Partisinin TBMM grup toplantısında konuşan CHP lideri Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ailesinin Man Adası'na para yolladığına dair iddialarını yineledi.
Erdoğan’ın konuyu yeniden gündeme getirdiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, "Erdoğan ailesi Man Adası'ndaki kumpas dolayısıyla 5 kuruş vergi ödemiyor. Ben bunları söyleyince 'yeniden tazminat davası açacağız' diyorlar. Açmazsanız namertsiniz. Ben bütün davaları kazanacağım" dedi.
Kılıçdaroğlu, Hürriyet gazetesinde çalışan 45 gazetecinin işten atılmasını eleştirerek, "Onların hakları, aileleri var. Yağmurdu, kıştı haber peşinde koştular. Haklarını ver. İşten atıyorum. Kıdem tazminatı yok. Niye yok?" ifadelerini kullandı. Kılıçdaroğlu, emekçilerin haklarının verilmesini istedi.
'Birdenbire hayırcı oldular, CHP saflarına katıldılar'
Asgari ücretin açlık sınırının altında olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, "Asgari ücret 2020 lira. Son bir yılda gıdaya yüzde 54, elektriğe yüzde 71, doğalgaza yüzde 58 zam geldi. Yıllık enflasyon da 22.58. Asgari ücretin 2 bin 600 lira civarında olması gerekiyor" diye konuştu.
Erdoğan'a termik santrallerle ilgili düzenlemeyi veto ettiği için teşekkür eden Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Kanun görüşülürken bizim önerilerimizi dinlemediler. Şimdi Erdoğan bunu veto etti. Bunun için teşekkür ediyorum. Ama burada el kaldırıp, bu illa geçsin diyenler birdenbire döndüler ‘bravo reis, yaşasın reis’ demeye başladılar. Birdenbire hayırcı oldular, CHP saflarına katıldılar."
'Man Adası belgelerinin tamamı doğru'
Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
- Bir süredir unuttuğumuz ama geçen salı günü Erdoğan'ın hatırlattığı bir olaya değinmek isterim. Demişti ki 'Man Adası konusunda Kılıçdaroğlu mahkemeye gitti ve tazminata mahkum oldu.' Yine söylüyorum, kullandığım tüm belgeler yüzde yüz doğrudur. Zaten kimse de bunları yalanlamadı. Erdoğan'a teşekkür ediyorum tekrar bu konuyu gündeme getirdiği için.
Partimizin TBMM Grup Toplantısı https://t.co/JoXpga6Tw5
— Kemal Kılıçdaroğlu (@kilicdarogluk) 3 декабря 2019 г.
- Man Adası'nda 1 sterlinlik bir şirket kuruldu. İlgili bankanın dekontlarını okuyarak, swift kayıtlarını açıklayarak olayın detaylarını kamuoyuna duyurduk. Belgelerin tamamını savcıya teslim ettik. Belgelerin tamamı doğru.
- 'İspat edersen Cumhurbaşkanlığını bırakırım' diyordu. Bırakamıyor, 'dava açacağım' dedi. Dava açtı, davanın düştüğü mahkemenin hakimlerini değiştirdi. Namuslu, dürüst hakimleri görevden aldı, yerine militan hakimleri koydu.
'Vergi ödememek için Man Adası'nda uyduruk bir şirket kuruldu'
- Ben haklıyım, Allah'ın huzurunda da ben haklıyım. Erdoğan ailesinin bu dümenini açıkladım. Damat var, dünür var, enişte var, hepsi var. 'Bu para trafiği nedir' diye sorduk. 'Bu bir şirket satışıdır' dedi Erdoğan. O da doğruladı. Ama hâlâ istifa etmiyor.
- 82 milyonun huzurunda yine soruyorum; bu şirket hangi şirket? Senin ailenin 15 milyar dolarlık gelir elde etmesini sağlayan bu şirket hangi şirket? Bu dümeni Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne vergi ödememek için Man Adası'nda uyduruk bir şirket kuruldu.
- Esnaf, çiftçi vergi ödüyor. Erdoğan ailesi Man Adası'ndaki kumpas dolayısıyla 5 kuruş vergi ödemiyor. Ben bunları söyleyince 'yeniden tazminat davası açacağız' diyorlar. Açmazsanız namertsiniz. Ben bütün davaları kazanacağım.
'Çocuğunu terör saldırısında kaybeden aileye bağlanan aylık 121 lira 96 kuruş'
- 15 Temmuz şehit aileleri ve gazileri için 309 milyon lira para topladılar. Paranın nereye gittiği belli değil. Hâlâ açıklayamadılar. Bu para nereye gitti? Beşiktaş patlamasında hayatını kaybeden 46 şehidimiz için de 52 milyon TL bağış topladılar. Bu para nereye gitti? Ben bunları soracağım kardeşim.
- Çocuğunu terör saldırısında kaybetmiş aileye bağlanan aylık ise 121 lira 96 kuruş. Sizde hiç vicdan yok mu, sizde hiç ahlak yok mu?
- Bütün annelere sesleniyorum. Anne çocuğunun üzerine titrer. Terör dolayısıyla bir anne çocuğunu kaybetmiş ve 121 lira maaş bağlanıyorsa Saray'da oturanlara bir ders verin.
'Kim bu Talip Öztürk?'
- Aile boyu malı götürüyorlar. Açlık, yoksulluk, sefalet nedir bilmiyorlar. Diyorlar ki bunu sorma. Ben sorunca kızıyorlar. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını soracağım.
- Tank Palet Fabrikası'nı da sormuştum. 20 milyon dolar. Bunu da Katar'a ve Erdoğan'ın akrabalarına verdiler. Kim bu Talip Öztürk?
