Türkiye’nin yakın tarihinde iz bırakan Varlık Vergisi’nin bir tüccarın hayatına olan etkisini ‘Leon Bahar’ı Takdimimdir’ adlı romanıyla okura ulaştıran yazar ve iletişim stratejisti Nurten Yalçın Erüs, Serhat Sarısözen ile Gündem Dışı’na konuk oldu.
Varlık Vergisi’nin 77. yıldönümünde okura sunulan biyografik roman türündeki eserde Nurten Yalçın Erüs, Türkiye’nin yakın tarihinde ekonomik buhranı ve savaş ortamını aşmak için uygulanan Varlık Vergisi’nin Yahudi bir iş adamı üzerindeki etkisini gerçek yaşam hikayesi üstünden anlatıyor.
‘Sermaye gayrimüslimlerin elindeydi’
“O dönemler ticaret yani sermaye gayrimüslimlerin elinde” diyen Erüs, şöyle devam etti:
“Bu noktada hükümet var olan ihtiyaçları mali olarak karşılamak için fevkalade kazançları vergilendirme yoluna gidiyor. Bunun yanına Türkçülük ve milliyetçilik yaklaşımlarını koyduğunuzda ve savaşın siyaseti içinde baktığınızda doğru pozisyon kaygıları da olduğundan hem basında hem iktidar dilinde Türkçülük vurgusu çok oluyor. Verginin dizaynında sermayenin Türkleştirilmesi hedefi çok ön plana çıkıyor.
‘Gerekçe ekonomik değil politik’
Varlık vergisinin vergi hukuku bakımından konuşulacak bir tarafı yok. Ekonomik değil politik bir gerekçesi vardı. Oranı olmayan bir vergiden bahsediyoruz. Bir ay içerisinde ödenmezse bunun karşılığı memleketin herhangi bir yerinde çalıştırılmak. Ve bu vergiye karşı herhangi bir itiraz ya da temyiz hakkı yok. Hiçbir tutarlılığı olmayan vergi rakamları ile karşı karşıya kalmış insanlar.
‘Leon, adaletten umudunu hiç kesmedi’
Ankaralı Yuda Leon Bahar’ı anlatıyoruz ama aynı durumda çok insan vardı. Leon ikinci kafile ile Aşkale’ye sürülmüştür. Haydarpaşa’dan yük vagonlarının istif edilmiş şekilde yola çıkıyorlar. ‘Bir gün sesimizi duyacak birileri illa vardır’ umuduyla Leon, durmadan her yere yazdı. Leon, adaletten umudunu hiç kesmedi.”