Yurt içinde ve dışında altmışa yakın festival ve karma sergiye konuk sanatçı olarak davet edilen, ulusal ve uluslararası pek çok sergiyi yöneten, aynı zamanda birçok yerli ve yabancı uzun metraj film projesinin yapımcı ve koordinatörlüğünü üstlenen yazar Canol Balkaya, Gündem Dışı’nda stüdyo konuğu oldu.
Canol Balkaya, son kitabı Kompartıman’da kanser hastası olan kurgu karakter Musa’nın hikayesini anlatıyor.
Seksenlerin kaotik atmosferiyle örülü, muamma yüklü romanı Kompartıman’a ilişkin Balkaya, “Musa öleceğini biliyor ve kendi cenazesini tasarlıyor” dedi. Musa, ömrünün son günlerinde sevdikleriyle beraber, Ankara Ekspresi’ne binip ebedi bir yolculuğa çıkmak ister. Bu yolculukta onları gizemli mektuplar beklemektedir. Ama asıl sürpriz, geçmişten çıkıp gelen, ne olduğu belirsiz tuhaf yabancının kendisidir.
‘ÖLÜMÜ KORKUTUCU BİR ŞEKİLDE ANLATMADIM’
Balkaya, “Bir ölüm haberi geldiğinde ilginçtir, bir ev yarım saatte taziye evine dönüşür. Herkes böyle şeylere o kadar hazırlıklı ki. Yas süreci denilen süreç, aslında bana göre yalnız kalınması gereken bir süreç. Ne cenazeye ne düğüne giderim. O kalabalığı, hengameyi sevmiyorum” dedi.
Balkaya, şöyle devam etti: “Ölüm anı, vücudu ele geçirip özgürleştiren bir şey. Herkes ölümden çok korktuğunu söyler, ben ölümden korkan bir insan değilim. Ben ölümü de korkutucu bir şekilde anlatmadım. İnsanların bir kayıptan korktukları için ölümden korktuklarını düşünüyorum. Doğum öncesini de kimse bilmiyor ama doğum öncesinden de kimse korkmuyor. Ölmek dediğimiz şeyin sonunda herkes bir kaybedişten bahsediyor, belki de ölmek bir kaybediş değil.”