TRUMP'IN TEŞEKKÜR MESAJLARININ ARDINDAN
Trump'ın "Nazik sözleriniz ve cesaretiniz izin teşekkür ederim General Mazlum. Lütfen içten dileklerimi Kürt halkına iletin. En yakın zamanda görüşmek için sabırsızlanıyorum" tweetinin ardından, hem Cumhuriyetçi hem de Demokrat senatörler ABD Dışişleri Bakanlığı'na başvurdu.
Senatörler DSG komutanının Washington'a gelip Suriye'deki durumla ilgili görüşmelere katılması için bakanlıktan hızla vize çıkarılmasını istedi.
Ankara, YPG'yi, PKK'nın Suriye'deki uzantısı olarak görüyor ve YPG'nin omurgasını oluşturduğu DSG'nin de 'terör örgütü' olarak kabul edilmesini istiyor.
TRUMP, ERDOĞAN'I 13 KASIM'DA AĞIRLAYACAĞINI AÇIKLAMIŞTI
Trump, Barış Pınarı Harekatı'na yeşil ışık yaktığı 6 Ekim'deki telefon görüşmesinde Erdoğan'ı Beyaz Saray'a davet etmiş, daha sonra Türkiye Cumhurbaşkanı'nı 13 Kasım'da ağırlayacağını açıklamıştı.
Çarşamba günü ise Cumhuriyetçi Lindsey Graham ve Marsha Blackburn ile Demokrat Chris Van Hollen, Jeanne Shaheen ve Richard Blumenthal, Dışişleri Bakanı Mike Pompeo'ya mektup yazarak Kobani'ye süratle vize verilmesini talep etti.
'ÇOK ENDİŞELİYİZ DEMEK HAFİF KALIR'
Mektupta "Suriye'nin kuzeyinde ortaya çıkan durumdan son derece endişeli olduğumuzu söylemek hafif kalır" diyen senatörler, Kobani'nin anlatacaklarını dinlemenin hem Kongre'nin hem de Trump yönetiminin yararına olacağını savundu.
Kobani, daha önce Washington'a davet edildiğini söylemiş, ancak kim tarafından davet edildiği ya da zamanlamaya ilişkin bilgi vermemişti.
DSG komutanı için devreye giren senatörler, Trump'ın Barış Pınarı Harekatı'na yeşil ışık yakmak suretiyle ABD askerlerini çekme kararına, 'sahadaki Kürt müttefiklere ihanet edildiği ve Suriye'nin ABD'nin hasımları Rusya ve İran'a hediye edildiği' gerekçesiyle en sert eleştiriyi yönelten siyasiler.
Ancak Graham, daha sonra çark etmişti.
Cumhuriyetçilerin önde gelen ismi, ABD Başkanı ile yaptığı sohbetin ardından, Trump'ın politikasının hem Suriye hem Kürtler hem de Türkiye için kalıcı çözüm getirebileceğini savunmuştu.