Yaklaşık 3 yıl önce suikast sonucu öldürülen Rus Büyükelçi Andrey Karlov'un eşi ve aynı zamanda Uluslararası Andrey Karlov Vakfı Başkanı Marina Karlova, “21. Yüzyılda Türkiye-Rusya İlişkileri” paneli için geldiği Malatya’da Sputnik’in sorularını yanıtladı. 2016 yılında yaşananlara rağmen Türkiye’yi çok sevdiğini söyleyen Karlova “Türkiye’ye beni çeken pek çok güzellik var. Bu ülkenin tarihi ve iyi kalpli insanları, bunların başında geliyor. Yaşananlar çok üzücü olsa da buna rağmen Türkiye’de olmayı seviyorum. Bana bazen ‘Olaylardan sonra oraya nasıl gidiyorsun?’ diyenler oluyor. Bu bakış açısı yanlış. Çünkü olup biten Türk insanının suçu değil, bu uluslararası terörizmin sebep olduğu bir olaydı. Terörün de maalesef milliyeti olmaz. Bu olay herhangi bir ülkede olabilirdi” ifadelerini kullandı.
‘Andrey Karlov iyi bir baba, iyi bir eş ve aynı zamanda iyi bir vatanseverdi’
Uluslararası terörizmin hayatını ikiye böldüğünü anlatan Karlova “Hayatım, 2016’da yaşanan acı olayın öncesi ve sonrası olarak ikiye bölündü. Bu olaydan önce, sevgi dolu, güçlü, romantik ve vatansever olan eşimin yanındaydım. Bir oğlumuz var, o da diplomat ve Varna’da. Oğlum ailesiyle çok mutlu ve mütevazı bir yaşam sürüyor. İki çocuğu var. Karlov’un annesi ise halen hayatta ve 88 yaşında. Bu sebeple, Karlov hayatı boyunca hem iyi bir eş, hem iyi bir baba, hem iyi bir dede, hem de iyi bir evlat oldu. 41 yılı eşimle birlikte geçirdik. Çok güzel şeyler yaşadık. Eşimle birlikte olduğum onca yıl, hayatımın en mutlu ve en parlak yıllarıydı diyebilirim. Yaşanan üzücü hadisenin ardından ise hayatımın ikinci bölümü başladı” dedi.
‘Eşim Karlov hep yardıma ihtiyacı olanların yanında oldu, benden de bunu beklerdi’
Eşini kaybettikten sonra yaklaşık 6 ay evden çıkmadığını ancak sonunda insanlara yardım etmesi gerektiğine karar verdiğini aktaran Karlova “6 ay boyunca evden neredeyse hiç çıkmadım diyebilirim. Dostlar aradığında bile ‘lütfen beni yalnız bırakın’ diyordum. Fakat sonra, Naki Karaaslan, Karlov Vakfı’nın kurulması için harekete geçti. Bana ‘dışarı çıkmalısınız ve eşinizin anısı için güzel şeyler yapmalısınız’ dediler. İkna oldum ve birlikte çalışmaya başladık. Elbette evden çıkmam kolay olmadı. İşe önce telefonlara çıkarak başladım. Sonra günbegün vakfın faaliyetleriyle daha yakından ilgilenmeye başladım. Şimdi bu vakıf ve bütün bu faaliyetler, hayatın anlamı oldu. Önceleri günler sadece eşimi düşünmekle geçiyordu. Sonra fark ettim ki, cennetten beni izleyen eşim böyle olmasını hiç arzu etmezdi. O, her zaman yardıma ihtiyacı olan insanların yanında oldu. Benim de yapmam gereken buydu” diye konuştu.
