Valday Uluslararası Tartışma Kulübü’nden siyaset uzmanı Farhad İbrahimov, Sputnik’e açıklamasında, "Türkiye ve İran'ın tutumunun nedeni, Washington'un İran'ın yanı sıra NATO müttefiki Türkiye'ye karşı yürüttüğü saldırgan politikaya dayanıyor. ABD'nin tehditlerine kulak asmayan Türkiye, İran'dan petrol almaya devam ediyor ve böylece Batı'ya meydan okuyor ve İran petrolü almak isteyip yaptırımlardan korkan ülkelere örnek oluyor. Her iki ülke de 30 milyar dolarlık ticaret hacmine ulaşmayı hedefliyor. Bugünkü ticaret hacmi 7.5 milyar dolar. Türkiye, İran ile tarım konusunda da oldukça yakın işbirliği içinde. Ayrıca, Ankara'nın nükleer anlaşma konusunda İran'ı aktif olarak desteklediğine dikkat çekilmeli. Türkiye, bu anlaşmanın tarafı değil, ancak İran'ın tamamen yanındadır. Hem Ankara hem de Tahran, bu tür işbirliği formatlarının ABD'lilerin hem İran'a hem de Türkiye'ye yönelik tam tecrit hedeflerine ulaşmalarına izin vermeyeceğinden emin" ifadelerini kullandı.
'Baskı artarsa Türkiye-İran ilişkileri derinleşir'
İbrahimov, şu anda iki ülkeyi ortak güçlü siyasi tutumun da birleştiğini belirtti.
"Türkler daha önce İran'ın 'tüm dünyadaki Amerikan diktatörlüğü' ile ilgili bir paranoya yaşadığına inanırken, bugün ise İran'ın 40 yıl boyunca Amerikan karşıtı sert söylemde bulunmasının boşuna olmadığını anladı. Batı, özellikle de ABD, Türkiye üzerindeki baskı yaratmaya devam ederse, İran-Türkiye ilişkileri daha da derinleşir" diye devam eden İbrahimov, Ankara, hala bir anlaşmaya varmaya çalışsa da, baskı dilinden gerçekten bıkmış durumda olduğunu ancak maalesef Washington'un sadece 'güç dili'nden anladığını kaydetti.
'İş birliği dış politikada da aktif olarak gelişiyor'
İbrahimov'a göre Astana sürecindeki iş birliği göz önüne alındığında, Türk-İran iş birliği dış politikada da aktif olarak gelişiyor.
İbrahimov, "Türkiye ve İran dışişleri bakanlarının Bakü'deki son görüşmesine bakıldığında, birçok konuda pozisyonların benzer olduğu görülebilir. Tahran'ın, Türkiye'nin Suriye harekatından memnun olmadığı iddiaları doğru çıkmadı. Aksine, İran'ın Türk ortakları anladığı, özellikle de Kürt güçler sorununun uzun vadede İran'ın başını ağrıtabileceği görüldü. Tahran, bu meseleyi hemen şimdi çözmek için en iyi seçeneğin, tüm Kürt gruplarına bağımsızlığı düşünmemeleri gerektiği mesajı verilmesi olduğunu düşünüyor" ifadelerini kullandı.
İbrahimov, bunlara ek olarak, Türkiye gibi İran'ın da Astana sürecinin korunmasını kararlılıkla desteklediğini belirterek, zira Tahran'ın bu formatı tarafların tartışılan konular üzerinde uzlaşmaya varabilecekleri ve birbirlerini dinleyebilecekleri tek platform olarak gördüğüne dikkat çekti.