Sabah gazetesinden Tuba Kalçık'a konuşan eski basketbolcu İbrahim Kutluay kariyeri hakkında açıklamalarda bulundu. Kutluay, Yunanistan'a transferiyle ilgili olarak şunları söyledi:
- Yunanistan'a gitmek benim için zor bir karardı. O güne kadar ülkemizden hiçbir basketbolcu transfer olmamıştı Yunanistan'a... Kaldı ki; benim gittiğim dönemde çok büyük problemler vardı iki ülke arasında. Gerçekten çok riskli bir seçimdi benim için. Ama şöyle düşündüm; o dönem Yunanistan'da oynamam, Almanya ya da Fransa'da oynamaktan çok daha önemliydi. Eğer Yunanistan'da başarılı olursam, bunun etkisinin büyük olacağını ve ülkemize de politik açıdan olumlu katkı sağlayacağını düşündüm. Ve Yunanistan'a transfer oldum... İyi ki de gitmişim. Ciddi emek harcadım ve fedakarlık yaptım orada oynarken. Ülkeme de, spor yaşamıma da çok büyük katkısı oldu. Ülkemin sorumluluğunu taşıyarak çok güzel ve başarılı günler geçirdim orada. Kariyerimde hiç pişmanlık yaşamadım. Yurt dışında oynadım uzun süre ama kariyerimi ülkemde noktaladım. En büyük isteğim; 100. yılında Fenerbahçe'de oynamaktı, bunu da gerçekleştirdim.
- Milli takımda kaptanlık yapmak zaten en büyük hayalimdi. Allah bana bunu da yaşattı. Ülkemin formasını giyerek başarılara imza atmak, benim için büyük bir onurdur. 80 milyonun sorumluluğunu taşıyarak giydim milli formayı. Büyük bir sorumluluk bu... Aynı sorumluluk duygusuyla uzun yıllar Avrupa'da bir Türk sporcusu olarak ülkemi en iyi şekilde temsil etmeye çalıştım. Yunanistan'a gittiğimde, Türkiye ile sorunlu bir dönem yaşanıyordu. Kardak krizinin arkasından transfer olmuştum Yunanistan'a. Böyle bir süreçte bir Türk oyuncusu olarak sporumla, davranışlarımla, ülkemize yönelik olumsuza algıları yıkmaya çalıştım. Her hareketime, her sözüme dikkat ederek yaşadım orada. Hiç mütevazı olamayacağım bu konuda; hem kişiliğimle hem oyunumla Yunan halkının takdirini kazandım. 'Türk Paşa' diye hitap ediyorlardı bana. Spor da sanat gibi birleştiricidir, önyargıları yıkar. Sporun açamayacağı kapı yok. Spordaki başarı, ülke olarak bizi hep yukarıya taşır. Buna bizzat şahit oldum. Beş yıl Yunanistan'da en ufak bir problem yaşamadan, iki ülke insanı arasında köprü olmaya çalıştım. Bu çabalarımdan dolayı da Abdi İpekçi Barış ve Dostluk Ödülü'nü kazandım. Türk sporcusu olarak ülkem için en iyisini yapmaya çalıştım hep. Ülkemi çok seviyorum. Benim için en büyük onur; Türkiye'yi en iyi ve doğru biçimde yurt dışında temsil etmekti. Bunu başardığımı düşünüyorum.