'Rabia Naz Cinayeti' başlıklı yazısında Küçük, davaya bakan savcıyla ilgili olarak ise "Savcı, şüpheli kişilerin HTS kayıtlarına bakmadı, ifadelerini almadı. Olayı detaylı bilen iki polisin görev yerleri niçin değişti, bunu sorgulamadı. İlçedeki insanları dinlese sonuca rahat ulaşırdı ama yapmadı. Yetmedi, sanki millî güvenlikle ilgiliymiş gibi bir de saçma bir yayın yasağı getirdi" ifadelerini kullandı.
"Eynesil’de yaşayan herkes Rabia Naz’ın öldürüldüğünü biliyor" diyen Küçük'ün yazısının ilgili kısmı şu şekilde:
"10 yaşındaki Rabia Naz Vatan, evinin önünde yaralı olarak bulundu. Görele Devlet Hastanesi’ne yaralı olarak götürülen Rabia kızımız maalesef hayatını kaybetti.
Baba Şaban Vatan kızının ölümüyle ilk bir ay kendine gelemedi. Sonra kızının ölümünü araştırmaya başladı. Araştırdıkça işin rengi değişti ve ortaya Gabriel Garcia Marquez’in Kırmızı Pazartesi’si gibi bir olay çıktı. Şaban Bey olayı benim de içinde olduğum gazetecilere aktardı.
İlk defa geçen yıl ekim ayında Medya Kritik’te Fuat Uğur’la beraber gündeme getirdik. Tabii Türkiye’de olay oldu. O gün bugündür bu olay hâlâ aydınlatılamadı. Sır perdesi aralanamadı.
Ben kendi görüşümü söyleyeyim: Rabia Naz net bir şekilde öldürüldü. Ona araba çarptı, arabayla çarpanlar panikle kızımızı alıp evinin önüne koydular. Çarpan arabanın daha sonra içi yıkandı, temizlendi.
Olayı araştıran savcı şüpheli kişilerin HTS kayıtlarına bakmadı, ifadelerini almadı. Olayı detaylı bilen iki polisin görev yerleri niçin değişti, bunu sorgulamadı. İlçedeki insanları dinlese sonuca rahat ulaşırdı ama yapmadı. Yetmedi, sanki millî güvenlikle ilgiliymiş gibi bir de saçma bir yayın yasağı getirdi.
Rabia Naz cinayetini işleyenler bir de intihar etti süsünü eklediler. 10 yaşındaki bir kızın niçin intihar ettiğine dair tek bir somut delil ortaya koyamadılar. Minareyi çalan kılıfını hazırlamıştı. Peki intihar ettiyse evinin önüne nasıl geldi? Düştüğü yerde neden tek bir iz yok? Düşse 10 yaşındaki kızın vücudu paramparça olurdu.