2013'te konulduğu Papua Yeni Gine'ye (PYG) bağlı Manus Adası'ndaki gözaltı merkezinden hem medyaya haberler geçen hem de "No Friend But the Mountains: Writing from Manus Prison" (Dağlardan başka dost yok: Manus hapishanesinden notlar) isimli kitabıyla girmesine izin vermeyen Avustralya'nın Victoria Edebiyat Ödülü'nü alan Behrouz Boochani, nihayet serbest bırakıldı.
@BehrouzBoochani is free pic.twitter.com/f8jlAWRguI
— Ben Doherty (@BenDohertyCorro) November 14, 2019
Yeni Zelanda'ya varan İranlı Kürt gazeteci-yazar, PYG veya Avustralya'nın göçmen rejimine asla geri dönmeyeceğini söyledi.
Twitter hesabından şu paylaşımı yaptı:
"Yeni Zelanda'ya yeni vardım. Altı yılı aşkın süreden sonra özgür olmak öyle heyecan verici ki. Christchurch'deki Word edebiyat festivaline davet edildim ve orada bir etkinliğe katılacağım. Bunun gerçekleşmesini sağlayan tüm dostlara teşekkür ederim."
I just arrived in New Zealand. So exciting to get freedom after more than six years. I have been invited by Word Festival in Christchurch and will participate in an event here. Thank you to all the friends who made this happen.
— Behrouz Boochani (@BehrouzBoochani) November 14, 2019
6 yılı aşan esaretten sonra çok yorgun olduğunu ve hala kesinlik kazanmamış özgürlüğüne uyum göstermeye çalıştığını belirten Boochani, kendisine bir aylık vize veren Yeni Zelanda'dan ABD'ye yerleşmeye çalışacak.
The best news I’ve heard all year (after MedeVac). I can’t think of a person who deserves freedom and safety more than @BehrouzBoochani. Voice of Manus Island refugees, is free in New Zealand | Australian immigration and asylum | The Guardian https://t.co/kNTPoHfQpo
— Kon Karapanagiotidis (@Kon__K) November 14, 2019
2012'den beri Avustralya'nın PYG 'ye gönderdiği göçmenlerle sığınmacıların dörtte üçünün bırakıldığını ve Avustralya, ABD ya da diğer ülkelere gittiğini aktaran Boochani, 7'sinin ise öldüğünü kaydetti.
Diğerlerinin orada kapana kısılmış halde kaldıklarını düşündükçe çıldırdığını söyleyen gazeteci-yazar, özellikle Port Moresby'deki Bomana hapishanesinde 46 erkeğin kimseyle görüştürülmeden hücrede tecrit altında tutulduğuna dikkat çekti.
İranlı sığınmacı, 6 yıllık esareti sırasında Manus Adası'ndaki gardiyanlar tarafından dostlarının vurulması, bıçaklanması ve öldürülmesine, diğerlerinin sağlık sorunlarının kimse tarafından umursanmamasından ölmesine, bazısının umutsuzluğa kapılıp intihar etmesine tanık olduğunu aktardı.
Kendisinin de artık yıkılmış olan Manus gözaltı merkezinin Chauka tecrit hücreleri blokunda günlerce tutulduğunu ve günde iki kez işkenceden geçirildiğini belirtti.
Buna rağmen esareti boyunca görev başındaki gazeteci olarak hareket etti ve gizli esir alma-zulmetme rejimini dünyaya duyuran tek ses oldu.
Gözaltı merkezinde yasak olan cep telefonunu saklamayı başaran Boochani, telefonuna Farsça yazdığı kitabını WhatsApp üzerinden Avustralya'daki İranlı bir çevirmene göndererek İngilizce'ye çevirtti. Aynı telefonla Manus merkezindeki hayata dair çektiği 'Chauka, lütfen bize zamanı söyle' isimli belgesel Avustralya çapında, Londra ve Berlin'deki festivallerde gösterildi.