Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’nin 28 Kasım 2015 günü Dört Ayaklı Minare’nin önünde vurularak öldürülmesinin üzerinden 4 yıl geçti. Aradan geçen 4 yıla rağmen Elçi cinayetinin failleri bulunamazken, soruşturma dosyasında da bir ilerleme kaydedilemedi.
5. yılına giren cinayet ile ilgili soruşturma dosyasında henüz şüpheli kimse yok.
Delil sayılabilecek çok sayıda boş kovan kayboldu
Tahir Elçi’nin hayatını kaybettiği olaydan önce Sur ilçesinin belli bir bölümünde kaldırılan sokağa çıkma yasağı, cinayetin ardından yeniden hayata geçirildi. Sur’da uygulanan yasak bazı yerlerde halen devam ediyor. Saldırının ardından bölgede olay yeri incelemesi yapmak isteyen dönemin Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcısı Ramazan Solmaz’ın başkanlığındaki heyete saldırı düzenlendi. Olay yeri inceleme çalışması bölgenin güvenli olmaması nedeniyle uzun bir süre sonra yapılabildi. Bu arada Sur ilçesinde devam eden hendek ve barikat olayları nedeniyle delil sayılabilecek çok sayıda boş kovan ve malzeme kayboldu. Tahir Elçi’yi öldüren mermi çekirdeğinin isabet etmesi muhtemel işyeri de olaylar sırasında yıkıldı.
Vurulduğu anın görüntüsü bulunamadı
Cinayetin ardından Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı olayla ilgili soruşturma başlattı. Soruşturma kapsamında sokakta bulunan neredeyse herkesin ifadesi alındı, bölgedeki güvenlik kamera görüntülerinin tamamına el konuldu. Sokakta bulunan gazetecilerin kameraları ve güvenlik kameralarının incelenmesinde, Tahir Elçi’nin vurulduğu ana dair görüntü bulunamadı. Bu arada sokakta silahlarını ateşleyen polislerin görev yerleri değiştirilerek, Diyarbakır’dan başka illere gönderildi. Bu polislerin de tanık olarak ifadeleri alındı. 4 yıldır soruşturması devam eden dosyada henüz şüpheli kimse yok.
Elçi’yi vuran mermi çekirdeği bulunamadı
Olaydan sonra toplanabilen boş kovanlar ve birkaç mermi çekirdeğinin kriminal incelemesinde de bir sonuca ulaşılamadı. Elçi’yi vuran merminin çekirdeği bulunamadığı için, hangi silahtan atıldığına yönelik bir tespit de yapılmadı. 15 Temmuz darbe girişimi günü değişen Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı yönetimi ise Elçi cinayetinin PKK tarafından işlendiği konusunda ısrarcı oldu ve bu yönde bazı çalışmalar yürüttü. Hendek olayları ile ilgili alınan bir ifadede, Tahir Elçi’nin polise ateş açan iki kişiden biri tarafından öldürüldüğü ve cinayet anının kameraya kaydedildiği iddiası yer aldı. Ancak bu ifade Elçi cinayeti dosyasında yer almadı.
Her cuma günü Adliye önünde eylem
Tahir Elçi’nin öldürülmesinin ardından her cuma günü Diyarbakır Adliyesi önünde ‘Tahir Elçi İnsan Hakları Kürsüsü’ kuran ve cinayetin aydınlatılmasını isteyen avukatlar, soruşturmanın etkili yürütülmediğini belirterek bir komisyon kurdu. Komisyon üyesi avukatlar, gizlilik kararı olmamasına rağmen soruşturma dosyasındaki tüm evrakların kendileriyle paylaşılmadığını ve savcılığın yeterli özeni göstermediğini savundu.
Polis kamerasında kesinti
Olay yerindeki kamera görüntülerinin incelenmesinde ise polis tarafından yapılan görüntü kayıtlarının birinde 13 saniyelik kesinti tespit edildi. Bunun üzerine görüntüler Adli Tıp Kurumu’na gönderilerek, hafıza kartı üzerinde teknik inceleme yapıldı. Adli Tıp Kurumu’ndan gönderilen raporda, görüntüdeki kesintinin kameranın kapatılıp, açılmasından kaynaklandığı ifade edildi. Raporu tatmin edici bulmayan Diyarbakır Barosu, savcılığın bu konuda da ciddi bir işlem yürütmediğini açıkladı.
Bazı delillerin UYAP’tan silindiği iddiası
Soruşturmanın devam ettiği 2016 yılında Adli Tıp Kurumu’nda yürütülen FETÖ soruşturması nedeniyle bir görevlinin ifadesi alındı. Tanık olarak ifade veren görevli, Tahir Elçi soruşturması ile ilgili bir delilin, kurum başkanının talimatı üzerine UYAP sisteminden silindiğini iddia etti. İddiaya göre; polisin kriminal incelemesinde üzerinde DNA örneği tespit edilemeyen ve delil konumunda olan numune alma aparatında, Adli Tıp Kurumu’ndaki inceleme sırasında bir erkek DNA’sı tespit edildi. Ancak Adli Tıp Kurumu Başkanı Yalçın Büyük, Başkan Yardımcısı Ömer Müslümanoğlu ve Bölüm Başkanı Bestami Çolak’ın talimatı ile bu DNA örneği önce UYAP’a yüklenmiş, daha sonra silinmişti. Alınan bu ifadenin de Tahir Elçi cinayeti dosyasına gönderilmediği öğrenildi.
