Nihal Olçok, TV5'te yayınlanan 'Ayşe'nin Penceresi' programında Oda TV yazarı Ayşe Baykal'ın sorularını yanıtladı.
Olçok, Baykal'ın "Erol Bey'le de boşandıktan sonra birçok yere birlikte gittiniz. Yakın çevreniz hariç kimse bilmiyordu" ifadesi üzerine "Annesi yaşarken ve sağlıklıyken, aklı selimken ve cenazede dahi gösterdiği tavır ve tutum ortadayken, nihai kararda amcaya vesayeti vermesi, anne yaşarken çocukları... İşte Türkiye'de benim bağırdığım adalet sistemi bu" dedi.
Olçok şöyle devam etti:
"Ki bunu ben açıklamadım, Cevat Bey kendisi açıklamış. Aile kendisi açıklamış. Bu benim Erol Bey'e, evlatlarıma, Abdullah'a, yaşayan çocuklarıma duyduğum sevgi ve saygıdan dolayıdır. Ben Şamil ve Emir'i Abdullah'tan daha çok seviyorum şu anda. Çünkü onlar yaşıyorlar. Ama Abdullah'ı Şamil ve Emir'den daha çok özlüyorum. Yaşayan sevilir, göçen özlenir. Ben evlatlarımı seviyorum. Evlatlarımın benimle olmaması benimle beraber yaşamaması benim tercihim değil. Hani sormuştun ya bana, nasıl oldu... Hep yavaş yavaş. Anne yaşarken velayetin amcaya nasıl verildiğini sorgulamak lazım. Bireysel hukukta, hukuk borsası var dediğim şeyi bizzat yaşadığım için söyledim.
Türkiye benden '17'sinde çocuğumu toprağa vermişim, 18'inde çocuklarımın velayeti için avukatıma talimat vermemi' beklemesin. Yataktan banyoya zor gittiğim günlerde bunu düşünemem. Ben Abdullah'ın da annesiyim. O gece orada şehit olan sadece Erol Olçok değil. Şamil ve Emir'in de annesiyim. Her yalnız kadın gibi evlatlarımla aynı soyadını taşıyıp onların koruması altına girmek istedim. Çünkü Türkiye'de yalnız kadın olmak, kadın olmayı bırakmak demektir. Benim iki tane oğlum var ve ben onlara sığındım. O yüzden Olçok soyadı, Şamil ve Emir'le devam edecek bir gururdur sadece. Çocukların biri sağımda, biri solumda. Yanımda olmasalar bile."