Berlin toplantısı ve gelişmeleri, Milliyet Gazetesi Kıbrıs temsilcisi Sefa Karahasan ile konuştuk.
'Kıbrıslı liderlerin yapmadığı görüşme kalmadı'
Sefa Karahasan’a göre Berlin’de gerçekleşen üçlü zirve 'gösteri amaçlıydı'. Kuzey Kıbrıs'ta 2020 Nisan'ında seçimler bulunduğunu, garantör ülkelerde de siyasi durumun belirsiz olduğunu anımsatan Karahasan, BM Genel Sekreteri'nin görüşmeyle ilgili açıklamasında da sözü edilen 5'li konferansın ancak garantör ülkelerle görüşme sürecinden sonra belli olacağı vurgusunun yer aldığını belirtti. Karahasan bugüne kadar Kıbrıslı liderlerin yürütmediği bir görüşmenin bulunmadığına atıf yaparken, artık görüşülecek bir şey kalmadığının altını çizdi:
“Berlin zirvesi sırf gösteri amaçlıydı, sırf görüşmek için yapılan bir görüşmeydi. İngiltere’de seçimler var, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde de 2020 Nisan’da seçimler var. Bu süreçte tarafların, garantör ülkelerin zaten adım atması düşünülmezdi. Bir de Yunanistan’da yeni seçilmiş bir hükümet var, tam Türkiye ile ilişkilerde oturmuş bir nokta yoktu. Garantör ülkelerin ‘olumsuz bakışı’ açısından Kıbrıslı liderler Berlin’de bir görüşme yaptı. BM Genel Sekreteri’nin görüşmeyle ilgili yaptığı açıklama da çok önemliydi. Orada bir sürece vurgu değil garantörler ülkelerle yapılacak bir görüşme sürecine ondan sonra da 5'li konferansın toplanıp toplanmayacağı karar verilecek. 5’lide ele alınacak, mutabakata varılacak şeylerin sonuçlandırılması bekleniyor. Kıbrıslı liderlerin yapmadığı görüşme kalmadı. Ortada Kıbrıs ile ilgili görüşülecek bir şey yok."
'Artık önemli olan Doğu Akdeniz'deki rezervler'
Karahasan, artık Kıbrıs sorununda tarafların ne dediklerinin önemsiz hale geldiği görüşünü dile getirirken, meselenin Doğu Akdeniz'de rezervlerin nasıl yönetileceği ve dünyaya pazarlanacağı olduğunu dile getirdi. Karahasan'a göre bu açıdan Türkiye'nin Libya'nın batısındaki yönetimle imzaladığı mutabakat büyük önem taşıyor ve Ankara ilk kez siyasi anlamda çok önemli bir imza attı:
"BM Genel Sekreteri, bir raporunda yeni fikirlerden bahsetmişti. Şu anlamda Cumhurbaşkanı Akıncı, treni rayına oturtturduk, ama hangi rayına? Anastasiadis iki devleti istediği raydan çıkartarak federal çözüm rayına mı, 50 yıldır federal çözüm rayındaydı zaten Kıbrıs sorunu. Kıbrıs sorunu yok artık dünyada Doğu Akdeniz sorunu var demiş bir konuğunuz. Doğu Akdeniz sorunu var. Kıbrıslı liderler veya Kıbrıslı Türkler, Kıbrıslı Rumlar ne diyor noktası artık çok geride kaldı. Doğu Akdeniz’deki rezervlerin nasıl yönetileceği, nasıl satılacağı, hangi yollarla dünyaya Avrupa’ya dağıtılacağı sorunları var. Çünkü Türkiye’nin Libya ile imzaladığı bu mutabakat çok önemli. Mısır, Yunanistan, İsrail, Kıbrıs Rum tarafının Kıbrıs, Yunanistan, Girit, Rodos üzerinden Avrupa’ya gidecek yolunun tam ortasında Türkiye çok büyük bir adım attı. Türkiye güçlüydü, savunma gemileri, sondaj gemileri her anlamda güçlüydü. Bence Doğu Akdeniz’de Türkiye ilk kez siyasi anlamda çok önemli bir imza attı. Türkiye’nin bölgedeki ülkelerle siyasi krizlerini kullanan bir Kıbrıs Rum Yönetimi de var. Mesela Kıbrıs Rum Yönetimi’nin İsrail ile hiçbir zaman çok iyi arası olmamıştır. Ne zaman ki Türkiye ile bir siyasi kriz yaşadı, İsrail, Mısır ile birlikte. Bu dönemde karşılıklı atılan adımların önemini vurgulamak açısından söylüyorum. Türkiye’nin proaktif bir vurgusu var.”
