitap basılmadan hemen önce suikasta uğradı. Herkes bu kitap yüzünden öldürüldüğüne hemfikir. Bu olay olduktan sonra da mı ‘doğru söylüyormuş bu olaya bakalım’ deyip bir soruşturma yürütülmedi. Soruşturma hala açık bir davası bile yok. 18 yıl sonra bir zanlı bulunuyor ve Ukrayna’da bulunuyor. Bir şeyler çok yavaş hareket ediyor. Ben buna bir derinlik kazandırdığıma inanıyorum çünkü benden sonra Ramazan Toprak ve Halil Şıvgın’ın ifadeleri alındı. Bu aşamaya getirdiğim için de mutluyum. Ukrayna’da yakalanan kişinin anlatımları çok önemli. Umarım bundan sonra bu soruşturma daha dikkatli yürütülür ve Habletimoğlu cinayeti fail-i meçhul olmaktan çıkar.
‘Sadece FETÖ’den kurtulmak yetmez’
Bu kitabı okuyan biri olarak biz biraz uyutuluyoruz sanki derdim. Büyük başlar bir numaralar dışarıdayken altlarla mücadele etmek doğru değil. Kitapta bunu da anlattım Türkiye’de iki milyon çocuk tarikatların elinde. Sadece FETÖ değil. Tarikat ve cemaatlere bağlı bir ülke oluyoruz. Çocuklarımızı kurtarmaya çalışmamız lazım ki bunlar da bilim ve eğitimle olur. Yaklaşık 1.2 milyon çocuğun tarikatların elinde olduğuna dair söylemler var. Sadece FETÖ değil bütün tarikatlarla mücadele etmemiz lazım. FETÖ’den şüpheli bir yarbay ben aslında Nur cemaatine mensubum dediği zaman şüpheli sıfatını kaybediyor ve tanık yapılıyor. Aslında bu da bir FETÖ borsası, nüfuzunu kullanıyor. Bu mücadeleyi hakkıyla yapanlar muhakkak var ama bunu kullanan ve bundan çıkar sağlayanlar da var. Bu çürük elmaları temizlemesi lazım hukuk sisteminin.”