Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Soçi’de düzenlenen Rusya-Afrika Zirvesi’nde pek çok Afrikalı lidere ev sahipliği yapıyor. Rusya ve Afrika kıtası arasındaki bağlar, 19. yüzyıl şairi Aleksandr Puşkin’e dayanıyor.
1799 ila 1837 yılları arasında yaşamış olan Puşkin, Çar döneminde St. Petersburg’da yaşayan nadir melez aristokratlardan biriydi.
Hannibal vaftiz edilip Abraham adını aldıktan sonra Çar Birinci Petro’nun yakınlarında büyümüştü. Kariyerine orduda devam eden Abraham, aynı zamanda Rusya’da patates ekip biçen de ilk insanlardan birisiydi.
Puşkin, 1781 yılında 80’li yaşlarındayken yaşamını yitiren Afrika kökenli dedesinin hikâyesini oldukça merak etmiş, üstelik kitaplarından birisini ona adamıştı. Ancak, ‘Birinci Petro’nun Zencisi’ ismini verdiği bu kitap hiçbir zaman tamamlanmamıştı.
Afrika’nın Avrupa ülkeleri tarafından paylaşılıp talan edildiği 19. yüzyılın sonunda Rusya da, Kızıldeniz’e yakınlığı ve Ortodoks inancının yaygınlığı nedeniyle Etiyopya’yla ilgilenmişti.
Hristiyanlık, Etiyopya’da 4. yüzyılda kök salmıştı. 1950’li yıllara dek milyonlarca Etiyopyalı, Etiyopya Ortodoks Tevhîdî Kilisesi ve Kıptî Ortodoks Kilisesi’ne bağlanmıştı.
1880’li yıllarda Rus kâşif Nikolay Aşinov, Etiyopya İmparatoru’yla bir anlaşma imzalamış ve bir grup Kazak ile beraber bir Ortodoks rahibini Afrika’ya yelken açmaya ikna etmişti.
1889 yılında söz konusu ekip, günümüzde Cibuti olarak bilinen Sagallo’daki terkedilmiş bir kaleye yerleşmişti.
Ancak Ortodoks inancı ve Etiyopya arasındaki bağ kaybolmadı. 2018 yılında Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Etiyopya Ortodoks Tewahedo Kilisesi Patriği Abune Mathias ile görüştü.
Sovyetler Birliği, özellikle İkinci Dünya Savaşı’nın ardından yaptığı askeri yardımlarla ideolojisi gereği Afrika’daki sömürgecilik karşıtı hareketleri her daim destekledi.
Afrika’nın bağımsızlık mücadelesinde oldukça önemli bir rol oynayan Sovyet yapımı Kalaşnikof tüfekleri, günümüzde de Rusya tarafından Afrika ülkelerine yönelik önemli bir ihracat ürünü.
Portekiz’den 1975 yılında bağımsızlığını kazanan Mozambik ise, bayrağında Kalaşnikof tüfeğine yer veren tek ülke oldu.
Mozambik Anayasası’nda, Kalaşnikof’un ‘sömürgeciliği karşı verilen mücadeleyi ve ulusal egemenliği’ sembolize ettiği ifade ediliyor.
Moskova, iç savaş döneminde askeri mensuplarını Mozambik’e sevk ederek direnişçilere yardım etmişti. Aynı zamanda Sovyetler Birliği ile Batı bloğunun çıkarlarının çatıştığı diğer bir Portekiz sömürgesi olan Angola’da da benzer bir durum söz konusuydu.
Sovyetler Birliği döneminde üniversitenin hedefi; Asya, Afrika ve Latin Amerika’daki gençlerin eğitimine katkı sağlamaktı.
Üniversitenin mezunları arasında Güney Afrika’nın eski başkanı Thabo Mbeki, Angola’nın eski başkanı Jose Eduardo dos Santos, Guyana’nın eski başkanı Bharrat Jagdeo ve daha pek çok Afrika ülkesinin üst düzey yöneticileri yer alıyordu.
Günümüzde üniversitede kayıtlı olan 20.000 öğrenci var. Üniversitenin Sovyetler Birliği sonrasında popülerliği azalmış olsa da, hala 49 Afrika üniversitesi ile karşılıklı işbirliği anlaşması mevcut.