- Erdoğan ailesi Türk savunma sanayisini ele geçirmeye çalışıyor. Ethem Sancak çantacıdır. Tank Palet Fabrikası'nda esas iş Talip Öztürk'te. Siyasetçi halka değil de ailesine hizmet ediyorsa, devletin en büyük fabrikalarını kendi ailesine beş kuruş para almadan veriyorsa bunun adı peşkeş çekmektir.
'Hürriyet çalışanlarının kazminatlarını niçin vermiyorsunuz?'
- Derdi olanın siyasi görüşüne, kimliğine, inancına, yaşam tarzına bakmayız. Hürriyet gazetesinden 45 kişi işten çıkarıldı. Çalışanlara ekonomik gerekçeler sundular ancak asıl neden sendikalı olmalarıydı. İşten attılar ama haklarını da vermiyorlar. Niçin vermiyorsunuz kıdem tazminatlarını?
- Her yıl Kırşehir'de Ahilik Haftası kutlanır. Ama Kırşehir Belediyesi’ni Cumhuriyet Halk Partisi kazanınca Ahilik Haftası kutlamalarını Konya'ya aldılar bu sene. Şimdi merak ediyorum, İstanbul'un Fethi'ni nerede kutlayacaklar? Herhalde onu da Bursa'da kutlarlar.
'Neden 14 bin engelli kadrosunu boş?'
- Devlette 14 bin engelli kadrosu boş. Halkı koruduğunu söyleyen Saray iktidarı neden 14 bin engelli kadrosunu boş tutuyor? Diğer ülkeler gibi biz de engelliler için kanun çıkardık ama yasaya rağmen engelli kadroları doldurulmuyor.
- Benim Saray, dolar, para merakım yok. Mütevazı bir ailede yetiştim, mütevazi bir hayatım var. Benim çocuklarımın da mal, mülk edinme gibi bir dertleri yok. Allah boğazımızdan aşağı haram lokma indirmesin.w
'Kanun görüşülürken bizim önerilerimizi dinlemediler'
- Meclis'te görüşülen torba yasada filtresiz termik santrallerle ilgili düzenlemeye biz itiraz ettik. Kanun görüşülürken bizim önerilerimizi dinlemediler. Şimdi Erdoğan bunu veto etti. Bunun için teşekkür ediyorum. Ama burada el kaldırıp, bu illa geçsin diyenler birdenbire döndüler 'Bravo reis, yaşasın reis’ demeye başladılar. Birdenbire hayırcı oldular, CHP saflarına katıldılar. Bir milletvekili iradesini özgürce kullanmalı.
'Asgari ücret açlık sınırının altında'
- Asgari ücret görüşmeleri başladı. Ücret emeğin karşılığıdır. Tam 39 yıl sonra üç işçi sendikası konfederasyonu bir araya geldi. Bu çok değerli bir hareket. Bu sendikalar 6.5 milyon asgari ücretlinin haklarını savunacaklar.
- İşçinin gıda, konut, giyim, sağlık, barınma, kültür gibi zorunlu ihtiyaçlarını karşılaması için asgari ücret verilir. Asgari ücret açlık sınırının altında. Sendikalara şunu söyleyecekler; ‘İstiyorsunuz ama bütçede para yok’ diyecekler. İşçiye gelince mi para yok? Beşli çeteye sınırsız para var ama.
- Asgari ücret 2020 lira. Son bir yılda gıdaya yüzde 54, elektriğe yüzde 71, doğalgaza yüzde 58 zam geldi. Yıllık enflasyon da 22.58. Asgari ücretin 2 bin 600 lira civarında olması gerekiyor.
'406 akademisyen beraat etti ama göreve başlatmıyorlar'
- Anayasa Mahkemesi adaletle ilgili çok güzel bir karar verdi. Kamuya alınanlara yapılan güvenlik soruşturmasını iptal etti. Bu karar üzerine barış bildirisini imzalayan 406 akademisyen beraat etti. Görevlerine başlamaları lazım ama başlatmıyorlar.
- BirGün gazetesine FETÖ soruşturması açtılar. 'Bağları yok, geçmişte FETÖ aleyhine çok sayıda haber yazdılar' diyor savcı. Kast unsuru mahkemeye aittir, diyor. Mahkemeye gidiyor, bakıyor, delil yok. Gazetecilerin üye oldukları dernekler, sendikaların araştırılmasına karar veriyor. Aynı suçlama Doğan Akın için de var. Gazeteciler için böyle bir kumpas kuruyorlar.
'Demirtaş haksız, hukuksuz yere hapis yatıyor'
- Bir diğer konu Selahattin Demirtaş. Seversiniz, sevmezsiniz ama bir siyasi partinin genel başkanlığını yapmıştır. Haksız, hukuksuz yere hapis yatıyor. Beraat ediyor, başka bir davadan alelacele yargılayıp ceza veriyorlar. İçeriden çıkmasın diye. Sonra da 'yargı bağımsızdır' diyeceksiniz. Onu benim külahıma anlatacaksınız.
- Demokrasiyi, insan haklarını hepimiz için savunduk. Benim rakibim olan siyasi partilere haksızlık yapıldığında karşı çıkmam benim insanlık görevimdir. Selahattin Bey rahatsızlanmış ve gecikerek hastaneye kaldırılmış. Kendisine geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.
'Öksüz'ün nerede olduğunu bildiğinizi biz de biliyoruz'
- 'Adil Öksüz'ün nerede olduğunu biliyoruz' diyorlar. Bildiğinizi biz de biliyoruz. Git, yakala, getir. Niçin getirmiyorsunuz? Biz bunun için kontrollü darbe diyoruz. Bunu araştırma raporuna da şerh olarak koyduk. Ama raporu yayınlamıyorlar. Niçin?