Delillerin karartıldığı ifadesi dosyaya girdi
3 Ağustos 2016’da verdiği ifadede Elçi dosyasındaki bazı kanıtların karartıldığı iddiasını ortaya atan Adli Tıp Kurumu çalışanı Mehtap Altuğ’un bu beyanlarının kamuoyuna yansımasının ardından yeniden ifadesinin alındığı ortaya çıktı. Altuğ, 11 Ekim 2019’da İstanbul Emniyeti’ne tanık sıfatıyla verdiği ifadede, çalıştığı kurum olan Adli Tıp Kurumu’nun, "Yalan, iftira, suç duyurusunda bulunacağız" açıklamasına karşılık, "2016’da alınan ifadem doğrudur, bana aittir. Arkasındayım" dedi. Altuğ’un bu ifadesi, Elçi cinayeti soruşturma dosyasına girdi.
Londra Üniversitesi raporu fail olarak 3 polise işaret etti
Diyarbakır Barosu, 2016 yılında mevcut deliller ve dosyayı Londra Üniversitesi Adli Mimarlık Bölümü’ne bağlı bir kuruma göndererek, bir çalışma yapılmasını istedi. Hazırlanan bilimsel raporda, Elçi’nin bulunduğu yöne doğru 3 polis memurunun seri şekilde atış yaptığı, öldürücü atışı yapan kişi tam olarak tespit edilemezse bile, 2 polis memurunun kuvvetli suç şüphesi altında olduğu ifade edildi. Raporu savcılığa teslim eden Diyarbakır Barosu, tespit edilen 3 polis memurunun şüpheli sıfatıyla ifadelerinin alınmasını ve tutuklanmalarını istedi. Ancak raporla ve bu taleple ilgili de herhangi bir işlem yapılmadı.
Aydın: İddia makamının yapması gerekenleri biz yaptık, yine de hiçbir ilerleme yok
Soruşturma ile ilgili Sputnik’e konuşan Diyarbakır Baro Başkanı Cihan Aydın, soruşturma dosyasında hiçbir ilerlemenin olmadığını söyledi. 4 yıl geçmesine rağmen bir gelişmenin olmadığını ifade eden Aydın “Dosya başladığımız aşamada, 4 yıl geçmesine rağmen maalesef bir ilerleme yok. Biz baro olarak cinayetin ortaya çıkarılmasına ilişkin bir komisyon kurduk. Bu komisyonumuz, soruşturmanın başından beri süreci titizlikle takip ediyor. Bütün yazışmalar, dilekçeler, talepler düzenli bir şekilde savcılıkla yürütülüyor ama maalesef bir gelişme yok. Normalde soruşturma makamının yapması gereken bir takım işlemleri de biz yaptık. Örneğin Londra Üniversitesi’nden bir bilimsel rapor hazırlattık. Raporu geçtiğimiz yıl aralık ayında soruşturma makamına sunduk. Buna rağmen bir ilerleme yok” şeklinde konuştu.
‘Bir Adli Tıp çalışanı bazı delillerin karartıldığını söyledi’
“Yakın zamanda eski bir adli tıp çalışanı bu davaya ilişkin olarak bazı delillerin karartıldığına dair beyanı oldu. Biz o beyanlara ilişkin suç duyurusunda bulunduk. Eğer gerçekten böyle bir delil karartma durumu söz konusu ise soruşturmanın o yönüyle de derinleştirilmesi talebinde bulunduk. Verdiğimiz dilekçeye ilişkin de bir gelişme yok. Sonuç olarak ortaya şöyle bir durum çıkmış, bu cinayet aydınlatılmak istenmiyor diye bir görüşümüz var. Bundan sonrası için komisyondaki arkadaşlarımızla meslektaşlarımızla bunu değerlendireceğiz. Kısa bir süre sonra başka ulusal ya da uluslararası hukuk mekanizmalarına başvuru yapıp yapmayacağımızı tartışacağız ve bunu kamuoyuna açıklayacağız.”
‘Muhtemel 3 fail, 4 yıldır şüpheli sıfatıyla çağrılıp sorgulanmadılar’
“Özellikle Londra Üniversitesi tarafından hazırlanan rapor aslında tam olarak bilimse veriler ışığında muhtemel 3 faili işaret ediyor” diyen Aydın “Bu kişilerden birinin silahından çıkan kurşunla öldürüldüğüne işaret ediyor. Ancak maalesef bu 3 kişi 4 yıl geçmesine rağmen bugüne kadar şüpheli sıfatıyla çağrılıp sorgulanmadılar, ifadelerine başvurulmadı. Her seferinde söylediklerimiz bir duvara çarparak geri dönüyor. Bu da bir cezasızlık politikasına işaret ediyor. Tabi ki de biz yılmayacağız bu süreci sonuna kadar takip edeceğiz” şeklinde konuştu.