Cumhurbaşkanlığı Güvenlik ve Dış Politikalar Kurulu Üyesi ve Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mesut Hakkı Caşın, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki haklarından vazgeçmeyeceğini ifade ederek “Türkiye, kendisini askeri tatbikatlarla ajite etmeye çalışan Amerika, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve Yunanistan kampına karşı gerekirse askeri güç kullanacağını gerçekleştirdiği 3 büyük tatbikatla ortaya koydu” dedi. Türkiye ve Kuzey Kıbrıs’ın Doğu Akdeniz'de uluslararası hukuktan doğan haklarını masaya yatırmayı amaçlayan "Değişen Dünya Düzeni: Doğu Akdeniz'de Mavi Savaşlar Uluslararası Konferansı" için bulunduğu Girne’de Sputnik’in sorularını yanıtlayan Caşın şunları söyledi:
‘Türkiye Doğu Akdeniz’de gerekirse askeri güç kullanacağını gerçekleştirdiği tatbikatlarla kanıtladı’
“Türkiye ve KKTC’yi uluslararası ve deniz hukukuna aykırı olarak devre dışı bırakan bir gelişme var. Türkiye buna şiddetle karşı çıkıyor ve Sayın Cumhurbaşkanı da Türkiye’nin asla Doğu Akdeniz’deki menfaatlerinden vazgeçmeyeceğini vurguladı. Özellikle de sondaj aramalarında kararlıdır. Burada 3 husus var. Bunlardan bir tanesi meselenin uluslararası hukuk boyutu. Türkiye şunu söylüyor; eğer kıyıdaş ülkeler arasında bölge konusunda bir anlaşmazlık varsa bunun barışçıl yoldan ve uzlaşı ile çözülmesi gerekiyor. Hem Avrupa Birliği hem de Amerika, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve Yunanistan, Doğu Akdeniz’i çözümsüzlüğe sürüklüyor. Bu ülkeler Türkiye’yi tehdit eden ve köşeye sıkıştıran askeri tatbikatlarla ajite ediyorlar. Türkiye de buna karşı ‘Mavi Vatan’ fikrini ortaya attı. Türkiye’nin gasp edilmek istenen münhasır ekonomik ve kıta sahanlığı haklarından vazgeçmeyeceğini ve gerekirse yumuşak güçten askeri güç kullanabileceğini üç önemli büyük tatbikatta ortaya koymuştur.”
‘Hem Rusya hem Türkiye’ye yönelik ortak tehdit söz konusu’
ABD öncülüğündeki ülkelerin Doğu Akdeniz’de hem Türkiye hem de Rusya’yı hedef alan politikalar uyguladığına işaret eden Caşın “Amerikan Senatosu’nun Türkiye’yi S-400 füzelerinden dolayı cezalandırmak Rum ve Ermeni lobisiyle beraber Türkiye ve KKTC’ye karşı Rumlara silah ambargosunun kaldırma hamlesi son derece tehlikeli. Bu bir NATO ülkesine karşı silahlı tehdit ve onu silahlandırmaktır. Bu kabul edilemeyecek bir şeydir. Ancak dikkat edilmesi gereken, hem bunu yapan ABD’nin hem de adaya uçaklarını yerleştirmek suretiyle Ortadoğu’da varlık gösteren İngiltere’nin hedefinde yalnızca Türkiye değil Rusya da var. Hedefte Türk-Rus yakınlaşması var. Türkiye’yi bu yüzden yalıtmaya çalışıyorlar” ifadelerini kullandı.
‘Krizin çözümü bölgesel işbirliğinden geçiyor’
‘Suriye ve Doğu Akdeniz’de hedef Türkiye ve Rusya’nın bütünlüğü ve güvenliği’
Tarihçi-siyaset bilimci Dr. Mehmet Perinçek ise Doğu Akdeniz denkleminde Türkiye ile Rusya’nın işbirliğinin önemine işaret etti. Dr. Perinçek “Bugün Türkiye ile Rusya, Batı’dan ve Amerika’dan benzer tehditlere maruz kaldıkları için işbirliği yapmaya mecbur. Bu işbirliğinin en önemli sebeplerinden birisi, Suriye’deki bölücü, yobaz terör iki ülkeyi de tehdit ediyor olması. İkinci nokta, Doğu Akdeniz ve Karadeniz cepheleri. ABD Türkiye’yi de Rusya’yı da Doğu Akdeniz ve Karadeniz üzerinden tehdit etmektedir. İkisi tek bir cephe olarak ele alınabilir. Bunun zemini de Kırım ve Kıbrıs meselesidir. İki ülke karşılıklı adımlarla, Rusya Kıbrıs meselesinde, Türkiye Kırım meselesinde atacağı birbirine mukabil adımlarla işbirliğine gidebilir ve ABD’nin kendilerine yönelik kuşatma politikasına cevap verebilirler” değerlendirmesinde bulundu.
‘Türkiye ve Rusya’nın askeri alandaki işbirliği hayati’
Türkiye ve Rusya’nın işbirliğinin savunma sistemleri ve askeri teknolojiler üzerinden de sürdüğüne işaret eden Perinçek “Türkiye bugün Batı’dan gelen tehditten dolayı olası bir çatışma durumunda NATO’ya bağımlı silah teknolojisi ve savunma sistemlerini kullanamaz. Çalışmayacaktır, çünkü tamamen Amerika’ya bağımlı olmasından dolayı. Türkiye’nin NATO’dan bağımsız silah sistemlerine ve teknolojilerine ihtiyacı vardır. Bu noktada S-400’lerin alınması önemli bir adımdır. En ideali Türkiye’nin bunları kendisinin üretmesidir. Fakat Rusya’yla işbirliği bunun karşısında olan bir şey değil, destekleyen bir şeydir. Çünkü Rusya ile ortak üretim meselesi de masadadır. Türkiye bu alanda da Rusya ile işbirliği yapmalıdır” dedi.
‘Ortak tehdit Batı hegemonyası’
Perinçek “Rusya Enerji Bakanı Novak geçtiğimiz aylarda Doğu Akdeniz’de Türkiye ile Rusya’nın ortak hareket edebileceklerini, ortak çıkarlar temelinde bir işbirliği yapabileceklerini belirtti. Bunun ötesinde bunu şartlar dayatıyor. Çünkü ABD-İsrail-Güney Kıbrıs-Yunanistan tarafından kurulan blok, sadece Türkiye’yi tehdit etmiyor. Bu blok ayrıca Rusya’yı da tehdit ediyor. ABD Güney Kıbrıs’a silah ambargosunu kaldırırken diğer taraftan da aynı anlaşma metninde ‘Rusya’ya karşı da bizimle hareket edeceksiniz’ diyor. Diğer taraftan Güney Kıbrıs’taki Agratur ve Dikelya İngiliz üsleri sadece Türkiye’nin veya Kuzey Kıbrıs’ı tehdit eden unsurlar değil. İngiliz üsleri Batı’nın ya da Atlantik kampının bölgedeki hegemonyasında da rol oynuyor. Bunlar Rusya’yı da aynı şekilde tehdit ediyor. Kısacası jeopolitik plandaki bu kamplaşma Türk-Rus işbirliğinin önünü açıyor. Türkiye’nin de Kırım konusunda atacağı adımlarla bu süreç çok daha hızlandırılabilir” diye ekledi.