‘Türkiye hiçbir zaman federal çözümden caymadı’
“Berlin zirvesi ile ilgili Kıbrıs konusuyla ilgili olarak hiçbir şeyin konuşulması gerektiğini düşünmüyorum. Çünkü süreç ölü, Kıbrıs’ta her şey artık seçim endeksli. 2020’de cumhurbaşkanlık seçiminde Mustafa Akıncı mı olacak tekrar yoksa Başbakan Ersin Tatar mı yoksa Kudret Özersay mı olacak, bu üçlü denklem içinde şu anda. 21 yıldır gazetecilik yapan biri olarak bir yanlışlığın Türk kamuoyunda düzeltmek istiyorum. Türkiye hiçbir zaman federal çözüme karşı olmadı, Grantz Montana’da Nikos Anastasiadis, kendisi iki devlet istediği için, Kıbrıslı Rumların Kıbrıslı Türklerle aynı hastanelerde gözükmekten nefret ettiği, istemediğini, birleşik bir Kıbrıs’ın hayal olduğunu söyleyen Anastasiadis. Bunun üzerine Türkiye, Kıbrıs’ta farklı yeni çözümler konuşulmalı dedi. Anastasiadis, bunu BM’nin huzurunda, Grantz Montana’da söyledi. Mevlüt Çavuşoğlu ile Ankara’daki Rum ana muhalefet lideri görüşme yaptıktan sonra Anastasiadis’in iki devleti istediğini kanıtlarıyla biliyorum, gördüm gibisinden bir cümlesi var. Türkiye hiçbir zaman federal çözümden caymadı. Ne zaman ki Kıbrıs Rum tarafı federal çözüm olmuyor, biz her şeyi denedik olmuyor, yeni fikirler deneyelim dedi. Türkiye ve BM Genel Sekreteri bunu raporuna koydu, yeni fikirler konuşulmalı dedi. Bunu Türkiye’nin istememesi gerekir, bunu Kıbrıs Türk tarafının istemesi gerekir. Kıbrıs Türk tarafı 2020’den sonra Cumhurbaşkanı’nın kimin seçileceğine bağlı olarak bu istenebilir. Kıbrıs Türk tarafı hiçbir şeyi istemezse, karşı taraftan da bir adım beklenmez.”
‘Kıbrıs Türkünün tek derdi şu anda ekonomi’
Kıbrıs sorunuyla ilgili tartışmaların sadece Libya ile anlaşma gibi unsurlar eşliğinde Rum tarafında fırtınalar koparttığını, Kuzey Kıbrıs'ta ise cumhurbaşkanlığı seçiminin ardından konjonktürün ne olacağının ortaya çıkacağını dile getiren Karahasan'a göre, Kıbrıslı Türklerin şu anki süreçte tek çözülmeye ihtiyaç duyduğu sorun ekonomik kriz:
“Kıbrıs Türk tarafı, Anastasiadis’in ki devlet vurgusu karşısında şu anda yaptığı bir federal çözüm istiyoruz dedi, masada bu cümleleri kullandı. Türkiye’nin de burada yeni fikirler konuşulsun dışında iki devlet olsun deme lüksü yok. Çünkü bunun son karar vericisi Kıbrıs Türk halkı, Türkiye bu süreçte sadece destekler. Türkiye’nin Kıbrıs’ta gerçekten çözüm istediğini, Kuzey Kıbrıs’taki bütün partiler, sağcısı solcusu Grantz Montana’da bütün partiler gördü. Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın cümlesi aynen şuydu: Bizim son denememizdi ve kendisiyle ilgili olarak burada YENİDÜZEN Gazetesi’nde manşet şuydu: ‘AB çatısı altında iki devlet’. Burada bunlar daha sonra farklı bir yöne dönünce ciddi anlamda da krizler yaşanıyor. Cumhurbaşkanı şu anda aday olmayı düşünüyor, en kuvvetli adaylardan biri olarak gözüküyor. Diğer adaylara oranla şansı olan bir aday olarak gözüküyor. Ama önümüzdeki konjonktürde ne olur, Kıbrıs Türklerinin ekonomik olarak refahı noktasında atılacak adımların seçimleri etkileyeceğini düşünüyorum. Kıbrıs Türkünün tek derdi şu anda ekonomi. Ekonomi dışında sokakta ne Kıbrıs sorunu konuşuluyor, öyle bir derdi yok. Bu bazen Türkiye’de Kıbrıs sorunu ile ilgili bir şey oluyor, ortalık yıkılıyor, yok öyle bir şey burada. Kıbrıs Türkünün derdi şu anda ekonomik olarak refaha ulaşma noktasında bir çaba. Bu krizi Türkiye ile bağlantılandıranlar oluyor ama bu ülkedeki yapılmayan kamusal reformalar, yıllardır sosyal ve ekonomik yönde atılması gereken adımlar atılmadığı için bir duvara toslama var. Kıbrıslı bir bakanla sohbet ettim, kendisi şunu dedi: Biz 3 kazanıyoruz, 2.8’ini memur maaşına harcıyoruz, 2 ile yatırım yapıyoruz. Böyle bir düzen kuruldu, bu düzeni değiştirmek zor ama imkansız değil. Bu konularla ilgili önümüzdeki günde atılacak adımlar, 2020 Cumhurbaşkanı seçimine kadar, Kıbrıs Türkünün ekonomik olarak güçlenmesi açısından Türkiye ile imzalanan bir protokol var, onun karşılığında atılacak mali adımların bu ülkede toplumu da rahatlatacağını düşünüyorum. Mesela bu ülkede sadece karayollarını ve bozuk yolları yapsanız, Kıbrıs Türkü size tapar. Çok gönlünü alırsınız yani. Kuzey Kıbrıs’ta hiç konuşulmuyor, mesela Libya ile Türkiye arasında imzalanan anlaşma Güney Kıbrıs’ta gündem, manşetlerde. Güney Kıbrıs’ta Rum Cumhurbaşkanı toplantı yapıyor, Dışişleri Bakanı açıklama yapıyor, Rum bakanlar tepki gösteriyor. Ama Kuzey Kıbrıs’ta öyle bir yapı var ki onu burada yaşayarak anca anlayabiliyorsunuz. Berlin toplantısıyla ilgili Sami Kohen Bey de güzel yazmış, görüşmek için görüştüler. Baharla birlikte hareketlilik olacak ama bu federal çözüm mü yeni fikirler mi tam net değil.”