‘Karlov, Türk-Rus kardeş kasabaları ilan edilmesini arzu ediyordu, onun dileği için harekete geçtim’
Eşi Karlov’un her zaman Rus ve Türk kasabaları arasında kardeşlik ilan edilmesi isteği olduğunu anlatan Karlova “Türkiye-Rusya arasında kardeş kasaba kurma çalışmalarına başlayarak, eşimin isteği için harekete geçtik. Zira biz Türk-Rus kardeşliğini ileriye taşımak istiyoruz. Amacımız bu kardeşlik anlaşmalarının resmi belgelerde kalması değil, insanlar arasındaki kardeşçe ilişkiler oluşturması. Mesela Antalya’nın Demre kasabasıyla Rusya’nın Klintsi kasabası arasında böyle bir kardeşlik ilişkisi kurmak istiyoruz. Zira iki kasabanın da önemi büyük. Klintsi kasabası, eşimin babasının yaşadığı ve eşimin çocukluğunda sık sık ziyaretlerde bulunduğu bir kasaba. Eşim, bu kasabayı çok severdi ve bana sıkça bu kasabadan bahsederdi. Demre ise bir başka harika kasaba. İnsanları harika. Üstelik orada Ruslar için çok önemli bir figür olan Noel Baba’nın müzesi bulunuyor. Noel Baba figürünün bizim için önemi çok büyük. Gerçekleşmesini istediğimiz önemli bir şey olduğunda bunu ondan dileriz. Mesela her seyahatimden önce, yanımda taşıdığım Noel Baba resmine bakıp, güzel bir yolculuk olmasını ve sağ salim ülkeme dönmemi Noel Baba’dan dilerim” dedi.
İki kasabanın kağıt üstünde değil gerçekten kardeş olması gerektiğini savunan Karlova “Her iki kasabadan insanların birbirlerini seyahat ettiği ve birbirlerine kendi yemeklerini sunduğu özel etkinlikler planlıyoruz. Öncelikli işlerimizden biri Demre’de bir Rus kültür merkezi kurmak. Bu kültür merkezi, tüm Rusya’yı, Çeçenleri, Tatarları, Dağıstanlıları da kapsayacak. Orada Rus dili kursları ve sergiler de yer alabilir” diye devam etti.
‘Antalya’da down sendromlu ve görme engelli çocuklarla buluştuk; onların sevgi ve ilgimize ihtiyaçları var’
Vakfın eş zamanlı olarak çok sayıda proje üstlendiğine işaret eden Karlova “Vakıf olarak, çok uzun bir geçmişi olmamamıza rağmen, iki ülkenin ilişkilerini daha ileriye taşımak için çok sayıda birçok alanda çalışmalara yönelmiş durumdayız. Kültür ve eğitim başta olmak üzere pek çok alanda proje yürütüyoruz. Mesela, 10 gün önce iki farklı festival için Antalya’daydık. Bunlardan birisi Rus kültürüne ilişkin bir festivaldi. Bir diğer festival ise, down sendromlu ve görme engelli çocuklara yönelik bir festivaldi. Belek’te gerçekleştirdiğimiz bu festival, çok verimli geçti. Binlerce kişi, bu özel çocuklarla bir araya geldi. Duygu dolu anlar yaşandı. Ziyaretçiler arasında ağlayanlar oldu. Bu tür etkinlikler önemli. Çünkü bu çocukların bizim ilgimize, şevkatimize, dikkatimize, paylaşımımıza ihtiyaçları var. Onlarla daha çok temasta olmalıyız” ifadelerini kullandı.
Engelli çocuklarla ilgili de bir özel projenin hazırlık aşamasında olduklarını aktaran Karlova "Rusya’nın Kursk şehrinde bu çocuklar için bir okul var. Bu okul Rusya’da görme engellilerin eğitim aldığı tek okul. Biz de, vakıf olarak, görme engelli çocukların da bu okulda eğitim almaları için çalışmalar yürütüyoruz. Çünkü böyle bir eğitim gören çocuk, pek çok beceriye sahip olabiliyor. Müzik veya başka bir sanat dalında profesyonelleşme şansı elde ediyor. Halihazırda 120 civarında bu durumda çocuk var” diye devam etti.
‘Moskova’da uzmanlarla öğrencileri buluşturuyoruz, geçenlerde bir THY yöneticisi öğrencilerin ilgisi sebebiyle az kalsın Rusya-Türkiye maçını kaçırıyordu’
Moskova Devlet Diplomasi Enstitüsü’nden öğrencilerle diplomatlar dahil olmak üzere pek çok alandaki uzmanların bir araya geldiği forumlar düzenlediklerini anlatan Karlova “Rusya’da diplomat yetiştiren bu üniversitenin öğrencileri ve uzmanlar onlarca farklı alanda sohbetler gerçekleştiriyor. Geçtiğimiz günlerde Rusya'nın Benin Büyükelçisi'nin eşinin katıldığı bir buluşma gerçekleştirdik. Gelen konuşmacı, protokol ve normları anlattı. Öğrencilerin konuya ilgisi muazzamdı. Gençler, o kadar çok soru sordu ki, gelen konuşmacı, saatler sonra 'Benim artık eve gitmem lazım' demek durumunda kaldı. Ondan sonraki hafta ise bir Türk Hava Yolları üst düzey yetkilisini öğrencilerle buluşturduk. Yine aynı şey oldu. Öğrenciler o kadar çok soru sordu ki yetkili ‘Rusya-Türkiye maçı var, ona yetişmem lazım’ demek zorunda kaldı. Yani bu oturumlara ilgi çok büyük ve bu bizi çok memnun ediyor. Bu oturumlar ayda 2 kez gerçekleşiyor” dedi.
‘Karlov Vakfı’yla İstanbul Üniversitesi arasında işbirliğinin kurulmasını arzu ediyoruz’
Karlov Vakfı’nın Türk üniversiteleriyle de işbirliği arayışı içerisinde olduğunu ve yakın gelecekte bu işbirliğini sağlamak istediklerini söyleyen Karlova “Moskova Devlet Diplomasi Enstitüsü’yle kurduğumuz işbirliği, yalnızca bir başlangıç. Biz bu gibi ortaklıkları Türkiye’ye de taşımak, Türk üniversiteleriyle iletişim kurmak istiyoruz. Bu üniversitelerin başında İstanbul Üniversitesi geliyor.
St. Petersburg'da Rus-Türk Toplumsal Forumu'nda İstanbul üniversitesi rektörüyle tanışmıştık. Kendisi beni İstanbul’a davet etmişti. Tabii Ankara Üniversitesi ve çeşitli üniversitelerle de böylesi bir işbirliğine açığız. Umuyorum yakın gelecekte bunu gerçekleştireceğiz” diye konuştu.
‘Türk-Rus evli çiftlere psikolojik ve hukuki destek vermeye başladık’
Karlova, Türk-Rus evlilikleriyle ilgili bir çalışmalar yürüttüklerine değinerek “Rus-Türk evliliklerinde yaşanan sorunlarla da ilgilenmeye başladık. Bu evliliklerdeki sorunlara psikolojik ve hukuki destek verecek uzmanlar aracılığıyla çözmeye gayret ediyoruz. Ayrıca aynı bölgede yaşayan ve Türk-Rus evliliği yürüten çiftleri de bir araya getirmeyi amaçlıyoruz. Zira, ailelerin ortak sorunları olabiliyor ve bu aileler arasında kurulacak arkadaşlıklar, ailelerin bu sorunların üstesinden gelmelerine yardımcı olacaktır diye düşünüyoruz. Şimdilik 10 aileyle çalışıyoruz ve bu çalışmalara Moskova’da başladık. Ancak çalıştığımız bölgeleri, başta Antalya ve İstanbul’u da ekleyerek, genişletmeyi düşünüyoruz. Çünkü farklı kültürlerden, dinlerden gelen insanların sorun yaşamaları maalesef olası bir durum. Bazen evde pişirilecek yemek bile sorun olabiliyor. Bunca zorluğun üstesinden sevgileriyle gelmeye çalışan çiftlere destek vermek bizi mutlu ediyor” diye konuştu.
‘Dostlukların ileri gitmesi için sadece savaşlar değil, güzellikler de hatırlanmalı’
İki yıldır Türk-Rus dostluğunun ilerlemesi için büyük çaba ortaya koyan Karlova “Ülkelerin ikili ilişkilerini iyiye götürmesi şart. Tarih boyunca tüm imparatorluk arasında savaşlar oldu. Bunları hatırlamak elbette önemli. Ama bunlara takılı kalmak ve tarihi yalnızca savaşlardan ibaretmiş gibi varsaymak yanlış. Tarih boyunca bir sürü güzel şey de oldu. Bunları da hatırlamalı ve gelecekteki güzel ilişkilere yönelmeliyiz” diye ekledi.